Bağımsız bir aktör: Robert Redford

Bizi Ayıran Nehir, Atlara Fısıldayan Adam, Başkanın Bütün Adamları gibi unutulmaz filmleriyle Hollywood’un en önemli aktörlerinden biri olan Robert Redford’un hayatı Amerikan sinema endüstrinin yanı başında paralel ve bağımsız bir yapılanmanın nasıl varolabildiğinin de hikâyesi aslında. Michael Feeney Callan’ın kaleme aldığı Artemis Yayınları’ndan çıkan Robert Redford biyografisi 1936 doğumlu ünlü aktörün nasıl bir ortama ve döneme doğduğundan başlayarak karakterinin ve dünyaya bakışının şekillenmesi, eğitim hayatı ve sinemadaki yol hikâyesini bütün detaylarıyla anlatıyor.
Redford’un hayatındaki en ilgi çekici bölüm hiç kuşkusuz Hollywood’da başarısını kanıtladıktan sonra bağımsız bir sinemanın temellerini atması ve işi bir festival düzenlemeye kadar götürdüğü süreç.
İki yüz yıl önce Ute Kızılderelilerinin yaşadığı Timpanogos Dağı’nın yakınlarında 1961 yılında karısıyla birlikte iki dönüm toprak satıp bir ev inşa eden Redford, bir hayalin peşi sıra gider. 1968 yılında Hollywood’daki başarısı sayesinde birkaç dönüm daha alır ve buraya çıkış filmi olan Sundance adını verir. 1980’de genç sinemacıları desteklemek için burada bir sanat kolonisi kuran Redford, yetmişlerde yalnızca hasılat rekoru kıran filmlerle ilgilenen Hollywood’a alternatif bir yapı oluşturdu. Bu süreci Callan, şöyle özetliyor Redford’un biyografisinde, “Yaddo’daki ressamlar grubunun ve senaryo yazımı, film çekimi ve pazarlama organizasyonundan ilham alan Redford, aktör Karl Madlen, yazar Waldo Salt ve görüntü yönetmeni Laszlo Kovacs gibi arkadaşlarından da destek istedi. Kanyona gelip çarkları döndürmeye başladılar. O ilk sezon on yedi yeni film yapımcısı davet edildi ve sonuçlar hemen alındı. Meslek ahlaklarını en iyi tanımlayan kelime, tutkuydu. Kısa filmler çekildi, yayına hazırlandı, üzerlerinde tartışıldı ve yeniden çekildi. İki yıl içinde pek çok sponsor bulunmuştu ve özünde alternatif bir film yapımcılığı endüstrisi kurmak olan projeye milyonlar yatırılıyordu.” Bu durum aslında Hollywood’un da yararınaydı. Çünkü Redford, bağımsızları teşvik etmenin Hollywood’un değerini arttıracağını düşünüyordu. Yapılan üretimlerin görünmesi için gerekli olan vitrin ihtiyacı ise 1985’te Sundance Film Festivali’nin başlaması ile karşılanmış oldu. 1989’da Sundance verimli bir laboratuar ve pazarda pay sahibi bir yapı halini aldı. Redford inat etmiş ve hayalini gerçekleştirmişti. O Hollywood’a gitmemiş, Hollywood O’na gelmişti.


Robert Redford
Michael Feeney Callan
Artemis Yayınları