Kendine has incelikli üslubuyla edebiyat dünyasında dikkatleri üzerine çeken Abdullah Harmancı, içtenliğiyle insanı saran öykülerine derinlik kazandırmaya devam ediyor. Bugüne kadar altı hikaye kitabı kaleme alan Harmancı’nın son eseri ‘Behçet Bey Neden Gülümsedi?’ İz Yayıncılık’tan çıktı. Öykülerine genellikle merhametli, anlayışlı, düşüncelik karakterler yerleştirmeyi seven Harmancı’nın yeni kitabını Mehmet Kahraman, Star için değerlendirdi...
ÜÇ FARKLI KONU
Abdullah Harmancı’nın yeni kitabında 24 öykü yer alıyor. Her öykü farklı bir evreni ele alıyor olsa da üç farklı konu üzerinden Behçet Bey Neden Gülümsedi’yi okumak mümkün. Birincisi bireysel yaralar diyebileceğimiz, yalnız, düşünceli, silik kişilerin dünyasından yansıyan öyküler; ikincisi geleneği önemseyen, modern hayata karşı eleştiri sunan, anılarla, yaşanmışlıklarla tutunmaya çalışan kişilerin hikâyeleri; üçüncüsü de hikmetli bakışla yaratılışı, kaderi, hayatın anlamını aralayan öyküler. Harmancı sorgulayan, düşünsel boyutu öne çıkan öyküler kaleme alır. Hangi konuyu ele alırsa alsın insana mutlaka sorular sorar. Bu sorular kişinin kendini tanımasına, kendisiyle yüzleşmesine, acılarını deşmesine ve hayatın gerçek anlamını aralamaya yönelir. “Yüreğime Üç Çivi,” “Kalender,” öyküleri bireyin yaralarına, insan oluşa dikkat çekerken; “Fenomen,” “Çıkış,” “Emekli Öğretmen Suphi Durup Dururken Neden Elini Masaya Vurdu?” öyküleri ise kendi benleriyle sorun yaşayan, hayat karşısında yenik, varlıklarıyla barışık olmayan, çelişkili, sorunlu kişilerdir.
MODERNLİK ELEŞTİRİSİ
Kitapta dikkate değer bir diğer konu ise modernleşme eleştirisi de diyebileceğimiz şehirleşme, kentsel dönüşüm ve hafızasızlık. Hikemi bakış Harmancı’nın öykülerinde önemli yer tutar. Bu öykülerde kader, yaratılış, hayatın anlamı gibi hususlar biraz sorgulayıcı, biraz yaralayıcı şekilde ele alınır. İnsanın planının kader yanında hiçbir öneminin olmadığını gösterir. “güvercin kanadı” öyküsü ise farklı bir pencereden aynı işlevi görür. Edebi camianın da röntgeninin çekildiği öykünün sonunda yazar, kızdığı kişinin mide kanseri olduğunu öğrenince bütün söylediklerini unutup onun haline üzülür ve hayatı sorgulamaya başlar. Beklenen son karşısında yaşananların hiçbir önemi yoktur.