25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

'Sakin biri olmama rağmen heyecanlandım'

İbrahim Tenekeci: Bugüne kadar birçok ödül aldım. Sakin biri olmama rağmen Necip Fazıl Ödülü için heyecanlandığımı söyleyebilirim. İnsanın emeğinin karşılığını alması güzeldir.

BEDİR ACAR12 Kasım 2019 Salı 07:00 - Güncelleme:
'Sakin biri olmama rağmen heyecanlandım'

Kendi kuşağının en önemli şairlerinden İbrahim Tenekeci 2019 yılının Necip Fazıl Şiir Ödülü’ne layık görülen isim... Prof. Dr. M. Fatih Andı, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Turan Karataş, Dr. Öğretim Üyesi Ahmet Murat Özel ve yazar Necip Tosun’dan oluşan jüri heyeti ödül gerekçesini açıklarken Tenekeci için şu ifadelere yer verdi: “lk kitabı Üç Köpük’ten itibaren dikkat çeken temiz Türkçe’si, kendine özgü, istisnai bir şiir dünyası kurma becerisi, modernleşmenin yol açtığı toplumsal ve bireysel çelişkilere dair güçlü dikkati ve şiir yayıncılığına katkıları sebebiyle Necip Fazıl Şiir Ödülü’ne layık görülmüştür.’’ 

Şiire uzun yıllardır emek veren, geldiği noktada Türkiye’nin önde gelen şairlerinden biri olan ve önemli bir okur kitlesinin sevgisini kazanan Tenekeci ile sıcağı sıcağına Necip Fazıl Ödülü’ne ilişkin duygu ve düşüncelerini konuştuk. 

Necip Fazıl’dan ilk okuduğun kitabı hatırlıyor musun? 

Necip Fazıl’ın okuduğum ilk kitabı, 1969 tarihli Şiirlerim oldu. (Fatih Yayınevi.) Necip Fazıl öncelikle şairdir. Her iyi şair, aynı zamanda iyi bir düşünce insanıdır. Bu ikisini birbirinden ayıramayız. Kendi adıma, bir şairi değerlendirirken sadece eserlerine bakmam. Onun yeni nesillere olan tesirine de bakarım. Necip Fazıl, kendinden sonraki kuşakları da büyük ölçüde etkilemiştir. Ardında birden fazla sancaktar bırakmıştır. Bu yönüyle de hayli önemlidir. 

YOLDAKİ İŞARETLERİ BELİRLEDİ 

Necip Fazıl’ı üç cümleyle tanımlamak istesen neler söylerdin? 

“Zor zamanda konuşmak” ifadesi, adeta Necip Fazıl’ın mücadelesinin özetidir. Davasında yılmamış, ısrarcı olmuş, bedel ödemekten kaçınmamıştır. Böylece yoldaki işaretleri belirleyen kıymetli isimlerden biri olmuştur. 

Necip Fazıl Ödülü hakkında neler söylersin? 

Kıymet, bilinmek ister. Ben bu durumu, ödülden ziyade moral ve şevk vermek olarak yorumluyorum. Necip Fazıl ödüllerini alanlar, inanıyorum ki daha fazla gayrete geleceklerdir. Bu ödül, insanın mesuliyet ve mensubiyet duygusunu pekiştiriyor. 

Ödülün size verilmesi hakkında neler söylersiniz? 

Bugüne kadar birçok ödül aldım. Sakin biri olmama rağmen heyecanlandığımı söyleyebilirim. İnsanın emeğinin karşılığını alması güzeldir. 

Henüz yolun başında...90’lı yıllardan bir kare...  İbrahim Tenekeci (solda), ben ve Bünyamin Yılmaz  (sağda) Milli Gazete Kültür Sanat Servisi’nde buluşmuşuz.

PORTRE

İbrahim Tenekeci 1 Eylül 1970 yılında Kastamonu ili Taşköprü ilçesinde doğdu. İlk şiir ve yazıları Milli Gazete’nin ‘sizden gelenler’ köşesinde yayınlandı. Sonrasında kaleme aldığı şiir ve yazıları birçok farklı edebiyat dergisinde yer aldı. Çeşitli gazetelerde editör ve köşe yazarı olarak çalıştı. Edebiyat dergilerinde yayın yönetmenliği yaptı. Yayınevlerinde dizi editörlükleri yaptı. 2005 - 2010 yılları arasında Dergâh dergisinin mutfağında bulundu. Ayrıca 97 sayı yayınlanan ve geçen ay kapanan edebiyat ve fikriyat dergisi İtibar’ın genel yayın yönetmeniydi. Yazarın; Üç Köpük, Peltek Vaiz, Güzellik Uykusu, Giderken Söylenmiştir, Ağır Misafir, Kimsenin Kalbi, Görmeden Ölmek isimli şiir kitapları ve Uçuş Denemeleri, Son Düzlük, Tüfeksiz Hareketler, Öbür Divan, Sürekli Kayıp, Tekrar Selam Ederim, Yüksek Kader isimli deneme kitapları bulunmaktadır.  Evli ve beş çocuk babasıdır.  

