Geçen Aralık ayının malum karmaşık günleri... Karşılıklı kılıçlar çekilmiş, hemen hemen hergün 'mühim' denilen ve kafaları karıştıran işler oluyor. Tam da o günlerde bu güncel yoğunluktan bir nebze de olsa uzak durup kendimi koruyabilmek adına özellikle seçtiğim bir kitabı okuyordum: İbrahim Tenekeci'nin köşe yazılarının tedvin edildiği Öbür Divan adlı kitap... Bu kitabın 139. sayfasında 'Düşmanlık' isimli Mart 2013'te (yani Aralık ayından yaklaşık on ay önce) yazılmış bir yazısı var Tenekeci'nin. Sanki on ay sonra olacakları sezmiş gibi yazının bir yerinde şöyle diyor: Düşmanın en büyük hilesi, dostluğudur...
Kitaplarda beğendiğim cümleleri, işime yarar diye düşündüğüm malumatları not etme gibi bir alışkanlığım yoktur. Genelde aklımda tutmaya çalışırım, ama çoğu zaman da unuturum. Fakat bu cümle, 'düşmanın en büyük hilesi, dostluğudur...', güncel ile kurduğum paralellik sebebiyle midir, nedir bilmem; resmen hafızama kazındı. 'Nasıl oldu da oldu?' diye soranlarla her seferinde paylaştığım 'şifre' buydu. Aylar sonra okuduğum başka bir kitapta bu cümle bir kere daha karşıma çıktı: Necib Mahfuz'un geçen ay Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanmış Hırsız ve Köpekler adlı romanında...
Necib Mahfuz ve Rejim
Necib Mahfuz 1911'de Mısır'da doğdu. Felsefe eğitimi aldı. Yazar olarak adını Kahire Üçlemesi ile duyurdu. 30'dan fazla romanı ve 300'den fazla öyküsü bulunan Mahfuz 1988 yılında Nobel Edebiyat Ödülü'nü kazandı.
Hırsız ve Köpekler yazarın Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından yayımlanmış sekizinci romanı. Yayınevi tarafından yayımlanan ilk Mahfuz romanı ise Cebelavi Sokağı'nın Çocukları.
Cebelavi Sokağı'nın Çocukları 1959 yılında El Ahram gazetesinde tefrika edilmeye başlandıktan sonra içerdiği dini görüşler nedeniyle Mısır'da ve birçok Arap ülkesinde yasaklandı. 1959, yani, 23 Temmuz 1952 Özgür Subaylar Hareketi'nden Muhammed Necip ve Cemal Abdül Nasır devriminden yedi yıl sonra. Necib Mahfuz Hırsız ve Köpekler ile bu 'yeni rejim'le hesaplaşıyor, desek; yanlış olmaz.
HIRSIZ VE KÖPEKLER
Hırsız ve Köpekler devrimin ilk yıllarında, yani 1950'lerin Mısır'ında geçiyor. 23 Temmuz sonrası gelen af sayesinde hapisten çıkan Said Mahran'ın hikayesi bu...
Said Mahram karısı Nebevviye ve dostu İliş'in -detayları ilerleyen sayfalarda anlaşılan- ihaneti sebebiyle dört yılını hapishanede geçiriyor. Hapishaneden çıkar çıkmaz ilk iş soluğu 'eski dostu' İliş'in yanında alıyor. Ama intikam için değil, kızı Sena'yı görmek için... Çünkü zamana yayılması gereken daha komplike, daha güçlü bir intikam düşlüyor Mahram. Kızını alabilmek için öncelikle düzenli/standart bir yaşamı seçmesi gerektiğini biliyor. İçindeki kurnaz ve güçlü hayvanı güler yüzünün ardında saklayıp kızı ile buluşacağı an'ı bekliyor. Fakat kızı reddediyor Mahram'ı, tanıyamıyor, korkuyor babasından. Bu, Mahram'ın, hapishaneden çıktıktan sonra, hapishaneden önceki yaşantısından -o yaşantıya ait olanlardan aldığı ilk darbe oluyor.
Çok karmaşık, çok katmanlı bir adam Said Mahram: Dindar, idealist, hırsız, eş ve baba... Eş Mahram hapishaneye girmesine sebep olan ihanetten sonra ölmüştü, Baba Mahram ise kızının reddetmesi ile ölüyor.
a) Dindar Mahram: Said Mahram 'eski dostu' İliş'in yanından ayrıldıktan sonra şeyh Ali-El-Cüneydi'nin yanına gidiyor. Biz buradan Mahram'ın 'yeni bir başlangıç' istediğini anlıyoruz. Çünkü Mahram için şeyh Ali-El-Cüneydi demek, baba ocağı ve çocukluk demek. Yani: Dindar Mahram'ın kaynağı... Fakat burada da beklediği manevi desteği bulamıyor Mahram. Şeyh, bir biçimde, 'dünyevi hırslarını' seziyor kahramanın. Gene de şansını deniyor şeyh: Mahram'ı ısrarla 'cennet'e, 'uhreviyet'e davet ediyor.
b) İdealist Mahram: Çocukluğundan(şeyh Ali - El - Cüneydi) umduğunu bulamayan Said Mahram bu sefer kendisini kitapla ve silahla tanıştıran, ilk gençliğinin rol modeli olan adamın (Rauf İlvan) yanına gidiyor. Rauf İlvan, Hırsız ve Köpekler'de 'yeni rejim'in sembolü durumunda. İşinde (köşe yazarlığı) yükselmiş, çok para kazanmış, bir villada yaşıyor ve artık 'kadın modası ve müzik setleri üzerine bazı görüşler' yazıyor. Said Mahram karşısında o eski Rauf İlvan'ı değil, yalnızca gölgesini görüyor. İş istiyor ama reddediliyor. Said Mahram için Rauf İlvan'ın yozlaşması demek yeni rejimin yozlaşması demek, devrimin yozlaşması demek. Bir kere daha ihanete uğramış hissediyor. Buradan da bir darbe yiyince geriye bir tek Said Mahram kalıyor: Hırsız... Rauf İlvan'ın yanından ayrıldıktan sonra yaptığı ilk iş de, İlvan'ın evini soymaya kalkmak oluyor.
c) Hırsız Mahram: Standart/düzenli bir yaşam içini çıkışı olmadığını gören kahramanımız, gayri ihtiyari marjinalleşiyor -suça itiliyor. Silah temin etmek için eskiden de gittiği bir kahveye gidiyor. Bu sefer, 'hırsız Mahram'ı yeniden inşa etmeye çalışıyor. Kendisini yıllardır seven hayat kadını Nur'un mezarlık manzaralı evine sığınıyor. Bu mezarlık, bir sonraki durağını gösteriyor sanki Mahram'a. İntikam için ilk adımı atıyor. Fakat 'yoldan çıkmış arzu, yanlış sıkılan mermi' demektir. Mahram, istemeden de olsa, üst üste masum insanları öldürüyor: 'Silahının sadece masumları öldüreceği belli oldu artık, son kurbanı da sen olacaksın.'
Ömer Türkeş, Hırsız ve Köpekler için, “Necib Mahfuz romanlarının kapsayıcı, panaromik yapısına alışkın okurları şaşırtacak bir roman” diyor. Yani: Hem Mahfuz okurları için hem de ilk defa Mahfuz okuyacaklar için 'yeni' bir tecrübe bu roman.
Hırsız ve Köpekler
Necib Mahfuz
Kırmızı Kedi