6 Ağustos 2025 Çarşamba / 12 Safer 1447

''Karaağalar Koğuşu'' ziyarete açıldı

Milli Saraylar Başkanlığına bağlı Topkapı Sarayı'ndaki 'Karaağalar Koğuşu', restorasyonu tamamlanarak tarihinde ilk kez ziyarete açıldı.

AA6 Ağustos 2025 Çarşamba 17:03 - Güncelleme:
''Karaağalar Koğuşu'' ziyarete açıldı

Harem-i Hümayun'da devam eden konservasyon ve tefriş sürecinin tamamlanmasıyla ziyarete açılan "Karaağalar Koğuşu", Harem'de padişahın ve ailesinin güvenliğinden sorumlu "karaağalar"ın yaşam alanı olarak hizmet veriyordu.

Üç katlı yapısı, çinili ve kalem işi süslemeleri, Edirnekari dolapları ve döneme özgü iç düzeniyle öne çıkan "Karaağalar Koğuşu", hem mimari hem de sosyokültürel tarih açısından taşıdığı değerle de dikkati çekiyor.

- "OLDUKÇA HASSAS BİR RESTORASYON SÜRECİ YÜRÜTÜLDÜ"

Milli Saraylar Başkanı Dr. Yasin Yıldız, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Karaağalar Koğuşu'nun 1665 yılında inşa edildiğini ve ilk defa ziyarete açıldığını, bundan dolayı çok heyecanlı olduklarını söyledi.

Koğuşun, Topkapı Sarayı Harem Dairesi'nin klasik dönemine ait en özgün mekanlardan biri olduğunu belirten Yıldız, "Karaağalar Koğuşu, 4. Mehmed döneminde, büyük bir harem yangınında ortadan kalkmış olan eski harem koğuşlarının yerine inşa edilmiştir. Bundan dolayı burada oldukça hassas bir restorasyon süreci yürütüldü." dedi.

Karaağalar Koğuşu'nun tipik bir Osmanlı klasik dönemi yapısı olduğunu vurgulayan Yıldız, "Bu yapıyı kullanan 'karaağalar', ismiyle müsemma olduğu üzere, özellikle Afrika'nın kuzeyinden, Sudan, Somali, Etiyopya'dan Osmanlı Sarayı hareminin ihtiyaçlarını görmek için getirilmişlerdir. Bunlar 'akağalar'la birlikte Enderun Sistemi'nde son derece önemli yer tutmaktadırlar. Burada yer alan 'karaağalar', haremin ana işleyişinden sorumlu ve Osmanlı Devlet Protokolü'nde sadrazamdan sonra gelen kişilerdir." ifadelerini kullandı.

Yıldız, karaağaların devlet içindeki konumlarından dolayı önemli miktarda gelir sahibi olduklarına dikkati çekerek, şunları kaydetti:

"Karaağalar, mal varlıklarından dolayı çok sayıda vakıfları bulunan insanlar. Topkapı Sarayı dahil olmak üzere İstanbul'un çeşitli noktalarında camileri, hanları, çeşmeleri bulunuyor. 'Karaağalar'ın en önemli özelliklerinden bir tanesi de, sahip oldukları servetleriyle birlikte, Mekke ve Medine'deki Kabe-i Muazzama ve Peygamberimizin kabri olmak üzere, bütün mukaddes mekanların hadimi olmalarıdır."

- "KARAAĞALAR KOĞUŞU, TOPKAPI SARAYI'NIN GİZLİ KALMIŞ MEKANLARINDAN BİRİSİ"

Yasin Yıldız, restorasyonu tamamlanan yapının Osmanlı klasik dönem üslubunu bünyesinde barındığını ifade etti.

Yapının üç katlı bir koğuş sistemine sahip olduğunu vurgulayan Yıldız, "Koğuş, mimari olarak 17. yüzyılın özelliklerini içinde taşıyor. Yapının üç katlı olması, karaağaların devlet protokolündeki yeri ve Osmanlı Sarayı'ndaki görevleriyle ilgidir. Bu mekan, küçük yaşta buraya gelen karaağalar için adeta bir okul işlevi görmektedir. Erken yaşta buraya gelen karaağalar, önce üst katta yerleşiyor ve ardından kıdem kazandıkça alt katlara geliyorlar." bilgilerini paylaştı.

Topkapı Sarayı'nın "gizli kalmış mekanlarından biri" olan koğuşun restorasyonunun 10 yıldan fazla bir zaman sürdüğünü ifade eden Yıldız, "Buradaki koğuşlarda ayrıca bazı objeler yer alıyor. Bunların önemli bir kısmı da 'Karaağalar Koğuşu'na ait koleksiyonlarımızdan oluşuyor. Onların kullandığı eşyalar, buradaki yaşam tarzını ve sistematiği ziyaretçimize anlatabileceğimiz doneler barındırıyor. Dolayısıyla bugün gerçekten ülkemizin tarihi ve kültürel miras alanında perde arkasında kalmış önemli bir eserini ziyaretçilerle buluşturuyoruz." görüşlerine yer verdi.

