19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Her hikâye dünyanın hikâyesidir

Mairo Levi’nin yedi kitaplık İstanbul yolculuğunun ilk kitabı: Bir Cuma Rüzgârı/ Kadıköy. Balıklar, galetalar, turşular, çiçekler, kitaplar, vapurlar, tramvaylar arasındaki küçük hikayelerle geziyor şehri Levi.

İBRAHİM KALENDER14 Mart 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Her hikâye dünyanın hikâyesidir
Mario Levi, Gördüklerimiz Göremediklerimiz, serisinin ilk kitabı Bir Cuma Rüzgârı/ Kadıköy ile keyifli bir serüvene sürüklüyor bizi. Everest Yayınları’ndan çıkan yedi kitaplık İstanbul yolculuğunun ilk eseri bu. Fenikelilerin Halkedon’u (Kalkedon) yani Bakır Ülkesi, Bizanslıların Körler Diyarı… Elbette ilk durak adım Kadıköy’de atılırdı, çünkü ilk kez MÖ 675’de yerleşim olarak kullanılmaya başlamıştı. Mario Levi, sevdiği şehre vefasını bu heyecan verici seriyle gösteriyor.
 
Moda tramvayına atlıyoruz ilk fotoğrafta, kahraman fısıldıyor: “Gidilen yer aynı zamanda dönülen yer olabilir mi?” Az sonra meçhul bir Süreyya’da durak-lıyoruz. Pide, çiçek ekmek, sandviç ekmekleri ve türlü türlü galetalar yolumuzu kesse de eskiden bugüne uzanan pastaneleri geçip Moda’ya varıyoruz. 
 
Senelerce aşk için bekleyen Kelebek Taci çıkıyor karşımıza. “Çevresindekilere yıllar yılı Kumkapı’da bir meyhanede garsonluk yaptığını söylemişti. Birçok meze tabağını ellerinde, masalar arasında, adeta dans ederek taşıma maharetine sahip olduğunu da... Lakabını bu hünerinden aldığını da... Kelebek Taci...”
 
Yeşil sebzelerden, domateslerden gözümüzü çevirip lokantaların çekici kokularına selam verip Nimet’te duraklıyoruz. On dört yıl önce trafik kazasında ölen oğlunu özlemekten yalnız düşmüş bir kadın Nimet… Buzda balıklardan geçip başka bir yalnızlığı gözlüyoruz. 30’larının ortasındaki Kaya’nın bocalama-larının içine düşüyoruz. “Bir otomobil galerisinde satış elemanı olarak çalışmak ona göre değildi. Bir gece kulübünde yöneticilik yapmak, hatta gerektiğinde asayişi sağlamak da değildi, düğün organizasyonları yapan bir şirkete malzeme temin etmek de...  Ancak Modalı yaşlı teyzesinin maddi yardımlarıyla ayakta kalacak hale gelmek de...”  Grafitili ara sokaklardan turşuculara uzanıyoruz, bir simit tezgahının yanıbaşındayız az sonra ve vazgeçişlerinden vazgeçmeyen adam buruk bir biçimde bakıyor. Doktor olup da doktor olmayan, babasının baskısıyla ne olduğunu bilmeyen bir Nihat…
Sonra sahaflar, sonra iskele, sonra Bahariye… Her insan bir kahramandır, her hikâye dünyanın hikâyesidir, her sokak diğer sokağın habercisidir. Mario Levi bir kez daha her varlığın kıymetine uyandırıyor bizi. Bahar geliyor, mimozalar uyandı, yürürken yanınızda bir yareniniz olsun istiyorsanız bu kitabı mutlaka okuyun.