17 Temmuz 2025 Perşembe / 22 Muharrem 1447

Etyen Mahçupyan ile Yüzyıllık Parantez'i neden okumalıyız

TÜRKİYE’DE SON BİR YILDA YAŞANANLAR, MALUM. BİR KARMAŞA YAŞIYOR VE BU KARMAŞA ARASINDA YOLUMUZU BULMAYA ÇALIŞIYORUZ. ETYEN MAHÇUPYAN YAZDIKLARIYLA/SÖYLEDİKLERİYLE İÇİNDE BULUNDUĞUMUZ PUSLU HAVANIN DENİZ FENERLERİNDEN BİRİ.

MEHMET HAKAN KEKEÇ8 Mayıs 2014 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Etyen Mahçupyan ile Yüzyıllık Parantez'i neden okumalıyız
Geçen günlerde Profil Yayınları’ndan Etyen Mahçupyan’la Yüzyıllık Parantez adlı bir söyleşi kitap çıktı. Söyleşiye imza atan isimler Şener Boztaş ve Mehmet Akif Memmi...
Boztaş ve Memmi, sunuşta, kitabın yayınlanma amacını şu cümlelerle açıklıyor: “Türkiye vesayet parantezini kapatıyor ve kendiyle yeniden tanışıyor. Biz de bu tanışma faslında bir ayna tutmak istedik. Türkiye’nin son yüzyılını Etyen Mahçupyan’la konuştuk. Bu kitap bir tarih çalışması değil. Elbette belli bir kronoloji takip ettik. Kimi tarihsel hadiselere değindik. Ama asıl olarak zihniyet analizi yapmaya ve sosyolojiyi anlamaya gayret ettik. Ne sorusundan çok neden ve nasıl sorusunu sorduk.” Ardından da kronolojiye değiniyorlar: “Çalışmayı dört ana başlıkta tasnif ettik. A)Yüzyıllık parantezin öncesi: Osmanlı. B)İlk Parantez: Yarım kalan hürriyet / Kemalizm. C)Paranteze sığmayanlar: Kürtler, dindarlar, Aleviler, gayrimüslimler. D) Parantezi kapatan aktörler.” Sunuş bölümündeki açıklamalardan da anlaşıldığı gibi, parantez, ‘birlikte yaşama iradesi üretmekte aciz kalan son yüzyılı, vesayet rejimini’ anlatan bir metafor.
VESAYET PARANTEZİ KAPANIRKEN
Türkiye’de son bir yılda yaşananlar, malum. Bir karmaşa yaşıyor ve bu karmaşa arasında yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. Etyen Mahçupyan yazdıklarıyla/söyledikleriyle - Şener Boztaş ve Mehmet Akif Memmi’nin de ifade ettiği gibi- içinde bulunduğumuz puslu havanın deniz fenerlerinden biri. Mahçupyan’a göre yaşadığımız bu karmaşa ‘vesayet parantezini kapatan’ bir geçiş dönemi. Mühim olan, yerine ne koyacağımız. Mahçupyan “Birlikte yaşama, toplum olma, ucu açık bir kimlik oluşturma kültürü açısından önemli oranda zafiyet içinde olduğumuz ortada…” dese de, iyimser: “Elimizden gelecek ve çabayı anlamlı kılacak olan şey, birlikte ortak sağduyumuzun peşine düşmekten ibaret.
Tarih ve sosyolojinin her zaman siyasete üstün geleceğini unutmamak. Sürdürülmesi gerçekçi olmayan parantezleri açma hevesinden uzak durmak. Belleğimize ve taşıdığımız kültüre dokunan bir birliktelik zemini aramak.”
TARİHSEL BAĞLAMIN ÖNEMİ
Boztaş ve Memmi’nin de değindikleri gibi, evet, bu söyleşi - kitap bir tarih çalışması değil. Ama Etyen Mahçupyan’ın ‘neden ve nasıl sorusuna’ verdiği cevapların tümü ‘tarihsel bağlam’ ile sıkı sıkıya ilişkili.