 

Bir zamanlar İbrahim Tenekeci
 
 
Zamanı (20 yıl kadar) geriye sarıp 30 yaşına henüz basmış şair İbrahim Tenekeci ile söyleşmek istiyorum bugün. 
 
Dördüncü kitabı yeni çıkmış. İlk kitabı Üç Köpük,ardından Peltek Vaiz, (hastanede yazılan günlüklerden oluşan) Üz-günlükve nihayet ‘Güzellik Uykusu’. 
 
Bir köşede oturup konuşuyoruz, muhtemelen çay içiyoruz. 
 
 ‘Genç şair’le ruhun çekmecelerinde gezinmişiz. Not tutmuşum. ‘Uçsuz bucaksız bir dolaptır dünya, bizler onun çekmeceleriyiz’demiş İbrahim. 
 
Kelimelerle arası iyi… Onun için ‘sözü yormayan şair’ diyorlar. İddiasız ama etkileyici, sahici şiirler yazıyor. ‘Şiir elimden tuttu, babalık yaptı bana’diyor. 
 
İlk kitabına gelen iltifatlar onu ürkütüyor; ‘Ya altından kalkamazsam’!
 
Şükür, korktuğu başına gelmiyor. Sonraki kitapları da ilgiyle karşılanıyor. O zaman çıtayı biraz daha yükseltmeli… Bir çay daha... Hüzünle yudumlarken anlatıyor… 
 
Ömrünün baharında ağır bir hastalık yaşadı İbrahim. 49 kiloya kadar düştüğü günler oldu; bir deri bir kemik. Verem dediler. Hastane odaları… Çok çalışılan, tırmalanan günlerin, uykusuz gecelerin birikimiydi ‘Üz-günlük’.
 
“Hayatın en güzel ve en trajik yılları olan 20-30 yaş arasında yazdım o günlükleri. Sıfırdan yola çıkmış bir gencin, rüştünü ispatlayıncaya kadarki mücadelesi var o günlüklerde. Belki de şiirlerimin perde arkası…’’
 
Çekip gitmelerden, daha önce hiç girmediği sokakları adımlamaktan, insan içinde olmaktan hoşlanıyor şair. Sardunyaları çok seviyor. Edip Cansever’in ‘Beni bir sardunya büyüttü’dizesini de... Onlarca saksısı, 7 ayrı renkte sardunyası var. 
 
Her yerden, her şeyden çabuk sıkılıyor. Çok işyeri değiştirmesi belki de bundandır. Gel gör ki, bu göçebe ruhunun sığındığı liman her seferinde şiir oluyor. 
 
Konuşmaya devam etmişiz…  “Üç Köpük’teki şiirler, yürürken mırıldandığım, kendiliğinden gelen şiirlerdi. Ezberimde olurlardı, sonra oturup temize çekerdim. Ama ‘Peltek Vaiz’ ve ‘Güzellik Uykusu’ndaki şiirler kurgulanmış, oturup düşünülmüş şiirlerdir. Beş sene önce şiir söylerdim, şimdi yazıyorum.”
 
 
NUMARA ÇEKMİYOR
 
Yakınmışım İbrahim’e... ‘Bende şiire kabiliyet yok’demişim. Sözü dolandırmamış… “Şiir yetenek işidir. Bu biraz doğuştan gelen bir şey. Binlerce şiir kitabı okusanız, okuluna da gitseniz, yine bir şey çıkmayabilir.”
 
Yazık bana!.. 
 
Devam etmiş İbrahim… “Benim şiirimin yüzü hep sokağa dönüktür. Orada insanları görürsün, nefes alan, kımıldayan, tartışan, kavga eden insanlar. Odaya kapanarak yazanlar da var ama oradaki suniliği hemen sezerim ben. Şiirimde numara çekmiyorum. Samimiyetin yanı sıra orijinal olanı vermeye çalışıyorum.’’
 
İsmet Özel, Cemal Süreyya, Edip Cansever,Borges, Steinbeckokumanın kendisine yakıştığını düşünüyor; mutlu oluyor onları okudukça.
 
Aman ha… Dev ağaçların gölgesinde cüce otlar bitermiş ya… İbrahim gölgede olmanın sakıncalarını bildiğinden hemen güneşe çıkıyor, kendi türküsünü söyleyerek yürüyor yürüyormuş. 
 
Bu yürüyüş geldi, geldi... Necip Fazıl Şiir Ödülü’yle kucaklaştı. 
 
İbrahim... Tebrikler eski dost…