Son yıllarda müzikal denilince ilk akla gelen isimlerin başında geliyor Engin Alkan. İstanbul Şehir Tiyatrolarının yönetim kurulu üyesi olan Alkan, Şark Dişçisi, İstanbul Efendisi gibi başarılı işlerine bir yenisini ekliyor. Yavuz Turgul’un senaryosunu yazdığı Şekerpare’yi tiyatroya uyarlayan Alkan, oyunu hem yönetiyor hem de Ziver karakterini canlandırıyor. Alkan’la provalar arasında oyunu ve müzikalleri konuştuk.
- Şekerpare ne zamandır aklınızdaydı?
Aslında dört-beş yıldır aklımdaydı. Ancak oyunlaştırmak için bir zaman gerekiyordu. Bu döneme denk düştü. Yavuz Turgul’dan iznini aldık ve hemen oyunlaştırmaya başladık. 1980’li yılların kült filmlerinin sahneye taşınmasına karşı bir heyecan duyuyorum. Şekerpare de derinliği olan çok eğlenceli bir başyapıt. Bununla başladım inş. daha sonrası da gelir.
- Sinema filmini sahneye uyarlarlamak zor değil mi?
Senaryoda olduğu gibi sahnelemeniz imkânsız. Sinema dilini tiyatro diline çevirmek ve işin içine bir de müzikal fikri girince onları müziklemek gerekiyor. Bunun bir tiyatro metni haline gelebilmesi için epey çalıştım üstünde. Pek çok yeni karakter eklendi, pek çok düzenleme yapıldı, yeni sahneler eklendi. İzleyen Şekerpare’nin ana teması dışında bir benzerlik göremeyecek. Kendi mantığı içinde yepyeni bir oyunla karşılaşacak seyirci.
- Müzikali tercih etmenizin sebebi nedir?
Müzikal çok çarpıcı bir dil. Çoğu rejisör buna çok eğilmiyor anlamadıkları için. Şarkılarla bezenmiş bir takım oyunlar oluyor müzikal adı altında. Müzikal, bir oyunun arasına üç beş şarkı yerleştirmek değildir. Onu tamamen bir müzikal ifadeye dönüştürmektir. Dolayısıyla bu zorluğu gören çoğu rejisör bu işe girişmiyor. Dansı, koreografisi, şarkı sözleri, orkestrası, hepsi bir araya geldiğinde zor ve ağır bir iş. Ancak seyircide karşılığı olan bir tür. İyi bir müzikalin, müzikal komedinin toplumun bütün kesimlerinde, her referanstan her eğitim düzeyinden izleyicisi oluyor. Bu açıdan bir uzlaşma alanıdır müzikaller.
- Şarkılar çok öne çıkıyor, sesler çok iyi. Bu kadro nasıl oluştu?
Anonimleşmiş şarkılar kullandık. Çoğu şarkı aslında aşina olduğumuz longalar ve sirtolar. Özellikle 19. yüzyılda öne çıkmış bir müzikal biçim olan longa ve sirtolar Türk müziğinde çok önemlidir. Bunlara sözler yazdım ve sahne durumlarına göre yorumladım. Ritmleri, armonileri, trafikleri değişti ve geleneksel bir tad yakaladık burada. Kerbela oyunumuza müzikal oyuncuları almıştık. Onları da bu oyunda kullandım. Dolayısıyla yüksek bir müzikal seviye ve tad yakaladık.