26 Nisan 2024 Cuma / 18 Sevval 1445

Sosyal medyada küçük esnafım ben

İyiyim Oturuyorum’un yazarı sosyal medya fenomeni Ceylan Taş kitabını tamamen yaşadıkları merkezinde yazdı: Kurgu filan hiç aklıma gelmedi. Belki de deliliktir ama Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘’Burada çizilmişi var.’’

SEVDA TÜRKMEN14 Aralık 2017 Perşembe 07:00 - Güncelleme:
Sosyal medyada küçük esnafım ben
Ceylan Taş’ı sosyal medyadaki @birceylan hesabından tanıyorsunuz. O bir fenomen. Hem mizah dozu yüksek yazdıklarının hem de ortaklıklarımıza çokça temas ediyor. Ceylan Taş, şimdi kasiyerlikle başlayıp sosyal medya fenomenliğine uzanan özyaşam öyküsünü kitaplaştırdı. Küsurat Yayınları arasından çıkan İyiyim Oturuyorum isimli kitabını, bebeği gecede sekiz yüz kere uyanırken, arkasında dev bir bulaşık yığını, odada bir sepet ütü onu bekliyorken, mutfaktaki sandalyenin üzerinde yazdı. Okuyun, çok seveceksiniz. 
 
“Yorganın altında 13 saat ağladıktan sonra güçlü olabilen tüm kadınlara” ithaf etmişsiniz kitabınızı. Buradan başlayabiliriz…
 
Ağlamak bir kalp temizleme biçimi olabilir, bilemiyorum. Çünkü yükselen duygular orada öyle kalınca, kaburgalarının arası alev alacakmış gibi oluyor. Ağlayınca biraz serinliyorsun sanki, resmen süper fikir. Özellikle çok çok ağlamanın ardından gelen istemsiz bir çift nefes çekiş var ya, derinden hani, o da şey gibi: Kalp boşaldı, havalandırıldı, devam etmeye hazırım...
 
Neden ağlıyoruz biz kadınlar?Bizi ağlatan nedenlerle size yazdıran nedenler arasında nasıl bir bağ var? 
 
Kuvvetli duygular herkesi sarsar ve afallatır. Doğal ve ortak özellik olarak ağlıyoruz, çünkü ağlamak insana ait. Fakat yaşanan o şey her neyse, zaman içinde kalpte daha sakin ve oturaklı bir yere kuruluyor. Dokunsan ağlatmıyor yani artık, iyi ki de öyle zaten. 
 
Beni yazmaya iten şey, ağlamanın kesmediği noktada bir tepeye çıkıp çığlık atma ihtiyacına çok benziyor. Yani bir şekilde atmak zorundayım sanki. Kitaba niyet ettiğimde, başka bir alternatif yokmuş gibi hiç düşünmeden kendi hayatımı yazmaya başladım, su o yöne aktı yani. Kurgu filan hiç aklıma gelmedi. Belki de deliliktir, ama Cem Yılmaz’ın dediği gibi ‘’Burada çizilmişi var.’’ 
 
Bir de, tüm olan biteni binlerce kelime halinde ellerimin arasında görsem nasıl olur, feci merak ediyordum. Kitabın öznesi nazarından bakınca, ‘’Bence çok güzel oldu,’’ diyebildiğim için mutluyum.
 
Sizi aslında kitaptan önce sosyal medyadan tanıdık. Kitap yazmak mıydı yapmayı istediğiniz yoksa sosyal medyadaki başarının getirisi mi oldu kitap? 
 
Blog açtıktan sonra sosyal medyayı aktif kullanmaya başladım. En başından beri varmak istediğim esas nokta kitaptı evet, ama bir yandan kendime o kadar güvenmiyor, diğer yandan nasıl olacağını hiç bilmiyordum. Yani kitap yazma isteğinin çıkış noktası sosyal medya değil, sosyal medyanın çıkış noktası blog, blogun çıkış noktası ise üstü kapalı bir kitap yazma isteği diyebilirim. Ama ayaklarımı yere basmama vesile olan şahane geri dönüşleri de yok saymam, sayamam. Sosyal medyayı görselden ziyade yazı amaçlı kullanıyorum ve iyi de bir karşılık alıyorum. O karşılık bana her zaman güç verdi.
 
