Nihal Atsız kimdi?
Bir insanın kim olduğunu anlayabilmek için kim olmadığına da bakmak bâzen yararlı olabilir. O halde önce buna bir gözatalım: Atsız daha pek çok başka şey de değildi muhakkak ki ama herşeyden evvel iki şey değildi; ‘kafatasçı’ ve ‘kan tahlilcisi’ !!!
Bu iddiayı ortaya atan kimseler ya câhildirler ya da kötü niyetli.
GAYET NET BİR İFADE
Bir kere hangi ırkdan olduklarını ‘anlamak’ için insanların kanlarındaki neyi tahlîl edip de bulacaksınız ki böyle bir ‘yöntem’i uygulayasınız? Kanımızda bir, ne bileyim, ‘ırk molekülü’ veyâ ‘soy bakterisi’ filan mı var? Olsa duyardık...
İkincisi insanların aynı bunun gibi diyelim ki başları yuvarlakça yâhut uzunca görünümlü olabilir ama bundan kavmî mensûbiyet tesbîti biraz da göz renginden adres tesbîti gibi birşey olmuyor mu? Atsız bu hususdaki görüşünü hiç bir şübheye mahâl bırakmayacak kadar net bir ifâdeyle belirtmişdir: “Bir Türk gibi düşünen ve kendini Türk hisseden insanlar Türkdür!” Daha nasıl söylesindi ki? Bu görüşünü, ‘Türk Ülküsü’ başlığı altında toplanmış olan deneme ve makalelerinde defalarca tekrarlamışdır. Ha, bakınız, diğer ırklarla karışmamış ırkların daha sıhhatli/yetenekli vs. gibi hasletlere sâhib olacağı yolunda bir inancı vardı ama buna karşı çıkanlar ‘saf’ ırkın ancak hayvanlarda ve o da ancak bâzı hayvanlarda makbûl bir özellik olduğunu ileri sürerlerdi ki ben de tamâmen aynı kanaatdeyim. Kısacası dünyâda ve Türkiye’de kan inceleyerek soy-sop saptaması yapılabileceğine inananlar var belki ama Atsız onlardan değildi.
Aslı aranırsa Atsız da kafatası ölçerdi ama bunu sırf buna inanarak bâzen Istanbul’un tâ bir ucundan, hattâ arasıra başka şehirlerden gelerek kafalarını ölçtürmek isteyen safdillerle dalgasını geçmek için yapar ve ardından kendilerini aydınlatırdı.
Kafatası ‘ölçmek’ (!) için kullandığı iri bir pergele benzeyen âlet ise Dr. Rızâ Nur’un (manevi babasının) havsala ölçme enstrümanı idi.
Pederin garib bir mizah anlayışı vardı... Bunlar özetle Atsız’ın olmadıklarıydı.
İYİ BİR TARİH YAZARIYDI
Olduklarına gelince: Çok iyi bir târihçiydi. Çok kimse onun uzmanlık alanını İslâmiyet’den önceki Türk târihi sanır ama en önemli eserleri Osmanlı Târihi ile ilgili olanlardır. Öte yandan geniş çevreler onu daha ziyâde ‘Türkçülük ve Tûrancılık İdeolojisi’nin Ziyâ Gökalp’dan sonraki sembol ismi olarak tanırlar. Yanlış değildir ama özellikle bilim adamı olarak önemini bence kesinlikle gölgelememelidir. Bağlayacak olursak Atsız 20. yüzyıl fikir ve sanat hayâtımızın şâyân-ı dikkat imzâlarından biridir. Yakın akrabâsı olarak benim bu konuda daha fazla birşeyler söylemem doğru olmaz. l