27 Mayıs 2025 Salı / 30 Zilkade 1446

Beyoğlu’nda ''Avam Kahvesi''

Beyoğlu’nda müşterilerine çay kahve yerine Anadolu şehirlerinden getirttiği 15 farklı gazozu sunması ile dikkat çeken Avam Kahvesi’nin kurucuları, tekelleşen firmaların içeceklerine karşı bir tavır olarak yerel üreticiden gelen ürünleri satıyor.

30 Kasım 2013 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
Beyoğlu’nda ''Avam Kahvesi''
Modern zamanların ihtiyaçlarına cevap verme kaygısıyla dönüşmeye zorlanan mekanların, zamanla isimleri ile birlikte içerikleri de değişime uğradı. Mahalle kültürünün önemli figürlerinden “kıraathane” olarak bilinen sosyal mekânlar kahvehanelere evrilmiş, özellikle, 90’lardan sonra kahvehaneler de Avrupai bir tarz olan “cafe”lere yenik düşerek birçoğu kapanmak zorunda kalmıştı.

Cafeler, hemen herkes için çay ya da kahve içilip iki lafın belinin kırıldığı yer olarak algılanır. Beyoğlu’da bu algıya direnerek, kültürel bir mekân olarak kalmaya çalışıp aynı zamanda insanlara farklılık sunma arayışında olan bir mekân var: Avam Kahvesi. Burası çayı ya da kahvesiyle değil gazozuyla bilinir. İçerisinde 90’lardan sonraya ait hiçbir obje bulunmuyor.

Mekan; duvarlarında eski sinema afişleri, farklı alanlara ait resimler, şirin ahşap masaları ve eski radyo gibi çocukluğumuzdan hatırladığımız objelerle dekore edilmiş. En önemli özelliği ise müşterilerine Türkiye’nin farklı bölgelerinden getirdiği 15 çeşit gazozu sunması.

80’LERDEN SONRASI YOK!

Beyoğlu’ndaki Avam Kahvesi bu özelliğiyle Anadolu’nun gazoz kültürüne sahip çıkıyor ve onu yaşatmaya çalışıyor. Çocukluğumuzda içerken gözlerimizi yaşartan ama bizi hep mutlu eden gazoz burada leblebi ile birlikte servis ediliyor. İçinde bulunan her şeyin ortak özelliğinin ‘eski’ olduğu mekân sahipleri daha önce sahaflıkla uğraşmış. Bu nedenle kullanılan birçok obje sahaflıktan kalma kendi arşivlerinden bazılarını ise antikacılardan satın almışlar. Mekan sorumlusu Ozan Kemal Dil: “Genelde biz 80'lerin sonuna kadar olan dönemi muteber kabul eder sonrasıyla pek ilgilenmeyiz; çünkü biz, 90’lardan sonra çok ciddi bir kültürel çöküşün olduğunu düşünenlerdeniz” diyerek ortamın ruhunu oluşturan düşüncenin nereden kaynaklandığını özetliyor. Müzik seçimi de bu minvalde yapılan Avam Kahvesi’nde göze çarpan dağınıklığı ise şöyle açıklıyor: “Örneğin Yol İş Sendikasının bir radyosu var. Gece gündüz oturup bunun tozunu almayız çünkü bu durduğu yerde tozlanacak. Tozlandığında kendi yaşını ortaya koyacak.”

"CAFE” KAFASINA GİRMEK İSTEMEDİK!

Ozan Kemal Dil, neden buranın isminin Avam Kahvesi olduğunu ve kendilerine “cafe” demek istemediklerini ise şöyle özetliyor: “Avam halk demek. Kraliyet ailesinden gelmeyen insanlar için kullanılıyor. Bunun günlük kullanımı da var. Küçümseme ibareli. Buraya “cafe” demek istemedik. “Cafe” olmadığı için de onun dekorasyonunu yapmadık. Yani “cafe” kafasına girmek istemedik. Hatta gerekli bürokratik izinleri alırken de sorun yaşattılar. “Kahvehane misiniz?” diye soruyorlardı. Masaların seçiminde de bu fikre sadık kaldık, lüks bir alan oluşturmak istemedik”.

Eskiye dair birçok unsuru üzerinde barındıran mekanda ayrıca Perşembe günleri film gösterimi ve ardından analizi de yapılıyor.

Okan Caklı - Yüsra Çıldır / Cafe Sanat