Yazma işini devam ettirmek istiyor musunuz? Kendinizi yazar olarak tanımlıyor musunuz? Farklı yazın türleri denemek gibi düşünceleriniz var mı? 
 
Yazmam gerektiğini hissettiğim sürece yazacağım. İşleri tatlı bir disipline oturtma konusunda ise cidden gelişmem gerekiyor ve bu gelişme meylim var.
Şimdi şöyle diyorum: Ortada bir kitap var ve onu ben yazdım, iyi veya kötü ama basbayağı ben yazdım. Bugün bahse değer bulunan o satırları bebeğim gecede sekiz yüz kere uyanırken, arkamda dev bir bulaşık yığını, odada bir sepet ütü beni bekliyorken, mutfaktaki sandalyenin üzerinde yazdım. Bunu düşününce deli gibi şaşırıyorum, çok acayip. Küçük dünyamda kendim için güzel bir şey yaptım, bu yeterince iyi hissettiriyor, tanımların altında ezilmeye gerek yok. Kafamda farklı şeyler parladığı an, kendimce denerim muhakkak. En azından denerim yani, ondan ne olacak :)
 
Senaryolaştırmaya çok uygun yazdıklarınız. Hem humoru var hem yaşayan metinler hem de ortaklıklarımıza çok temas ediyorsunuz… Bu yönde çalışmalarınız olacak mı?
 
Aslında ben kitabı çıkarabilmek şöyle dursun, yazıp bitirebileceğime de inanmıyordum bir sene önce filan. Bilgi sahibi olmamak, kendine güven duyma olayını çok etkiliyor. Bir süredir de ‘’Bu şeyden bir senaryo çıkarabilir miyim, çıkarsam nasıl olur acaba?’’ sorusu dönüyor kafamın içinde. Evet yani dönüyor. Gerekli bilgilere ufak ufak ulaştıktan sonra yapabilme ihtimalimi gördüğüm yerde tutup deneyeceğim. En azından denerim yani, ondan ne olacak.
 
Kitabın adının İyiyim Oturuyorum olmasının hikayesi nedir?
 
Bu isim vermek istediğim manayla birebir örtüşüyor. ‘’Bir takım şeyler oldu, evet ama ne yapayım ya, ne yapabilirim, iyiyim işte, evdeyim, oturuyorum’’ gibi bir şey.
 
Kurgudan beslenmek mi, özyaşam hikayesinden yola çıkmak mı?
 
Hangisinde güçlü hissediyorsan o. Dediğim gibi, benim aklıma kendi hikayemi yazmaktan başka ihtimal dahi gelmemişti. Beni oraya iten bir güç var gibiydi. Fakat kurgu yazmanın heyecanı da bambaşkadır, denemeyi çok istiyorum. Dilediğini yazabilirsin çünkü zaten kurgu, eski komşum okur da kırılır gibi dertlerin yok :)
 
Kitaptan sonra hayatında bir şeyler değişti mi?
 
Pratikte değişen bir şey yok doğal olarak. Rutinin içinde yuvarlanma hali sabit, çünkü çocuk dediğimiz şey ilk 20 sene filan aşırı emek istiyor. Arada biraz nefes alıyorsun, sonra da ‘’Oy babaannem, bu anne seni hasta mı etti?’’ bölümüne geçiyorsun işte. Şimdilik defter, kalem, lego, oyun hamuru, kek ve kurabiyeyle dolu bir kutunun içinde yaşıyorum. En az beş sene filan, kitap çıkarmış olmak şöyle dursun dünyamız yansa kutudan çıkamayacağım gibi görünüyor.
 
Sosyal medyada görünür olmak gerçek hayatına sirayet ediyor mu?
 
Hayır. Zaten sosyal medyada küçük esnafım ben.