9 Haziran 2025 Pazartesi / 13 ZilHicce 1446

Ümit Meriç yeni nesilleri işaret etti: 21. yüzyılın 2. yarısında Türkiye'nin dünyadaki yeri bambaşka olacak

24 TV Arafta Sorular programında Star Gazetesi Yazarı Esra Elönü'nün sorularını cevaplayan Yazar Prof. Dr. Ümit Meriç, Türkiye'nin batılılaşma kılıfını yırtmaya başladığını belirterek, 'Yeni nesillerin Türkiye'yi içine hapsedildiği darlıktan kurtarıp ideolojik çatışmalardan kurtarıp, kendileriyle, tarihleriyle, dünyayla barışmaları yolunda önemli adımlar atacağı kanaatindeyim. Gelen kuşağın da 21. yüzyılın Türkiye'sini daha laik fidandar olarak büyüyeceğini ve 21. yüzyılın 2. yarısında Türkiye'nin dünyadaki yerinin bambaşka olacağını hem düşünüyorum' dedi.

HABER MERKEZİ9 Haziran 2025 Pazartesi 13:09 - Güncelleme:
Ümit Meriç yeni nesilleri işaret etti: 21. yüzyılın 2. yarısında Türkiye'nin dünyadaki yeri bambaşka olacak

24 TV'nin her bölümü merakla beklenen programı Arafta Sorular'ın bu haftaki konuğu Yazar Prof. Dr. Ümit Meriç oldu.

"21. YÜZYILIN 2. YARISINDA TÜRKİYE'NİN DÜNYADAKİ YERİ BAMBAŞKA OLACAK"

Türkiye'nin batılılaşma kılıfını yırtmaya başladığını söyleyen Meriç, "Bir kültürel açıdan da Türkiye'nin kendisini yeniden kültürde ve sanatta ifade edeceğine inanıyorum. Bir sanatkarımız var. Palta... soyadı ismini şu anda unuttum. Minyatür sanatını o kadar tatlı bir şekilde güncelleştiriyor ki yani bir yerde geçmişimizin sanatını bugünle buluşturup yarınlara taşıyor. Bu Türkiye'nin batılılaşma kılıfını yırtmaya başladığının bir ifadesi. Yeni nesillerin, yeni yetişmekte olan nesillerin bütün eleştirimize rağmen bu yolu aşacaklarını ve Türkiye'yi içine hapsedildiği darlıktan kurtarıp ideolojik çatışmalardan kurtarıp, kendileriyle, tarihleriyle, dünyayla barışmaları yolunda önemli adımlar atacağı kanaatindeyim. Yani bu tohumlar dikildi. Henüz belki sadece kök saldı, toprağın üstüne çıkmadılar. Ama böyle bir yeni gençlik de geliyor. Gelen kuşağın da 21. yüzyılın Türkiye'sini daha laik fidandar olarak büyüyeceğini ve 21. yüzyılın 2. yarısında Türkiye'nin dünyadaki yerinin bambaşka olacağını hem düşünüyorum." dedi.

AİLE MESELESİ TÜRKİYE'NİN DEĞİL DÜNYANIN DA SORUNU

Aile konusunun sadece Türkiye'nin değil dünyanın da konusu olduğunu belirten Meriç, "Geçenlerde Teoman şarkıcı Teoman'ın bir konuşmasına rastladım. O da diyor ki sanki diyor bu problemler sadece Türkiye'de var. Evet, doğru. Yani dünyaya çıktığınız zaman Türkiye'de ne kadar problem varsa katmerli bir şekilde dünyanın diğer ülkelerinde de olduğunu görüyorsunuz. Aile konusu sadece Türkiye'nin değil dünyanın da konusu. Dünya nüfusunun azalmaya geçeceği konusu da yine dünyanın birçok ilmi çevrelerinin konusu. Yani bazı yerlerde nüfus artıyor, bazı yerlerde nüfus azalıyor. Suni bir şekilde azalıyor. Mesela Fransa'da bundan aşağı yukarı yani 35-40 yıl önce bu tespit yapıldı. Yani Fransa'da Fransızların nüfusu azalıyor. Bu da Sovyetler Birliği dönemi dönemindeki Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için de söylüyorlar idi. Orada da Türk nüfus yani Rusya'nın işgal etmiş olduğu, Sovyetler'in işgal etmiş olduğu bölgedeki Türk nüfus hızla artıyor. Rus nüfus hızla azalıyordu. Şimdi Fransa'da buna karşı tedbir alındı ve Fransız devleti dedi ki, bunu tavsiye etmiyorum tabii ki ama Fransız Devleti'nin almış olduğu tedbir buydu. "Evlenmeyin, çocuk yapın" kadınlara hitaben. İşte Süleyman Demirel'e "Devlet baba" deniyordu ya. O dönemin başkanları da bütün doğacak çocukların babası oldular. Ve işte hamilelik masrafları, hastane masrafları, doğum, çocuğun bezi, yatağı 3 yaşına kadar devlet tarafından karşılandı. Ve bu şekilde Fransa'daki Fransız nüfus gayrimeşru denen evliliklerle yeniden artmaya başladı. Demek ki aile meselesi Türkiye'nin değil dünyanın da sorunu" ifadelerini kullandı.

"SABIRSIZ BİR TOPLUM OLDUK"

Değişen aile yapıların dikkate alınmasının gerektiğine vurgu yapan Meriç, "Eğitim konusunu da dikkate almamız lazım. Biliyorsunuz İslamiyet'te boşanmaya aslında cevaz verilmiştir. Yani Rabb'il Âlem'in en sevmediği helaldir boşanma. Ama Osmanlı döneminde aile yapısındaki problemler sanıyorum ki şimdiki kadar kopmalarla sonuçlanmıyor idi. Buna karşılık nasıl bir savunma planı alınabilir? Sabrı unuttuk. Sabırsız bir toplum olduk. Ortak değerleri kaybettik. Yani şehirleşmenin getirdiği bir farklılaşma var. Bu belki kültürel açıdan bir zenginlik ama aile içinde farklı değerlere sahip olmanın getirdiği bir yabancılaşmaya da yol açıyor. Bunu da dikkate almamız lazım" dedi.