30 Nisan 2024 Salı / 22 Ramazan 1445

Uğur Işılak: O zihniyete karşı kutuplaşmak zorundayız

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan Sanatçı Uğur Işılak, 'Onlarla kutuplaşmayacağız, bizim kutuplaştığımız şey zihniyet, o zihniyetle kutuplaşacağız. O zihniyete karşı kutuplaşmak zorundayız, kişilerle değil kişilerle bizim alıp veremediğimiz yok' ifadelerini kullandı.

5 Haziran 2023 Pazartesi 11:20 - Güncelleme:
Uğur Işılak: O zihniyete karşı kutuplaşmak zorundayız

24 TV'nin her bölümü merakla beklenen programı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu, Sanatçı Uğur Işılak oldu.

"O ZİHNİYETE KARŞI KUTUPLAŞMAK ZORUNDAYIZ"

İnsanın üç doğuşu vardır hayatta. Bir; ana rahminden dünyaya doğar. İki; bir çevreye doğar, bir kültüre doğar. Üç; ona da iradi doğuş diyorum. Kendi kendine doğar. Birinci doğuşa irade koyamayız. Hangi anadan doğacağımıza biz karar vermedik. Birinci doğuşta kişinin iradesi yok hükmündedir. İkinci doğuşta bir kültüre bir çevreye doğarız. Kişi çevresinin ortalamasıdır. Hakikaten kişi hangi kültüre doğduysa o kültürün ortalamasıdır. Ben Van'da bir köyde doğsaydım o köyün bir ortalaması olurdum. Çankırı'da da olsam oranın bir ortalaması olurdum. Dolayısıyla insanlar çevrenin ve doğduğu o kültürün bir ortalamasıdır. Yapacağı bir şey yok. Buna irade koyabilir mi? Hayır buna da irade koyamaz. Çünkü on yedi, on sekiz yaşına kadar bu adam ne çevresini değiştirebilir, ne kültürel çevresini değiştirebilir. Akrabalarını değiştiremez bu adam. Ama belli bir yaşa geldikten sonra kendi kendinin doğuşunu iradi bir sorgulamayla sağlayabilir. En kutlu doğuş da aslında kişinin kendi kendine gerçekleştirdiği doğuştur. Bunu sağlamaları lazım. Şimdi dedim ya ikinci doğuş bir çevreye bir kültüre olan doğuştur. Bu çocuklara onun için çok kızamıyorum. Babaları da, amcaları da, hocaları da öyle. Çevreler öyle. Elinde değil. Ama inşallah üçüncü doğuşu kendi iradeleriyle gerçekleştirebilirler. Hani diyor ya şeyh Edebali; 'Bundan sonra güceniklik bize. gönül almak sana düşer' diyor. Bundan böyle onlar gücenen olacak belki ama biz gönül almaya bakacağız. Onlar kulaklarını tıkayacak ama biz anlatmaya çalışacağız. Bizim insanımız. Iletişim kurmak zorundayız. Yeniden doğuşa zemin hazırlayacak bütün insanlığımızı göstermek zorundayız. Onlarla kutuplaşmayacağız. Bizim kutuplaştığımız şey zihniyet. O zihniyetle kutuplaşacağız. O zihniyete karşı kutuplaşmak zorundayız. Kişilerle değil. Kişilerle bizim alıp veremediğimiz yok. Onun için iki doğuşta da onlar irade koyamadılar. Ama üçüncü doğuşa inşallah irade koyarlar diye temenni ediyorum"

"Ben yüzleşmenin ancak aşağılamaktan kurtuldukları vakit gerçekleşeceğine inanıyorum. Bir aşağılama var, bu aşağılama toplumun her katmanında hissedilen bir aşağılama. Vakti zamanında devlet dairelerinde hissedilen bir aşağılamaydı bu. Bir valinin, bir kaymakamın yanında görünemez, ona bir soru soramaz aşağılanırdınız. Türkiye'de bütün kurumlar, kuruluşlar herkesle göz hizasına geldi, bu çok kıymetli bir şey. Tayyip Erdoğan "hiçbir şey yapmadıysa" bunu yaptı ya bu bir devrim olarak yeter.."

"İnşallah yüzleşirler kendileriyle. Ben yüzleşmenin ancak aşağılamaktan kurtuldukları vakit gerçekleşeceğine inanıyorum. Bir aşağılama var. Bu aşağılama toplumun her katmanında hissedilen bir aşağılama. Vakti zamanında devlet dairelerinde hissedilen bir aşağılamaydı. Ben doksan beşli yıllarda Avrupa'daydım. Bir konsolosluğun yanına yaklaşmanız mümkün değildi. Bir valinin, kaymakamın yanında göründüğünüzde, ona bir soru sorduğunuzda aşağılanırdınız. Bakın Türkiye'de bütün kurumlar, kuruluşlar herkeste göz hizasına geldi. Bu çok kıymetli bir şey. Yani Tayyip Erdoğan hiçbir şey yapmadıysa bunu yaptı ya. Bu devrim olarak yeter. Bunun acısını yaşamış birisi olarak şunu söyleyebilirim. Bir gün Konsolosluktayım. Çocuğun bir tanesi konsolosun yanına çıktı. İmzalatacağı pasaportu uzattı ve efendim beni aşağıdan yolladılar dedi. Konsolos delikanlıya yollamak ne lan diye bağırdı. Ona gönderdiler derler"

"En az otuz kırk kişi varız. Dilimi ısırdım. Ne diyeceğimi de bilmiyorum. Nasıl bir cevap vereceğimi de bilmiyorum. Nezaketen bunun nasıl ikaz edileceğini bilmiyorum. Orada cevapsız kaldığım için haftalarca hatta hala içim içimi yiyor biliyor musun? O resim gözümün önünde. O resim, eski Türkiye'nin resmi. Orada onu yapan bir konsolos ama Türkiye genel olarak bunu yapıyordu. Ben o eskiyi çok iyi bilirim. Onun için aşağılamaktan ve kendilerini özel görmekten vazgeçmeleri lazım."