Kavak Yelleri, Beni Böyle Sev gibi fenomen dizilerinin yanı sıra son iki sezon ‘O Hayat Benim’ dizisinde Fulya karakterini canlandıran Didem İnselel ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
- Oyunculuk gönlünüze ve aklınıza nasıl girdi?
Lisedeyken reklam filmlerinde oynadım. Sonra Radyo-Tv okudum ve kamera arkasında çalışmaya başladım. Tamamen tesadüfler sonucu da Camdan Pabuçlar dizisiyle oyunculuğa adım attım.
- Kavak Yelleri’’ndeki Gönül Öğretmen rolü kariyerinizde bir dönüm noktası oldu diyebilir miyiz?
Elbette! Kavak Yelleri uzun soluklu, seyirciyle buluşabilmiş bir iş olduğu için dönüm noktası oldu. Setler, çoğu zaman akademik eğitimden daha öğretici oluyor.
- Kısa sürede ‘Beni Böyle Sev’de İnci, şimdi de ‘O Hayat Benim’de Fulya olmak dezavantaj değil mi?
Sanmam. ‘Beni Böyle Sev’de 13 bölüm oynadım. Senaryo problemleri sebebiyle de devam etmedim.
- Fulya nasıl bir karakter?
Fulya da birçok kadın gibi sosyal, ekonomik farklılıkları göz ardı ederek, kendi isteklerinin farkında olmadan, başkaları üzerinden yaşayabileceği mutluluğun peşinde olan bir kadın.
- Fulya’yı bundan sonra neler bekliyor?
Benim için kimsenin sevgisi kendi hayatımdan önemli olmadı hiç, olamaz da. Ama Fulya hastalıklı bir sevgiyle seviyor Mehmet’i. Hayatını Mehmet’in varlığı üzerine kurduğu için boşanma lafıyla hayatının da bir anlamı kalmıyor.
- Aslında Fulya tek başına anlatılacak bir tip. Varlık içinde yokluk çeken kadınlara ne önerir siniz?
Önermekle olmaz ki... İnsan er geç kendi farkına varıyor aslında ama işte hayatı başa sarmak mümkün olmuyor. Tecrübeler öğretiyor. İş, kişinin o tecrübeleri hayata geçirebilecek vaktinin ve dahası seçeneğinin kalıp kalmaması. Yetiştirilirken değerli olduğunun öğretisi verilmeyen bireylerde ortaya çıkıyor ve zincir halinde devam ediyor ne yazık ki. Değerli olduğunun farkına varmak da işi kökten çözmüyor aslında.
İNSANLAR BENCİL OLUNCA
EVLİLİKTE ZORLAŞIYOR
Hayatındaki gelişmelere göre belirliyor insan hedeflerini. Hiç mi evlenmedin?.. Ayy sen de bulamıyorsan!.. Bunlar haftada en az iki kez duyduğum cümleler. Bugüne kadar yaşadıklarımdan evlilik hayali kurduracak gelişmeler çıkmadı. Şaka bir yana evlilik bu devirde zor bir ortaklık. İnsanlar tahammülsüz. Ben de öyle. “O yokken hayatım eksikmiş”dediğim biri çıksa bir bakmışsınız evlenmişim!”
Seyrederken içimi eriten müthiş karakterler var!
- Oyunculuk ve hayaller nerede bir araya gelir?
Çocukluğumdan beri hayatta en ustaca yaptığım şeyin hayal kurmak olduğunu söyleyebilirim. Ben hayallerime yürekten inandım ve önem verdim. Onlar da gelip hayatımın gerçekliği olarak verdiler karşılığını. Bugüne kadar oynadığım her karakteri sevdim. Hepsi bende. Daha neler var bilmiyorum,
- Önemli bir rahatsızlık atlattınız? Bu süreçte hayata dair düşündünüz mü?
Hastalık da bir tecrübe. 3 sene hastalığın ne olduğunu bulmaya çalışmakla geçti. Bugün geriye dönüp baktığımda bunun kişisel gelişimim, değişimim için çok büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. Sonucun kötü olmaması da bunda bir etken elbette. Keşke tatsızlıklar olmadan elimizdekinin farkına varabilsek. Ama hayat böyle.
- “Keşke ben oynasaydım” dediğiniz bir rol var mı?
Seyrederken içimin gittiği, ah keşke ben oynasaydım dediğim bir sürü rol var. İlk aklıma geleni, hatta hiç çıkmayanı ‘Fahriye Abla!’ Ona karşı ciddi takıntım var.