19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Ölümsüzlük teklif edilse, bu üzücü hediyeyi kim kabul eder?

Bütün İnsanlar Ölümlüdür, bu mutsuz edici hediyeyi kabul eden, hayal kırıklığına uğramış bir adam üzerinden varoluşa dair derin sorunların irdelendiği, merak ve zevkle okunan önemli bir yapıt.

ADEM TOPRAK14 Şubat 2019 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Ölümsüzlük teklif edilse, bu üzücü hediyeyi kim kabul eder?

Feminist düşüncenin öncülerinden Simone de Beauvoir’nın 1946 tarihli ölümsüzlük, sonsuzluk, hayatın anlamı, sevgi gibi konular üzerinden insan doğası üzerine müthiş bir incelemeye giriştiği Bütün İnsanlar Ölümlüdür Işık Ergüden çevirisiyle Alfa Yayınları tarafından yayımlandı. Kitabın kahramanı Carmona Prensi Raymond Fosca iktidarı devam ettirmek isteyen, daha adil ve zengin bir dünyaya hükmetmek isteyen bir hükümdar. Kendisine bahşedilen ölümsüzlük iksiri sayesinde hedeflerine ulaşma konusunda önemli bir adım atan Fosca’nın macerası ölümsüzlüğün aynı zamanda bir lanet olup olmadığını soruşturur. Beauvoir; ölümsüzlük teması üzerinden “insan”ı incelerken aynı zamanda Avrupa tarihinin önemli dönemeçlerini de anlatısına dahil ediyor. İtalyan şehir devletlerinden Harbsburglara, Yeni Dünyanın keşfinden 1848 Devrimine kadar önemli tarihi olaylar da Carmona Prensi Raymond Fosca’nın macerasında yerini alıyor. Bununla birlikte bu yapıt sadece ölümsüz bir insanın ölümsüzlüğe ulaşmasıyla ilgili değil. Beauvoir’ın Jean-Paul Sartre, Albert Camus gibi isimlerle beraber içinde bulunduğunu söyleyebileceğimiz varoluşçu yazın çizgisinde bir eserden söz ediyoruz burada. Beauvoir; ölümsüz, yüzyıllar boyunca yaşayan gezen, birçok insanla tanışan Raymond Fosca karakterinin karşısına Fosca’nın hikayesini 600 yıl sonra anlattığı aktrist Regine’yi çıkarıyor. Bu iki karakterin ilişkisi okuyucunun hayatın anlamı, insan olmak gibi varoluşçu felsefenin temel sorunlarını düşünmesini sağlıyor. Ve yine Fosca-Regine diyaloğundan gördüğümüz üzere; sonsuz, ölümsüz olmayı tutku haline getiren hırslı Fosca yerini, hiçbir şeyin önemli olmadığını, ölümsüzlüğün mutlak mükemmeliyet demek olmadığını düşünen Fosca’ya bırakmıştır. 

KADIN OLMA SÜRECİ

“Hayatım en büyük eserimdir” diyen Simone de Beauvoir; oy, eğitim ve mülkiyet hakkı gibi basit haklara kadınların da sahip olması için savaşan, 19.  yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın başında etkisini gösteren birinci dalga feminizmden sonra gündeme gelen ikinci dalga feminizmin öncülerinden sayılıyor. İkinci dalga feminizmin başlamasına eserleriyle çok büyük katkıda bulunan Beauvoir, bireyin yıllar içinde toplum tarafından “kadın” olma sürecine itildiğini, böylelikle bireyin toplum tarafından kodlanıp öğrenilmiş deneyimlere yönlendirilerek eril kültür tarafından uygulanan bir sömürüye yol açıldığını söylüyordu. “Kadını götürüp mutfağa ya da süslenme odasına kapatıyor, sonra da ufkunun darlığına şaşırıyoruz; kanatlarını kesiyoruz, sonra da uçamıyor diye yakınıyoruz” sözü ise belki de kadının kısıtlanmışlığını en iyi ortaya koyan ifadelerdendir. 

Fransa edisyonunun kapağında  “Dünyada ölümsüzlük teklif edilirse, bu üzücü hediyeyi kim kabul eder?” yazan Bütün İnsanlar Ölümlüdür, bu mutsuz edici hediyeyi kabul eden hayal kırıklığına uğramış bir adam üzerinden varoluşa dair derin sorunların irdelediği, merak ve zevkle okunan önemli bir yapıt. Kitap Alfa Yayınları arasından Mart ayında çıkacak.