- "HEDEFİMİZ HAREM'İN TAMAMINI ZİYARETE AÇMAK"

Yapının Topkapı Sarayı'nda yürütülen restorasyon süreçlerinin bir parçası olduğuna dikkati çeken Yıldız, "Bilindiği gibi '1. Ahmed' ve 'Yemiş' odaları da restorasyonun bitiminin ardından gezi güzergahına dahil edilmişti. Şimdi 'Karaağalar Koğuşu' da benzer şekilde hizmete açıldı. Buradaki restorasyon süreci iki ayaklı bir şekilde ilerliyor. Bunlardan ilki, mimar restorasyon sürecidir. Yapı, oldukça yaşlı, klasik döneme ait bir eser ve haremin içinde yer alıyor. Bundan dolayı sürecin belirli zorlukları oluyor. Mimari çalışmanın dışında bir de taşınabilir eserlerin de bu süreçte restorasyon ve konservasyonları tek tek yapıldı. Bunlarla birlikte karaağalara ait vakfiye hizmetleri de duvarlara işlenmiş durumda ve bunları bilgi olarak ziyaretçiye sunmuş oluyoruz." dedi.

Topkapı Sarayı'nda restorasyon çalışmalarının bundan sonra da devam edeceğini aktaran Yıldız, "Topkapı Sarayı'nın haremi içi içe girmiş mekanlardan oluşuyor. Söz konusu binaların hemen hemen tamamı da klasik döneme ait olduğu için sürecin son derece özenli ve dikkatli bir çalışmayla devam etmesi gerekiyor. Bu noktada bizim kurum olarak prensibimiz diğer mekanların ziyaretini kesmeden bu çalışmaları yürütmek." diye konuştu.

Yıldız, hedeflerinin Harem'in tamamını ziyaret açmak olduğunu vurgulayarak, şunları aktardı:

"Şu an bulunduğumuz 'Karaağalar Koğuşu'nun hemen karşısında 'Cüceler Koğuşu' var ve oradaki restorasyon çalışmaları da ilerlemiş durumda. Yakın zamanda o da bu avlunun içinde ziyaretçiyle buluşacak. Harem'in önemli bölümlerinden bir tanesi olan 'Kadın Efendiler Daireleri'ndeki restorasyon çalışmalarımız da sürüyor. Oradaki yapı, özellikle tezyinat olarak 16. ve 17. yüzyılın çini ve diğer süsleme sanatlarının çok ciddi örneklerini barındırdığı için hassas bir çalışma devam ediyor. Bunların da tamamlanmasının ardından Harem'deki bütün alanları ziyarete kazandırmış olacağız."

- OSMANLI SARAYININ GÖLGE KAHRAMANLARI

Topkapı Sarayı'nda görev yapan hadım ağalar, tarihsel olarak "ak" ve "kara" olarak iki gruba ayrılıyordu. "akağalar", sarayın dış bölümlerinde görev alırken, "karaağalar", Harem-i Hümayun'un güvenliği ve hizmetinden sorumlu tutuluyordu.

Çoğunluğu çocuk yaşta saraya alınan bu kişiler, özenli bir eğitimin ardından devlet teşkilatına dahil ediliyor, sadakatleri, nezaketleri ve disiplinleriyle padişahın en yakın çevresinde konumlanıyorlardı.

Zamanla en yüksek makama erişenler arasından çıkan Darüssaade Ağaları, Osmanlı devlet protokolünde veziriazamdan hemen sonra gelen ve Mekke ile Medine vakıflarının yönetiminden sorumlu olan en etkili saray görevlilerindendi.

- 1665 YANGININDAN GÜNÜMÜZE UZANAN BİR YAPI

Karaağalar Koğuşu, 1665'te çıkan büyük Harem yangınında zarar görmesi nedeniyle, Sultan 4. Mehmed döneminde yeniden inşa edildi. Koğuşun girişinde yer alan "Besmele-i Şerif" ve "Sultan Gazi Mehmed Han bin İbrahim Han" ifadesi ile karşısında yer alan 1078 (M. 1667) tarihli "Ya müfettihe'l-ebvab iftah lena hayre'l-bab" duası, yapının tarihi kimliğini yansıtan önemli unsurların başında geliyor.

Milli Saraylar Başkanlığı tarafından yürütülen restorasyon sürecinde, yapıdaki bozulmalar belgelendi ve özgün malzemelere sadık kalınarak restorasyon teknikleri uygulandı. Yüzey temizlikleri, sıva onarımları, ahşap koruma işlemleri ve özgün kalemişlerinin tamamlanması gibi süreçler, alanında uzman sanat tarihçileri, mimarlar ve restoratörler eşliğinde gerçekleştirildi.

- ZİYARETÇİLER, KARAAĞALARIN YAŞAM KÜLTÜRÜNE TANIKLIK EDECEK

Yürütülen çalışmalar sayesinde ziyaretçiler artık, yalnızca mimari bir yapı değil aynı zamanda döneme ait bir yaşam kültürünü de tecrübe edebilecek.

Balmumu heykellerle zenginleştirilen anlatım, karaağaların günlük yaşantısını görsel olarak canlandırırken koleksiyonlardan seçilen döneme özgü eşyalar, duvar resimleri ve arşiv görüntüleriyle desteklenen sergileme yöntemi, mekana tarihsel bir derinlik katıyor.

Karaağalar Koğuşu, yalnızca Osmanlı devlet teşkilatına değil aynı zamanda sınıflar arası ilişkinin saray içindeki organizasyonuna da ışık tutuyor.