Haberin izini Anadolu’da süren pek çok gazeteci var. Kimi televizyon programları, kimi özel haber çalışmak ya da bürokrat takibi için İstanbul dışına gider. Haberini yapar ve döner. Bu yüzden ‘malzeme’ sağladığı sürece yüzlerini Anadolu’ya dönerler. Kendi habercilik anlayışlarını besleyecek, gündemlerini dolduracak bir vaka yoksa da haberin ve hayatın merkezi İstanbul olmaya devam eder. Ama bazıları için Anadolu sadece bir haber kaynağından daha büyük önem taşır. Çünkü haberci refleksinin çok ötesinde bir ilgiyle bakarlar gittikleri her köye, mezraya, ilçeye…
Onlardan biri de Ülkü Özel Akagündüz. Mesleğe yaklaşık aynı dönemlerde başladığımız Akagündüz’ü bildim bileli yollardadır. Yurtiçi ve yurtdışına yaptığı gezilerden birbirinden ilginç ve yüzü açılmadık hikayelerle döner. Sessizce haberlerini yapar, izlenimlerini yazar ve yine yollara düşer. Hakkını vererek yaptığı gazeteciliğini birbirinden güzel kitaplarla taçlandıran Akagündüz bu kez Yârim Anadolu ile okuru gidip gördüğü yerlere doğru bir yolculuğa davet ediyor.
GÜZEL YOLCULUKLAR ARTA KALAN HAZİN ÖYKÜLER
“Yıllara yayılmış onlarca yolculuk… Doksanlı yılların sonundan, iki binlere uzanan… Dergi ve gazete sayfalarına mısır taneleri gibi serpiştirilmiş hikayeler. İlkin ürkek yolcumuz, acemi; ama meraklı, bütün şehirleri bir anda görmek isteyecek kadar da telaşlı. Bulduğu her fırsatta bir tren bileti alıyor, uzak kasabalara, mümkünse ülkenin öteki ucuna uzanacak bir bilet… Sırtında bir çanta, her sabah başka bir şehirde uyanmaktaki hoşluğu tadıyor” diye anlatıyor Akagündüz yola çıkma heyecanını. “Urfa çarşılarında yakasına lavanta çiçeği iliştirmiş, gözleri sürmeli, burnu hızmalı gelinler, Hasankeyf’e ilk gidiş, Dicle’nin yeşiliyle ilk ürperiş, Mezopotamya ovasını ilk görüş, Divriği Ulu Camii’nin nefes kesen kapısı… Sadece Doğu mu? Toroslar, Ölü Deniz, Kaş’ın köyleri, Alanya’nın kalesi.. Ne kaldı elde avuçta doğudan, batıdan, güneyden kuzeyden? İlle de insan hikayeleri” diyen Akagündüz kırk bir başlık altında kırk bir ayrı hayat hikayesini döküyor heybesinden kitabının sayfalarına. Sarıkeçililer de var anlattıkları arasında, ağıtçı kadınlar da, Barak ovası da son kağnılar da…
Ülkü Özel Akagündüz, Anadolu’nun hâlâ ve her şeye rağmen saf ve tertemiz kalan yanlarını görmeye çağırıyor okuru. Şahit olduğu güzelliklere, samimiyete, hüzünlere, acılara ve sevinçlere ortak etmek istiyor. Bu yüzden gönlünün bir yanı Anadolu’da olanların kayıtsız kalamayacağı bir anlatı Yârim Anadolu.