18 Nisan 2024 Perşembe / 10 Sevval 1445

Kendiyle barışık olan mutlu olur

İNSANLARIN, KENDİ HATALARINA GÜLMEYİ BAŞARDIKLARINDA, ÇOK DAHA MUTLU VE SORUNSUZ OLACAKLARINA İNANIRIM. BU YÜZDEN KAHRAMANIM KENDİNE, HATALARINA GÜLÜYOR, OKURLARINA ÖRNEK OLUYOR.

12 Eylül 2013 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Kendiyle barışık olan mutlu olur
Timaş Çocuk kitaplarından çıkan Şirin serisiyle tanınan Birsen Ekim Özen, 1969 yılında İstanbul’da doğdu. Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 1990 yılında mezun oldu. Vekil öğretmen olarak başladığı işine, 1996 yılında kadrolu öğretmen olarak devam etti. 2001 yılında öğretmenlikten istifa etti ve eşinin işi nedeniyle önce Almanya’da, daha sonra da Rusya’da yaşadı. 2008 yılında Türkiye’ye döndüğünde bir yayınevinde Genel Yayın Yönetmenliği yaptı. 2009 yılında ise tekrar öğretmenliğe döndü. Hâlen öğretmenlik yapan Özen, Profesör Pi İle Matematik ve Umi Zoomi serileriyle de çocuk okurların beğenisini kazandı. Birsen Ekim Özen’le çocuklar için yazmayı, Şirin’i ve İstanbul’u konuştuk.

Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?
Kendimden bahsetmem gerektiğinde ilk aklıma gelen ne eğitimim ne de mesleğim olur. İlk önce okumaktan, araştırmaktan aldığım keyiften ve hayal gücümün zenginliğinden söz açarım. Bunlar beni daha iyi anlatıyor herhâlde; okumak ve hayal gücü…

Yazmaya nasıl ve ne zaman başladınız?
Yazma isteği her zaman içimdeydi ama ilk kez üretmek amacıyla kalemi elime aldığımda öğrencilerim vardı aklımda. Sınıfta konuları destekleyecek hikâye bulamamaktan şikâyet ediyordum, ben de oturup kendim yazdım, fotokopi ile çoğaltıp öğrencilerime dağıttım. Onlar benim ilk okuyucularım oldu. Şimdi üniversiteye gidiyorlar.

Neden çocuk kitapları yazıyorsunuz?
Okurken hikâyenin içine dalmak, hikâyeyi içindeymişçesine yaşamak çocukken rahatça yaşadığım bir durumdu. O ânın sihrini en iyi yaşayan çocuklardır diye düşünüyorum ve hep çocuklar için yazmak istiyorum. Hem çocuk öykülerinde hayal gücü size sınır tanımıyor.

Öğretmen olmanızın hikâyelerinizde etkisi var mı? Nasıl?
Tabii ki var! Gününüzün yarısı yüzlerce çocuğun içinde geçince onların nasıl tepki vereceğini, nelere kızıp nelere sevindiğini çok iyi gözlemliyorsunuz. Bu da çocukların hikâyelerinizde kendilerini bulmalarını sağlıyor.

Şirin çocukların çok sevdiği, muzır, yaramaz, eğlenceli bir karakter. O karakteri ortaya çıkartırken esinlendiğiniz biri oldu mu?
Bu soru bana çok yöneltiliyor. Şirin ortaya çıkarken tek bir çocuktan esinlenmedim. Öğrencilerim, oğlumla, kızım hepsi bana ilham kaynağı oldu. Şirin hatalar yapan, ama kendiyle barışık ve hatalarından ders çıkaran, en önemlisi de kendisine gülen bir kahraman. İnsanların, kendi hatalarına gülmeyi başardıklarında, çok daha mutlu ve sorunsuz olacaklarına inanırım. Bu yüzden kahramanım kendine, hatalarına gülüyor, okurlarına örnek oluyor.

Hikâyeleriniz eğlenceli olduğu kadar yol gösterici de… Bu anlamda sizce çocuk kitabının olmazsa olmazları nelerdir?
Çocuk kitapları kötü örnek olmaktan uzak durmalı, en önemli kriter bu bence. Daha sonra doğallık geliyor. Her şeyi mükemmel yapan, hatasız, başarılı, kısacası normal bir çocuğa benzemeyen kahramanlar çocukların kendilerini kötü ya da yetersiz hissetmesine yol açıyor diye düşünürüm. Bu yüzden eğlence, doğallık ve hayal gücünün karışımı olmalı çocuk kitapları.

Şirin istanbul’u Geziyor çok keyifli bir dizi. Eminim birçok çocuk o kitaplarla İstanbul’a daha farklı bir gözle bakacaktır. Sizin İstanbul’unuz nasıldı?
Benim İstanbul'um bir sürü dönemden oluşuyor. İlk İstanbul'um, haminnelerimin, dedelerimin anlattığı İstanbul. Sakin, semtlerdeki insanların birbirini tanıdığı, bol Rum komşulu... Bu İstanbul benim zarif İstanbul modelim. Sonra babamın ve annemin anlattığı kalabalıklaşmaya yüz tutmuş İstanbul geliyor. Benim çocukluğum ise renkli ampullerle aydınlatılmış çay bahçeleri ile Sarıyer'i, güzel poğaçaları ile Kireçburnu'nu ve Vatan Caddesindeki büyük Lunaparkı kapsıyor. Şu anda ise yüksek tempolu bir İstanbul'dayım. Uzun yıllar Almanya ve Rusya'da yaşadım ama İstanbul, memleketim her zaman dönüş hedefim, en sevdiğim yer oldu. Ben şehrimi çok seviyorum. Umarım hikâyelerim sayesinde çocuklar da severler.

Hedefleriniz neler? Yeni planlarınız var mı?
Benim hedefim, hafızam beni terk etmediği, yazma gücü parmaklarımı bırakıp gitmediği sürece yazmak. Astrid Lindgren ise kahramanım. Onun gibi çok yaşlı bir ninecik oluncaya kadar çocuklarla bağımı koparmamak ve onlara hikâyeler yazmak istiyorum. Hikâyelerimin, kahramanlarımın dünya çocuklarına ülkemizi tanıtmasını diliyorum.

Hikâyeleriniz yazarken en büyük desteği kimden alıyorsunuz?
Eşim benim en büyük yardımcım. Bunun dışında yayınevim Timaş Çocuk, her zaman beni destekledi ve yol gösterdi. Onların yardımı olmasa kitaplarım ne yurtdışında tanıtılabilirdi ne de bu kadar geniş bir okuyucu kitlesine ulaşabilirdi.

Kitabınız yurtdışında yayımlandı mı?
Kırgızistan’a, Malezya’ya satışı gerçekleşti, 22 Arap ülkesine de dağıtılacak. Ayrıca İngilizce olarak da birçok okura ulaşacak yurt dışında…. Heyecanla bekliyoruz.