İşte programdan satır başları:
O ZAMAN ARTIK HERKES YÜCE DİVAN İSTESİN
Murat Çiçek: Yüce Divan tartışmaları ile ilgili en net yorumları daha önce biz yaptık burada. Bunun bir kumpas olduğunu söyledik. Yüce Divan'ı mahkemelerin yerine koymaya gayret gösteriyor ve dolayısıyla aklandılar-aklanmadılar üzerinden tartışmayı yürütüyorlar. Hali hazırdaki mahkemeleri yok sayan bir anlayış var ve hiçbiri de 'Bu adamlar mahkemeye gittiler ve mahkemede takipsizlik kararı verildi' demiyor. O zaman bundan sonra sadece bakanlar değil herhangi bir vatandaş da bir mevzudan dolayı yüce divan isteyip 'Meclis bizi aklasın' diyebilir demek ki.. Herkes 'Ben bu mahkemeyi tanımıyorum' deyip yüce divana gitsin o zaman..
Böyle bir karar çıkacağı belliydi zaten çünkü komisyonda da benzer bir karar çıkmıştı fakat AK Parti'de verilen fire sayısının yüksek olması tartışılıyor. 38-40 civarı bir fireden bahsediliyor.
BİZİM KARŞI ÇIKTIĞIMIZ BUYDU ZATEN
Melih Altınok: Bizim karşı çıktığımız buydu zaten. Mahkemelerde takipsizlik kararı verilen iddialar var. Gerekli itirazlar da yapılmış iddia sahipleri tarafından ve bunlar da iade edilmiş. Bunun sonucunda bu soruşturmayı yürüten 4 tane isim görevden el çektirilmiş çünkü çok bariz hukuki normları ihlal etmişler.
BU MANTIKLA İSTEDİĞİNİZE İSTEDİĞİNİZ SUÇU ATABİLİRSİNİZ
Melih Altınok: Ben şimdi hem Meclis komisyonundaki soruşturma dosyalarını okuyorum hem de emniyette bizzat polislerin altında imzası olan tutanaklara bakıyorum nasıl hazırlanmışlar diye. 19'unda adam fezleke hazırladığını ve bunu 6-7 ay çalışarak yaptığını söylüyor ama emniyette daha ifadeler alınmamış. Şimdi bu mantıkla ben buradaki kameraman arkadaşları, rejideki arkadaşları tutuklayabilirim. Ne suçları var? Ben bu soruşturma formuyla onların üzerine istediğim suçu atabilirim.
KİMSE O TUTANAKLARI OKUMADI
Melih Altınok: Türk basını sınıfta kaldı bu süreçte. Kimse o tutanakları okumadı. Meclis'teki tutanakları da, emniyetteki tutanakları da kimse okumadı. Şöyle bir hava var.. 'Benim vicdanım bundan yana' Arkadaş senin vicdanın, kanaatin neye göre şekilleniyor? Ben de 'Meclis'te 4 tane CHP'li vekilin yolsuzluk işlerine karıştığını düşünüyorum. Mecliste bunların Yüce Divan'a gönderilmeleri için bir komisyon oluşturulsun' diye bir öneride bulunsam bana demezler mi, 'Kardeşim bu adamlar hakkında adli bir süreç mi var?' Nasıl olacak bu iş? Biz bu işin altından nasıl kalkacağız? Herkes için böyle Yüce Divan yoluyla mı kanaatlerimizi tartışmaya açacağız?
BUNUN ADI ENGİZİSYON MAHKEMESİ
Melih Altınok: Çıkan karar olması gerekendir ama bu öyle bir mahkemeydi ki sadece bu insanlar hakkında hüküm verilirse adaletin tecelli ettiği kanaatine varacaklardı. Hala 'yok aklanmadılar' diyemezsiniz. Hem süreçleri kabul ediyorsunuz hem de süreçler sonunda çıkan kararları kabul etmiyorsunuz. O zaman niye istediniz bu süreci? Bunun adı engizisyon mahkemesi. Beni mahkemeye çıkaracaksın, kabul ediyorsun süreci ama diyorsun ki 'O şahıs suçlu çıkmazsa, benim istediğim karar çıkmazsa ben tanımıyorum bu işi' Böyle birşey yok! Demokrasi başka şekilde yürümez, tecelli etmez.