5 Mayıs 2025 Pazartesi / 8 Zilkade 1446

Bir yer düşünün adı 'Küdüs' olsun

KAYNAK YAYINLARI’NCA HAZIRLANAN KUDÜS GEZİ REHBERİ, ÜÇ SEMAVİ DİNİN KUTSAL KABUL ETTİĞİ KADİM KENTİ SALT GEZİ MANTIĞINDA ELE ALMAKTAN ZİYADE, KENTİN TARİHİNE DE ODAKLANIYOR.

TALHA UĞURLUEL 11 Ekim 2013 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Bir yer düşünün adı 'Küdüs' olsun
Bir yer düşünün, dört bir yanı zeytinlik olsun. Yokuş ve tepeleriyle, kır ve kayalık arazisiyle sıradan gözüksün; ama her taşında nice Peygamber hatırası bulunsun. Geçmişten bugüne semavî din mensuplarının değer verdiği mukaddes bir mekân olsun. Kimilerine göre, Haşir'de dirilişin olacağı, mizanın kurulacağı, hesapların görüleceği, Cehennem vadilerinin oluşacağı, Sırat köprülerinin inşa edileceği bir zemin olsun.
Bir yer düşünün... Hz. İbrahim'in dolaştığı, ailesi Hz. Sara ile ikamet ettiği, büyük meleklerin kendisine çocuk müjdelediği bir yer olsun. Bu yer, Allah Dostu'nun bu dünyaya veda ederken, “Buralarda kalmalıyım” diyerek tarlası içindeki mağarayı kabir yeri olarak işaret buyurdukları, bereketiyle dört bir yanı saran, kapısından hiç kimsenin boş çevrilmediği bir belde olsun. Bu yer, ileri yaşında ötelerden bebek müjdesi alan Hz. Sara'nın tebessüm ettiği ve bu yüzden oğluna İshak (gülen) isminin verildiği, babası gibi hizmet veren Hz. İshakların yetiştiği bir mekân olsun. Bu yer, Mısır'a kadar uzansalar da, “Aman dedelerimizin yakınında olalım!” hassasiyetiyle, Hz. Yakub ve Hz. Yusuf’la şereflenen bir toprak olsun.
Bir yer düşünün... Bu, Hz. Musa'nın parmağıyla uzaktan işaret ettiği, Talut'un almak için kendini yiyip bitirdiği, Hz. Yuşa'nın içine adamlar saldığı, Hz. Davut'un demir dövüp, dev Calutları devirdiği bir yer olsun. Hz. Süleyman'ın yeryüzünün başşehri hâline getirdiği, etrafını surlarla çevirip büyük mabedini inşa ettiği, ins ve cinni yönettiği, Babil sürgünü sonrası Hz. Üzeyir'in bineğiyle birlikte canının alındığı bir mekân olsun. Bu yer, Hz. Zekeriya'nın vaazlar verdiği ve kanının döküldüğü, Hz. Yahya'nın ukba endişesiyle ağladığı bir mekân olsun. Hz. Meryem'in odasındaki mihraba Cennet'ten sahan sahan meyvelerin getirildiği, babasız bir mukaddesi dünyaya getirdiği bir belde olsun. Bu yer, Hz. İsa'nın doğar doğmaz dile geldiği, sokaklarını adımladığı, bağ ve bahçelerinde Havarileri ile sohbet ettiği ve yüce davet gelince de, “Emrin, başım üstüne!” diyerek göğe yükseltildiği kutlu bir şehir olsun.
MEDENİYETLERİN VE İNANÇLARIN BULUŞMA NOKTASI
Bir yer düşünün... Bu yer, önce Babillilerin, ardından Romalıların yakıp yıktığı, bütün mukaddesatı ayaklar altına alarak üzerlerine pagan tapınaklar yaptığı, tek bir Allah'a inanan insanları sürüp çıkardığı, bütün putlar gibi onların da putlarının devrilme zamanında Konstantinlerin ve Helenaların gelerek Hz. İsa'nın izini aradıkları bir yer olsun.
Bir yer düşünün... Bu yer, İslâm'ın ilk kıblesi, Hz. Muhammed'in Burak üzerinde Mekke'den geldiği ve üzerinden göklere yükselerek Cemalullah ile karşılaştığı, Mi'rac basamağı, sahabeler durağı, evliyalar ziyaretgâhı bir yer olsun. Bu yer, tasavvufta Allah'a yaklaşmak için en önemli mekânlardan biri sayılan, gök ile yer arasında perdenin inceldikçe inceldiği yer olsun. Bu yer, Hz. Ömer'in, dünya ayaklarının altına serilmişken, fethinde anahtarını teslim almak için, tâ Medine'den yarı yayan geldiği, Selman-ı Fârisî gibi sahabeler ile Rabiatü'l-Adeviye gibi tabiinlerin çadır kurup yerleştiği, İmam Gazali'nin ders okuttuğu bir mekân olsun.
