16 Mayıs 2025 Cuma / 19 Zilkade 1446

Ontolojik bir yalnızlık: Ölüm

SENAİL ÖZKAN, ÖLÜM FELSEFESİ’NDE SOKRATES'TEN GÜNÜMÜZE KADAR, FELSEFE TARİHİNDE FİLOZOFLARIN ÖLÜME HANGİ FİKİR KUMAŞINDAN VE NASIL BİR FELSEFÎ KİSVE BİÇTİKLERİNİ ANLATIYOR.

SEMİHA KAVAK13 Aralık 2013 Cuma 07:00 - Güncelleme:
Ontolojik bir yalnızlık: Ölüm

Her nefsin kaçınılmaz olarak kabul ettiği, nefesinin tadacağı ortak ve kesin olgu Ölüm.  Yeryüzü üzerindeki tüm canlı varlıklar gibi insan hayatı da ölümlüdür ve bir gün ölümle son bulur. Ölümlü olmak, insan varlığının en belirgin özelliği. Fakat insan diğer canlılardan farklı olarak ölümün idraki içerisinde yaşayan bir varlık olup, ölüm bilgisi hep şuurunda yerleşiktir. Ve yalnızca kendi hazin sonunu görmekle kalmaz, zamanın gürültülü akışında büyük bir hüzünle de izler. 

Peki, insanın ölümü onun yok olması anlamına mı geliyor? Eğer yok olacaksa buradaki varlığı niçin? Ya da farklı bir boyuta geçip o boyutta farklı bir biçimde varlığına devam mı edecek? Ölü olmak varolmanın başka bir biçimi mi? “Hayat ve ölüm, soğuk ve sıcak gibi birbirinin zıddı olan iki keyfiyet midir? Eğer böyleyse, nihayet soğuk sıcaktan daha az bir varlık değildir. O zaman ölüm de hayattan daha az bir varlığa sahip değildir.”

Ölen kişilerin ardından “Ruhunu teslim etti” diyoruz. Ölen kişi bedenini bir ceset olarak geride bırakıyorsa peki ruhun hali ne olacak? Beden için vaki olanlar ruh için de söylenebilir mi? Bu türden sorulara dinlerin verdiği cevapları bulacaksınız bu kitapta. Senail Özkan Ölüm Felsefesi'nde Sokrates'ten günümüze kadar, felsefe tarihinde filozofların ölüm konusunda serdettikleri görüşleri etraflıca araştırarak, ölüme hangi fikir kumaşından ve nasıl bir felsefî kisve biçtiklerini anlatıyor.

KADİM KÜLTÜRLERDE ÖLÜM OLGUSU

Dört din perspektifinden irdeleniyor ölüm olgusu bu çalışmada. Yalnızca dinlerin değil, mitolojilerin de verdiği cevaplar var içerisinde. Oldukça çarpıcı ve biraz da ürkünç görünen, ama aynı zamanda kitabın bütününü yansıtan kapağı incelerken, “Mısır'da, Upanişadlar'da, Budizm'de ve Hıristiyanlık'ta” alt başlığını görünce ansızın bir soru belirdi aklımda; Yalnızca bu kadar mı? Peki ya İslam ve tasavvuftaki ölüm olgusu?

Senail Özkan hemen girişte, şimdilik çalışmayı dört dinle sınırlı tuttuğunu belirterek, eserin devamında bu konuyu müstakil bir kitap olarak yayınlayacağı haberiyle bizi bilgilendirip okurunun gönlüne su serpiyor. Bize de sabırla ve heyecanla beklemek düşüyor.

İnsan meraklı bir varlık olduğundan, postmortal düşünceler ve tasavvurların çekim alanı her zaman fazladır. Bu metafizik mesele, kadim zamanlardan beri filozofların, mistik şair, teolog ve sanatkârların ilgi alanından bir an bile uzak olmamıştır.

Kitapta, Kadim Mısır Kültürü'nün ebedîlik mesajı veren sır dolu piramitleri, tapınakları, yeraltı kabirleri, Mısırlının Tanrı, Yaradılış ve Ölüme Bakışı'nın irdelendiği konular yer alıyor. Mısır halkı üzerinde tesiri yüksek olan efsaneler ayrı bölüm halinde ve daha detaylı ele alınmış. Sınırsız bir muhayyileye sahip olan Mısırlılarda yaradılış efsanelerinin her bölgede farklı şekillendiğine dikkat çekiyor Özkan. Hatta ölüm Mısır'da bir geçim kaynağı haline gelmiş. İlginç bir ölüm bilincine sahip olan Mısırlılarla ilgili verilen mitolojik örnekler, ilgi çekici olduğu kadar okura konuları daha iyi anlamada kolaylık sağlayabilir.

BİR RAHMET OLARAK ÖLÜM

Budizm'in Metafiziği, bütün bağlılıkların çözülüp yok olduğu yer olan Nirvana, Buddha'nın mutlak hakikate bakış açısı, insanın varoluşuna karşı kayıtsız kalan Roma dininin insan ruhunda açtığı metafizik uçurumu kapatmaya çalışan Hıristiyanlığın ölüme verdiği cevapları kitapta bütün ayrıntılarıyla okuma imkânı bulabileceksiniz.

Tagore, Rilke, Meister Eckhart, Goethe, Yunus Emre ve Mevlana gibi düşünürlerin ve şairlerin ölüm hakkında yazdığı derinlikli dizelerden oluşan şiirlere de sıklıkla yer verilmiş. Senail Özkan'ın bütün külliyatına sahip bir okuru olarak, el attığı konunun hakkını tam anlamıyla verdiğini söylemem hiç de abartı sayılmaz.

Kitapta, mistik şair Tagore'nin bu dünyadan öbür dünyaya acı dolu geçişi harikulade bir mecazla canlandırdığı, Allah'ın rahmet kucağındaki değişikliği müthiş bir deyişle dile getirdiği sözleriyle yazımızı bitirelim;

 “Annesini emen çocuk huysuzlanmaya ve bağırmaya başlayınca anne onu teselli etmek üzere sağ göğsünden alarak sol göğsüne yerleştiriverir.”

 

Ölüm Felsefesi

Senail Özkan

Ötüken Yayınları