Dünyanın en başarılı gizli istihbarat örgütü kabul edilen Mossad’ın gizli ve önemli operasyonlarının detayları Mossad – Büyük Operasyonlar ile açığa çıktı ve tüm dünyada ses getirdi. Michael Bar-Zohar ve Nissim Mishal tarafından kaleme alınan 21 bölümden oluşan, gizli ve önemli onlarca operasyonun detaylarını içeren kitap meraklıları için bir arşiv niteliği taşıyor. Amerika ile aynı anda Türkiye’de de piyasaya çıkan kitap yaklaşık 2 yıldır yayımlanmayı bekliyordu. Dünyada 21 ülkede çıkması planlanan, aylardır heyecanla beklenen ve tüm dünyada haberlere konu olan Mossad - Büyük Operasyonlar, Koton Kitap imzasıyla Kasım ayının 2. haftası tüm seçkin kitabevlerinde yerine aldı ve ilk haftadan ikinci baskıya geçti...
Yazar, konuşmacı ve eski meclis üyesi olan, kurgu ve geleceğe dayalı 35 kitabı bulunan Michael Bar-Zohar ve İsrail’in önde gelen televizyoncularından Nissim Mishal tarafından kaleme alınan Mossad - Büyük Operasyonlar kitabı daha yayınlanmadan dünyada büyük yankı uyandırdı.
Amerika başta olmak üzere tüm dünya basınının gündemine oturan kitap şu âna kadar hiç açıklanmamış çok gizli operasyonları tüm ayrıntılarıyla okurla paylaşıyor. Bu kadar ayrıntılı olarak operasyonların iç yüzünü aktaran ilk kitap olan Mossad – Büyük Operasyonlar’ın dünyada olduğu gibi Türkiye’de de satış listelerinde üst sıralarda yer aldı ve ilk haftadan ikinci baskıyı yaptı. Başarılı olduğu kadar başarısız operasyonların da olduğu gibi anlatıldığı kitapta ajanların ve liderlerin kimlikleri de açıklanıyor.
Dünyadaki dengeleri, bir istihbarat örgütünün iç yüzünü ve operasyonların detaylarını merak edenlerin bir solukta okuyacağı bu kitap bir roman değil belgesel özelliği taşıyor.
21 bölümün de hikâyesi birbirinden farklı ama bir o kadar da birbiriyle bağlantılı olan Mossad - Büyük Operasyonlar kitabı ile çok yakında bir televizyon dizisi olarak izleyicisi ile buluşmaya hazırlanıyor.
İşte kitaptan dikkat çekici bazı bölümler;
2 Bölüm: Tahran’daki Cenaze Töreni
Mossad’ın amacı İsrail’in kuruluşundan beri karşılaştığı en büyük tehlikeyi durdurmak, Ahmedinecad’ın İsrail’in ortadan kaldırılması gerektiği yönündeki tehditlerini gerçekleştirmesini engellemekti. Bu istek Mossad’ın tarihindeki en büyük başarısızlığı telafi edemezdi. Mossad İran’ın gizli nükleer projesini başlangıç aşamasında tespit edememişti. İran yıllardır nükleer gücünü geliştirmekteydi ve İsrail’in bundan haberi yoktu. İran büyük yatırım yapmış, bilim adamları istihdam etmiş, gizli üsler kurmuş, karmaşık testler yürütmüş, İsrail’in ruhu bile duymamıştı. Çalışmaların açığa çıkmasından sonra gerçekleşen infazlar ve bu infazların hepsi Mossad’ı işaret ediyordu; hatta Ahmedinecad bu infazların Siyonist bulgular içerdiğini söylemişti. Gerçekten de bu infazları Mossad mı gerçekletirdi? Ya da eski İran savunma bakanı yardımcısı General Ali Rıza Asgari’nin Şubat 2007’de İstanbul’a giderken kaybolmasının, Ocak 2011’de İran’ın Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi’nin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’ne başvurarak öne sürdüğü gibi Mossad ile bir ilgisi var mı?