Günceli, olup biteni değerlendirirken ya da anlamlandırmaya çalışırken; sanırım, yapılan en mühim hatalardan biri, tarihsel arka planı göz ardı etmektir. Norman Coisins, “Tarih, muazzam bir erken uyarı sistemidir” der. Günceli, güncelin sınırları dâhilinde okumanın neticesi; en iyi ihtimalle bizi –gerçeklikten koparıp sloganikleştirecektir. Çünkü bugün yaşanan her ne olursa olsun, geçmişten kopuk/bağımsız değildir. En önemlisi, kitleler ‘modern – gelenek temel çelişkisinin’ hangi tarafında olursa olsunlar –bilerek ya da bilmeyerek; geçmiş tarafından biçimlendirilirler. Tabii siyaset üretenler için de geçerli bu. Örneğin: Ne AK Parti’nin Gezi olaylarına -kaygıdan doğan- aşırı tepkisi 27 Mayıs’tan bağımsızdır, ne de CHP’nin -umuttan doğan- müdahilliği.
Salt bugünü anlamlandırmak için değil -geleceği inşa ederken de, kendimize has o ortak/çoğulcu kimliği yeniden hatırlamaya ya da oluşturmaya çalışırken de, tarihsel bağlamın/geçmişin önemini göz ardı edemeyiz. Dolayısıyla, sırf bu nedenden ötürü bile izlenilen kronolojinin bütünde faydası olduğunu düşünüyorum.
YAKIN TARİHE DAİR CAN ALICI SORULAR
Elbette burada teker teker bütün sorulara ve cevaplara değinebilmek mümkün değil. Ama özetle, hangi soruların cevap bulduğundan bahsedebiliriz. Örneğin: Türkiye’de kimlik sorunu ve geçmişi; Osmanlı’da Müslümanlar – gayrimüslimler ve ticaret; Osmanlı’da cemaatler ve Cumhuriyet sonrası cemaatler, İkinci Meşrutiyet – sonrası ve bugün arasındaki bağlar; modernizm ile imtihanımız; Ermeni meselesi nasıl başladı ve nasıl sonuçlandı; tehcire desteğin arka planı; Ermenilerin malları kimlere dağıtıldı; Almanya ile ilişkiler ve tehcire etkisi; etnik kimlik milliyetçiliğin başlangıcı ve yarattığı bunalımlar; neden ulusalcılık tek çareydi; Türkleştirme politikaları; Alman milliyetçiliği – sosyal Darwinizm ve Türk ulusalcılığı; Alevilerin çoğunluğunun Kemalist olmasının anlamı; Aleviler ve sol ideolojiler arasındaki ilişki; Kemalizm ve rasyonalizm ilişkisi; İslami kesim ve entelektüellik; Cumhuriyet sonrası kültür sanat ve fikirsel dünyanın gerilemesi; cumhuriyet sonrası oluşturulan merkeze yakın yeni zümre ve laikler; Cumhuriyet sonrası pozitivizm ve çevreye bakış; lineer tarih ile döngüsel tarih arasındaki farklar; Kemalist inkılâplar ve sağladığı meşruiyet; Kemalizme neden ‘sol’ ideoloji deniyor; çok partili sistem neden gecikti; cemaat ve aşiret isyanları; Bediüzzaman’ı nasıl anlarız; din ve bilim arasındaki ilişki; zorunlu göçler – varlık vergisi ve etkileri; yeraltına inen cemaatler; Demokrat Parti’nin çıkışı ve yarattığı etkiler; Demokrat Parti ve cemaatler; Demokrat Parti ile merkez arasındaki çelişkiler; darbeler dönemi; post – modern dönem ve askeri müdahalelerin meşruiyet yitirmesi; 12 Eylül anayasasının temel amacı; askersiz post – modern darbeler; hükümet neden gayrimeşru gösterilmeye çalışılıyor; Kürt siyaseti ve marksizm arasındaki ilişki; PKK’yı derin devlet mi kurdu; Kürtler neden haklı; İslamcılık ve siyaset; Türkiye’de sol var mı; Gezi olaylarının anlamı; Beyaz Türk ne demek, kimler Beyaz Türk; Gülenciler neden siyasete müdahil, neden eğitime önem veriyorlar, modernizm ile ilişkileri; Gülen hareketi sivil bir hareket mi; Bediüzzaman ile ayrıştıkları noktalar ve son olarak da parantez kapanırken AK Parti.
Sanırım, bütün bu ‘sorular’ ve cevapları, bu kitabı alıp – incelemek için yeterli.


ETYEN MAHCUPYAN’LA YÜZYILLIK PARANTEZ
ŞENER BOZTAŞ – MEHMET AKİF MEMMİ
PROFİL YAYINLARI