One Minute’den Mavi Marmara’ya Türkiye-İsrail çatışması başlıklı kitap, Doğan Kitap’tan geçtiğimiz haftalarda çıktı. Raflarda yerini almasından kısa bir süre önce de, Hürriyet gazetesinin manşetinde yer alan haberle bu kitap konuya ilgi duyan herkesin “must-read” listesinde ilk sıraya yerleşti.
İçeriğine göre ince sayılabilecek bu kitabın okuyucuyla buluştuğu süreç de, son dönemin popüler tabiriyle “zamanlaması açısından manidar.”
Zira kitap, beş yıllık bir derin kriz dönemi yaşayan Ankara-Tel aviv hattının artık bir anlaşmadan söz ettiği günlerde ve olası bir anlaşmanın arefesinde çıktı.
İsrail ile Türkiye, Mavi Marmara saldırısı nedeniyle özür, hayatını kaybedenlerin ailelerine tazminat ve Gazze konusunda taahhütleri içeren bu anlaşmayı imzalar mı, bu ayrı bir tartışma konusu. Ancak kitabın bir döneme yetiştirilmeye çalışılan bir hızla yazıldığı da kitabı elinize aldığınız ilk anda aklınıza gelen bir olgu oluyor.
Ana başlıkları itibariyle, önce Ortadoğu tarihini özetliyor emekli büyükelçi Çelikkol. Ardından İsrail-Filistin sorununun bugün içinde bulunduğu momentumu irdeliyor. Yahudi diasporasını anlattıktan sonra da önemli bir bölümü kendisinin de tanıklık ve aktörlük rolünde bulunduğu Türk-İsrail dosyasına ayırıyor.
Kitap One-Minute’den Mavi Marmara’ya adını taşıyor ancak bu iki krizle ilgili olarak okuduğunuz zaman aklınızda kalan tortularla, “alçak koltuk” krizi denen süreçle ilgili verdiği detayların zihninizde yarattığı yığınak bir paradoksa işaret ediyor. Emekli diplomat, “Alçak koltuk” krizi olarak bilinen süreçle ilgili bir miktar savunma pozisyonu almak gayretiyle, neredeyse masadaki bardakların boyuna kadar tüm detayları anlatırken, Mavi Marmara ve One Minute olaylarını “yabancı bir gazeteciye demeç veren diplomat” ifadeleriyle aktarıyor. Krize neden olan “alçak koltuk” ile ilgili detayları verirken, uzun uzun görüşme mekânındaki koltuk ve kanepenin boyu ve eniyle ilgili zaman zaman gereksizlik sınırına ulaşan detayları okuyorsunuz.
Kitabın tamamına bu üslubun hâkim olduğunu da eklemek gerekiyor. Bir diplomatın, üstelik kriz dönemlerinde yabancı basının karşısına çıkan bir diplomatın kullanacağı ifadelerle yazılmış kitapta, ünlü bürokrat, anılarını yazma rahatlığına henüz erişememiş bir kalemin ipuçlarını veriyor. En önemli noktaları es geçiyor. Örneğin, “Mavi Marmara saldırısında Mısır’ın parmağı olduğuna” dair bölümde konuyu yakından izleyen gözleri ikna edemiyor. Saldırıyla ilgili olarak da, “gemi yola çıkmadan önce Ankara’yı uyardığı” vurgusunu, vurgulamaktan uzak kalıyor. Oysa kitapla ilgili zihin fırtınası yaptığım ve o bölgeyi çok iyi bilen bir meslektaşıma göre de, kitapta en çok merak uyandıran noktalar bu iki unsur: Mısır’ın Mavi Marmara olayındaki varlığı ve de Çelikkol’un Ankara’yı olası bir İsrail resmi şiddeti konusunda uyarmış olması… Es geçiyor bu noktaları.
“One minute” olayında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail lideri Şimon Peres’e karşı yaptığı çıkışın yarattığı olumlu algıları yok sayıp, Batı cephesinde yarattığı rahatsızlığın altını çiziyor. Bir sürecin faturasını Başbakan’a çıkarıyor emekli büyükelçi.
“Davos sonrasında ABD ve Batı ülkelerinde de Türk dış politikası ile Türk hükümetinin özellikle Ortadoğu’daki hedeflerinin sorgulanması”ndan bahsederkenki, diplomatik ifade manevralarına, bir üst satırda yeralan “Türk dış politikasındaki Osmanlıcılık” saptamasında başvurmuyor.
“Türkiye-İsrail ilişkilerinde o güne kadar benzeri görülmemiş sıkıntılı bir sürecin başladığı” yorumunu yaparak indirgemeci bir yaklaşım savunuyor.
Aynı indirgemeci yaklaşım, “alçak koltuk” krizini aktarıp, kendi rolünü savunurken de dikkat çekiyor. Sözkonusu krizi, kendisini davet eden İsrailli diplomat-siyasetçi Danny Ayalon’un kişiliğine indirgiyor. Hatta Ayalon ile ilgili bir sırrı da ifşa ederek, Ayalon’u “harcıyor”: Ayalon’un Türkiye adına lobi faaliyetinde bulunup, yüklü paralar aldığını söylerken, yüklü bir faturayı da Ayalon’un önüne sürerek, adeta intikam alıyor Çelikkol. Bu indirgemeci yaklaşımın farklı bir okuması da, “İsrail devletinin Türkiye’ye karşı düşmanca tavırlarının resmi çerçevesinin yok sayıldığı” olgusu…
Görevi bitmemiş bir diplomat gibi konuşuyor Çelikkol kitabında…
Oğuz Çelikkol, “anlaşılmaktadır”, “belli olmaktadır” gibi iddiasız fillerle en kritik süreçleri anlatmaya çalışırken, en kritik dönemde görev yaptığı İsrail’de kişisel olarak devletin değilse bile, hükümetin politikalarından zaman zaman duyduğu şaşkınlığı satır aralarına da yansıtıyor. Kitabı tamamladığınızda, emekli diplomatın bir yerlerde yayınlanmayı bekleyen
daha kalın bir deftere yazılmış notları olduğundan emin olarak bu ince derlemeyi kitaplığınızın raflarına yerleştiriyorsunuz.
MAVİ MARMARA
Gazze’ye yardım götürmek üzere yola çıkan ve uluslar arası karasularında resmi İsrail şiddetine maruz kalan geminin adı, aynı zamanda Türk-İsrail ilişkilerinin buzdolabına konmasına neden olan sürecin de tanımı oldu.
ONE MİNUTE
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Davos Dünya Ekonomik Forumu sırasında İsrail Başbakanı Şimon Peres ile birlikte katıldığı bir panelde, İsrail’in yaptığı zulüm ve haksızlıkları vurgulamak amacıyla yaptığı çıkış. Başbakan, “One minute” diyerek sözünü kesmek isteyen moderator David Ignatius’a engel olmuş, Peres’e tarihi bir mesaj verdikten sonra salonu terk etmişti.
KOLTUK BOYU
Büyükelçi Oğuz Çelikkol’u kabul eden dönemin İsrail Dışişleri Bakan Yardımcısı Danny Ayalon’un görüşme mekanındaki mobilyaları kullanarak kalkıştığı ilginç algı operasyonu ve imaj çalışması.