9. Bölüm: Şam’daki Adamımız
Elie Cohen’in gizli hayatı, yirmi seneden uzun bir süre önce başlamıştı. Ellilerin sonunda, İsrail Ürdün’ün suyunun bir kısmını çöl arazisi olan Necef’e taşıyacak devasa bir boru ve kanal projesi başlatmıştı. Su, İsrail bölgesinden geçen nehirden alınıyordu. Bu su projesi, Ürdün akarsularının başka tarafa yönlendirilerek İsrail’in projesinin sonlandırılması yönünde ciddi kararların alındığı bir dizi Arap zirve konferansını tetikledi. Suyun İsrail’e akışının önlenmesi görevi, Suriye’ye verilmişti. Uzun bir hazırlık aşamasından sonra kendisine Kemal Amin Tabet adına bir Suriye pasaportu verilen Cohen’in şansı yaver gider. İlk durağı Arjantin olan Cohen orada Suriye’ye adamış, içten bir vatansever olarak ün yapar. Suriye rejiminin içte zayıflığı nedeniyle Suriye-İsrail sınırındaki gerilim artmıştı. Şam’da derhal fark edilmek isteyen Cohen, Abu Ramen’deki zengin mahallede, Suriye Ordu Merkezi’ne yakın bir malikâne kiralar. Elie’nin evi yabancı büyükelçilikler, zengin işadamlarının evleri ve ulusal liderlerin resmi konutlarının arasındadır. Suriye’ye vardıktan altı ay sonra, Kemal Amin Tabet, Şam sosyetesinin tanınmış bir karakteri haline gelmiştir bile.
14. Bölüm: “Bugün savaş çıkacak!”
5 Kasım 1973’te gece saat 1.00’de Mossad ajanı Dubi’ye Kahire’den bir telefon geldi. Hattın diğer ucunda Mossad’ın gizli ve en önemli ajanı vardı. Varlığı ancak seçilmiş birkaç Mossad ajanı tarafından bilinirdi. Arayan Melek’ti. Melek telefon görüşmesinde bir şeyler söyledi. Ama bunlar içinde en önemlisi “Kimyasallar”dı; bunun anlamı Mısır’ın İsrail’e ani bir saldırı düzenleyeceğiydi. Bu kadar önemli bilgiyi ileten ve Mossad’ın en önemli ajanlarından olan Melek kimdi?
17. Bölüm: Amman’daki Fiyasko
Son yıllarda, İsrail’in en büyük düşmanı olan, Hamas’ın yıldızı parlayan lideri Halit Meşal’ın öldürülmesi için yürütülen operasyon sırasında, Mossad tarihindeki en büyük aksiliklerden birini, Meşal’ın arabadan inip “Baba!” diye bağırarak ona doğru koşan küçük kızı tetikler. Ok yaydan çıkmış, tam o sırada zehir Meşal’ın ensesine damlatılmıştır. Çıkan kargaşada Hamas militanı Muhammed Abu Seif kaçmaya çalışan ajanların polis tarafından yakalanmasını sağlar. Olayı haber alınca öfkelenen Kral Hüseyin’in Meşal’ın kurtarılması için Mossad Başkanı Yatom’un panzehir teklifini kabul etmesi üzerine, İsrailliler Ürdünlülerle el ele vermiş zamana karşı yarışarak terörist başı olan düşmanlarının hayatını kurtarmaya çalışırlar.
18. Bölüm: Kuzey Kore’den Sevgilerle
2007 Temmuz’unda Londra’da Kensington Oteli’nde kalan Suriyeli üst düzey bir yetkilinin dizüstü bilgisayarındaki bilgilere ulaşılmasıyla, Suriye’nin betona gömülü nükleer reaktörüyle ilgili tüm dosyalar, fotoğraflar, çizimler ve belgeler ele geçirilir. Raporlara göre, Suriye hükümeti büyük bir gizlilik içinde, ülkenin kuzeydoğu ucunda Dir-A-Zur bölgesindeki çöl arazisine bir nükleer reaktör inşa etmekteydi. Bu ıssız çöl arazisi, Türk sınırına yakın ve Irak topraklarından da birkaç yüz kilometre uzaktaydı. Raporlardaki en şaşırtıcı açıklama belki de, Suriye’deki bu tesisin Kuzey Koreli nükleer uzmanlar tarafından planlanmış ve denetlenmiş, İran tarafından maddi destek sağlanmış olmasıydı. Bush’un İsrail Başbakanı Olmert’in Amerika’nın nükleer santrale saldırı gerçekleştirmesi talebini geri çevirmesinden sonra, nihayet bir karara varılır: Suriye reaktörü ortadan kaldırılacaktır. Saldırı tarihi 5 Eylül 2007 gecesi olarak belirlenir.