12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Yahya Kemal'in İstanbul'u ve devamı

PROF. SADETTİN ÖKTEN’İN YAHYA KEMAL’İN ON DÖRT ŞİİRİNDEN YOLA ÇIKARAK YAZDIĞI DENEMELER “YAHYA KEMAL’İN İSTANBUL’U VE DEVAMI” ADLI KİTAPTA TOPLANDI.

19 Kasım 2012 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:
Yahya Kemal'in İstanbul'u ve devamı

SEMİHA KAVAK

“Bir beldenin kıymet ve şerefi orada oturanlara bağlı”dır. Bir şehir, içinde yaşadığı insanlarla şekillenir. Tutarlı bir medeniyet telakkisine sahip ortamda şehirli, bulunduğu mekânı, o şehri inşa edendir. Şehrin bütün her yerinde sokaklarında, mabedlerinde, mezarlarında, çeşmelerinde şehirlinin düşünce biçimleri, hayat algılayışlarının izleri rahatlıkla görülebilir. Aynı zamanda insan da şehirden beslenerek, o şehrin bütün kokusunu üzerinde taşır.

Basiret sahibi olan kişiler, mekân ile mekânda yaşayan kişinin bir noktadan bir noktaya doğru giderek birbirine olan benzerliğini fark etmişlerdir. Fakat bu benzerlik ancak tutarlı bir birliktelikle mükemmeliyeti getirebilir.

Şehir, ancak kendi medenî anlayışına uygun düşmeyen yapılar sonucunda birlik ve bütünlüğü bozularak, canlılığını yitirip, mükemmeliyetini kaybeder. Bu bize, cansız veya ruhsuz gibi görünen yapıların bir sonucu değil, o yapıların temsil ettiği bir dünya görüşünün sonucu olduğunu gösterir. İşte böyle bir yola giren ve bu gidişatını giderek hızlandıran İstanbul’u anlatan bir kitap var elimizde. “Yahya Kemal’in İstanbul’u ve Devamı”. Sadettin Ökten’in Ötüken Yayınları’ndan çıkan bu eseri, Yahya Kemal’in seçkin ondört şiiri üzerine kurulu denemelerden oluşuyor.

ÖKTEN VE YAHYA KEMAL BULUŞMASI

Prof. Dr. Sadettin Ökten, yapı mühendisliği alanı haricinde bilim tarihi ve felsefesi, kültür, medeniyet ve sanat alanlarında yaptığı çalışmalarıyla tanınıyor.  Bu konulardaki çalışmalarını Bilim Tarihi, Kent Kültürü ve Kent Estetiği, Yapı Teknolojisi dersleri ile farklı üniversitelerde değerlendirmiş, halen de bu alandaki çalışmalarını özel bir ilgiyle sürdürmeye devam etmekte. Eserlerinde ve şiirlerinde İstanbul’u bize her yönüyle tanıtan Yahya Kemal, her zaman bu şehirle ilgili özgün fikirlerine başvurabileceğimiz ilk mercilerden biri olmuştur.

Edebiyatta İstanbul üzerine söylenmiş sözler çok fazla ise de, eserlerinde İstanbul tutkusunun zirve yaptığı Yahya Kemal, bu özelliğiylediğer şairlerden ayrılır.

Kitap, saf şiirin usanmaz arayışçısı Yahya Kemal’in ses ve musikiyle hissiyatını derinden dile getirdiği “Bir Tepeden” isimli şiiriyle açılıyor; “Rüyâ gibi bir akşamı seyretmeğe geldin/Çok benzediğin memleketin her tepesinde./Baktım; Konuşurken daha bir güzeldin,/İstanbul’u duydum daha bir kerre sesinde.”

