On yıllarda edebiyat dergiciliğimiz üzerine nitelikli çalışmalar ortaya çıkıyor. 1976’dan 1990 yılana kadar yolculuğunu sürdüren ve Türkiye gündemi ile bağlantılı olarak edebiyat, düşünce çevrelerinde daha fazla konuşulur hale gelen Mavera dergisi üzerine de önemli bir kitap yayınlandı. Yrd. Doç. Fatih Yalçın’ın kaleme aldığı “Yeni İslamcı Akımın Edebiyat Okulu-Mavera” adlı kitapta Mavera’nın öyküsüyle beraber oturduğu edebi, ideolojik zeminden, içerik analizine kadar kıymetli çözümlemeler bulunuyor.
“Yeni İslamcı Akım” ile Mavera dergisi arasında edebi ve ideolojik ilişki kuruyorsunuz. Biraz açar mısınız?
İslamcılık; milliyetçilik, Osmanlıcılık gibi 19. yüzyılda ortaya çıkmış bir mecburiyet ideolojisidir. 60’lı yıllardan sonra ortaya çıkan yeni İslâmcılık ise Müslüman kimliğin korunması ve hatta Cumhuriyetten sonra yaşanan saldırı ve kesintiden sonra yeniden inşasına odaklanmıştır. Bir anlamda Cumhuriyet ideolojisi ve modernizmle hesaplaşma var özünde. Mavera dergisini okul olarak değerlendirme sebebim de bu tavrına yönelik.
Mavera dergisi ve kurucuları üzerine son yıllarda artık popüler olmaya yönelen bir ilgi söz konusu.
Vasat okur için konjonktür her şeydir. Onlar için reklam yoksa, popülerlik yoksa eser de sanatkar da yoktur. Mavera dergisi, bugünkü siyasal iktidarın önemli aktörlerinin de bir şekilde içinde olduğu bir dergi. Yine bu dönemin etkili kültür ve sanat adamlarının birçoğu bu dergide şiirleri, öyküleri, denemeleri yayınlanmış kişiler. Bu durum dergiyi ilgi odağı haline getirmiş. Bir zamanlar sükût suikastına uğrayan mavera ekibi şimdi de popülerlik suikastına uğruyor. Rasim Özdenören’i konferanslara davet eden kaç yetkili Müslümanca düşünmeyi öğrenmiş, kültür ve sanat hayatına onun çizdiği çerçeve de bakabilmektedir.
Yrd. Doç Fatih Yalçın:
1978 doğumlu. Atatürk Ün. Kazım Karabekir Eğitim Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü mezunu. Dergilerde yazıları yayınlanan Yalçın, Bayburt Ün. Eğitim Fakültesi’nde öğretim üyesi.
Hatalarla yüzleşme cesareti var
Bugün yoğun biçimde “İslamcılık” tartışmaları yapılıyor. Mavera’da yazan, oradan yetişen çoğu isim bu tartışmaların içindeler. Siz bu tartışmaların Mavera ile ilişkisini kurduğunuzda nasıl bir fotoğraf çıkıyor karşınıza?
Bugün bu isimlerin birçoğu bu tartışmanın içinde ve içinden geldikleri fikri hareketin özeleştirisini yapmaya çalışıyor. Bunlardan bazıları için hayal edilenle ulaşılan arasından ciddi bir fark var ve hayal kırıklıklarını açıkça ifade ediyorlar. Yapılan hatalarla yüzleşme cesareti gösteriyorlar. Bazıları ise eleştiriyi mücadelelerine ve hatıralarına bir saldırı ve saygısızlık kabul ediyor. Maalesef bu ikinci grup bizde daha kalabalık ve birinci grubun sesini bastırıyor.