Bir yer düşünün... Burası, Emevilerin kendilerine başşehir yapmak için uğraştıkları, Mi'rac basamağı muallâk kayasını tonlarca altınla kaplattıkları, Mescid-i Aksa'yı mozaiklerle donattıkları bir yer olsun.
Bir yer düşünün... Huzur ve selâmet günlerinde Selçuklu ve Artukluların uğradığı, Abbasilerin inkisar günlerinde de Anadolu'nun imdada yetişip sahip çıktığı bir yer olsun. Bu yer, Haçlıların almak için her yolu denediği, alınca sokaklarından günlerce kan akıttığı, zulmün her köşe başında kol gezdiği ve bağnazlığın ayyuka çıktığı bir belde olsun.
KADİM KENTİN RUHUNU OKUMAK
Bir yer düşünün... Bu yer, kurtarmak için nice yiğidin seferber olduğu, Harput'tan Balak Gazi'nin Urfa, Antakya ve Kudüs krallarını yenip, Harput Kalesi'ne hapsettikten sonra “Hele bir seni kurtaralım” diyerek yollara düştüğü, ama Menbiç Kalesi kuşatmasında kalbine isabet eden bir ok ile uğruna şehit olduğu bir nebiler mekânı olsun. Esarette kalması sebebiyle Nureddin Zengi'nin yıllarca gözüne uykunun girmediği, Mescid-i Aksa'sının minberlerini bile hazırlatıp kurtuluşunu hasretle beklediği, mânevî oğlu Selâhaddin'in bu işgal karşısında saraylara girip rahat etmeyi haram saydığı, kurtarılıncaya kadar tebessümü kendine yasakladığı bir yer olsun. Nihayet Selâhaddin tarafından kurtarılan, camileri yeniden ibadetgâh, tekkeleri zikirhâne ve medreseleri ilim yuvasına döndürülen, güllerin bitmeye, bülbüllerin ötmeye başladığı bir yer olsun.
Bir yer düşünün... Bu yer, İslâm sanatının zirvesine çıkmış toplumun; Baybarsları, Kalavunları ve Kayıtbayları ile nakış nakış süslediği, sebillerden medreselere, Dârü'l-kurralardan camilere kubbe kubbe donattığı bir mekân olsun.
Bir yer düşünün... Osmanlı olduktan sonra çiniler ve cumbalarla bezenen, Kanunî'nin surlar ve çeşmelerle, Hürrem Sultan'ın imaret ve medreselerle, Kâsım Paşa ve Sultan Hamid'in şadırvanlarla süslediği bir belde olsun. Bu yer, üzerindeki muallâk taşında nakşolmuş Peygamber izinin kalıbını çıkarıp bunu başları üzerinde sorguç diye taşıyacak kadar izin sahibine hürmet gösteren sultanların yönettiği bir şehir olsun.
Bir yer düşünün... Bu yer, Siyonistlerin: “Orayı verin borçlarınızı sıfırlayalım” teklifine karşı Sultan Hamid'in kükreyip: “Kan ile alınan para ile satılmaz, et tırnaktan ayrılmaz” diyerek, ne kadar önem verdiğini gösterdiği bir yer olsun. Bu yer, 1. Dünya Savaşı'nda müttefikimiz olan Avusturya'nın başşehrinde, zafer çanlarının İngiliz generali Allenby'nin Kudüs'e girmesinin kutlanmak gayesiyle çalındığının öğrenilmesiyle Mehmet Akif'in şahsında milletçe içimize ızdırap olup dökülen bir belde olsun.
Kaynak Yayınları’nca hazırlanan ve Murat Duman’ın kaleme aldığı Kudüs Gezi Rehberi, üç semavi dinin kutsal kabul ettiği kadim kenti salt gezi mantığında ele almaktan ziyade, kentin tarihine de odaklanan mini bir kaynak eser hüviyetinde çıkıyor karşımıza. Kitapta özellikle Osmanlı dönemi ile ilgili bilgiler ve mimari eserlere de yer veriliyor. Kitabı, Kudüs gezisi öncesinde ve anında size kılavuzluk yapacak kıvamda hazırlanmış sıkı bir rehber olarak görebilirsiniz.

Kudüs Gezi Rehberi
Murat Duman
Kaynak Yayınları