MAZİDEN GELEN MİRASIN FARKINDA OLMAK

Şiirin hemen akabinde Ökten bizi bilinçli ve hasret çeken bir ruh gözüyle İstanbul’a, eski bir medeniyetin asırlar boyu süren macerasına şahit olmaya çağırıyor; “Şehrin silüetinde o şehri kuran medeniyetin değerler sistemine ait simgesel yapılar yer alır. Bu yapılar çağımıza ait olabildiği gibi maziden gelen bazen mütevazı, bazen muhteşem bir mirasın eserleri de olabilir.” Yazar, Yahya Kemal’in yaşadığı İstanbul’un kalbine (Nefs-i İstanbul) bakarken, şehrin o görkemli silüeti ve dokusunu adeta bir insan profili çizercesine anlatıyor; “Şehrin dokusu yüzlerdeki çizgiler, vücut hatları ve hatta alışılmış davranışlar gibi şehir,  o şehri kuranlar ve o şehirde yaşayanlar hakkında ipuçları verir ve duygusal açılımlara zemin hazırlar.” Yahya Kemal’in üslûp ve tarzına çok yakın bir dil kullanan Ökten, üstünde durulması gereken en önemli özelliğin “değişim” olduğunu ve değişim konusunda da ciddi endişelerin ve vahim açmazların bulunduğunu belirterek, İstanbul’u daha iyi görme ve düşünme hususunda yeniden sorumluluklar yüklüyor bizlere.

“İstanbul değişiyor. Bu değişim yollarla başladı. Eski İstanbul’da yollar topografyaya hürmetkâr bir tarzda ve onun verdiği imkânlar istikametinde araziye en az müdahale ile inşa edilirdi. Çünkü onları inşa eden insanlar, üzerinde yaşadıkları arzın da ilahi bir emanet olduğuna inanmışlardı.”

 

BÜTÜN ZAMANLARIN AZİZ ŞEHRİ

 

Eski İstanbul’un medeniyet telakkisinde had, hudut, sınır kavramı vazgeçilmez unsurlar olarak telakki edildiğinden, bu gerçekliğin şehre de yansıdığını belirten Ökten, bu realiteyi iyi kavrayan Eski İstanbullular’ın her alanda mânâ sahibi olduklarını vurguluyor.

“Genelde Osmanlı insanı, özelde onun seçkin temsilcisi olan İstanbullular hem Doğu’nun hem Batı’nın nabzını tuttular. Yaşadıkları hayat bu ikisini beraber bilen, idrak eden ve yorumlayan bir hayattı. İslam Medeniyeti’nin Osmanlı yorumu bu temeller üzerine kuruldu, uygulandı ve özgün bir gerçeklik olarak tarihe intikal etti. İşte İstanbul bu yorumun yaşandığı belde olarak Aziz İstanbul ya da Aziz Şehir olma mertebesine erişmiştir.”

Bugün gelinen noktada ise ulaşım hayatın gayesi haline geldi. Şehrin artık yollar için mevcut olduğunu, silüet ve dokuda ilk göze çarpan bu mütehakkim yolların da kendi insan tipini –benmerkezli- şekliyle ortaya koyduğunu söylerken karamsar bir tablo çizen yazarın haklı söylemlerine kulak vermek gerek.

Başımızıçevirip İstanbul’a şöyle bir baktığımızda anlaşılamayan, yalnız kalan, insanlara artık bir şey söyleyemeyen medeniyet simgelerinin hazin görüntüsü bağlarımızın giderek nasıl da hızla koptuğunu gösteriyor.

Peki ne yapılabilir? Ökten, hayatımızda ve değerlerimizde oluşan büyük aşınmayı önlemek ya da bir gurbette yaşamamak için kadim birikimimizi günümüze aktarıp tekrar yorumlamak mecburiyetinde olduğumuzun altını ısrarla çiziyor.

“Toplum olarak kendi öz medeniyetimizin bu çağa uygun ve bu çağa hitap eden yeni bir yorumunu ortaya koymak zorunda isek, şu anda elimizde bulunan Nefs-i İstanbul’u her ne kadar derin bir harabiyete maruz almış olsa da bize ait insanî ve estetik ölçüler ile yeniden inşa etmekten başka bir çaremiz bulunmuyor.”

Yahya Kemal’in İstanbul’u ve Devamı, köklü ve gerçekçi bir değişimin sorumluluğunu üstlenmek ve İstanbul’u yeniden okumak isteyenler için…

Yahya Kemal’in İstanbul’u ve Devamı

Prof. Sadettin Ökten

Ötüken Yayınları