12 Haziran 2025 Perşembe / 16 ZilHicce 1446

Yükselir: O gazetecinin Erdoğan'a o soruyu sormasının asıl sebebi...

Star Medya Dijital Yayınlar Koordinatörü Mustafa Nihat Yükselir, 3 Kasım 2002'den bu yana Türkiye'nin yaşadığı değişimi, ve bugün gelinen noktayı 360 TV'de yorumladı.

stargazete.com-özel3 Kasım 2014 Pazartesi 07:00 - Güncelleme:

360 TV'ye konuk olan Star Medya Dijital Yayınlar Koordinatörü Mustafa Nihat Yükselir, 2002 yılının 3 Kasım'ından bu yana geçen yıllar içerisinde Türkiye'de yaşanan değişimi değerlendirdi.

Türkiye'nin 12 yıllık süreç içerisinde bütün vesayet anlayışlarından, yanlışlarından, fobilerinden, korkularından sıyrıldığını, bulunduğu bölgenin en büyük devleti olma misyonunu yüklendiğini hatırlatan Yükselir şöyle konuştu:

"12 yıllık sürecin bizi getirdiği yere baktığımızda gerçekten hayal edemeyeceğimiz düzeyde gelişmeler yaşandığını görüyoruz. Borçlu bir ülkeydik, IMF'nin eline bakıyorduk. IMF bizim işçimizin maaşını bile belirleme pozisyonundayken bugün biz IMF'ye borç veriyoruz.

"ÖTEKİ" DEDİKLERİ KESİM TÜRKİYE'NİN YÜZDE 90'INI OLUŞTURUYORDU

Ötekilerin yok sayıldığı bir ülkeydik. Antidemokratik uygulamalar vardı. Ötekiler derken, çok geniş bir kesimden bahsediyorum. "Ötekiler" dediğimiz zaman bu, Türkiye'nin yüzde 85-90'lık bir bölümü anlamına geliyor.

Bugün Kürtlerin demokratik hakları, Alevilerin demokratik hakları, gayrimüslimlerin demokratik haklarının çok rahat konuşulduğu, tartışıldığı bir ülkeden bahsediyoruz.

Mütedeyyin olmanın bir suç olarak algılandığı bir dönemden, insanların inançlarını rahatça yaşadığı bir Türkiye'ye gelmiş durumdayız. Dolayısıyla bu söylediğmiz şeyler, cumhuriyet tarihi boyunca çözülememiş birer yara olarak kalmış, birer fobi, birer korku olarak görünen sorunların hepsinin tek tek çözüldüğü bir ülkeye doğru hızla gidiyoruz."

TÜRKİYE'DE ARTIK "ÖTEKİ" YOK

Kürt olduğunu, Türkçe'yi 7 yaşında öğrendiğini, AK Parti iktidarına kadar "Kürt olmak"la ilgili büyük kaygılar yaşadığını, faturalar ödediğini belirten Mustafa Nihat Yükselir, bugün Türkiye'deki Kürtlerin artık bambaşka bir boyutta olduğunu, ve artık Türkiye'de "öteki" olmadığını söyledi.

Yükselir, AK Parti'yle diğer partiler arasında özgürlükler ve hukuk noktasında klasman farkı olduğunun altın çizdi ve dikkat çekici bir örnek verdi. Yükselir şöyle konuştu:

"Diğer partilerle AK Parti arasında bir klasman farkı var. Farklı bir boyutta siyaset yürütüyorlar. Öyle ki, o muhalefet partilerin hukukunu bile AK Parti savunmak zorunda  kalıyor. Öylesi bir noktadayız. Onların politikalarını bile AK Parti dizayn etmek zorunda kalıyor.

ERDOĞAN KILIÇDAROĞLU'NA DERSİM ÇAĞRISI YAPTI

Şöyle düşünün; genel başkanı Dersim'li olan, Alevi olan bir partinin genel başkanına Tayyip Erdoğan'ın şöyle seslenmişliği vardır: Dersim katliamına sahip çıksana kardeşim."

Bundan daha ötesi var mı? Düşünebiliyor musunuz? Kendisi Dersimli, Alevi... Alevilerin katledildiği bir Dersim katliamıyla ilgili inkara giden parti var. Karşı taraftaki iktidar diyor ki, "sahip çık".

O ötekilerin, ötekilerin sesi olmayla ilgili bir korkuları olduğu için sonuçta AK Parti tek başına kalıyor. Muhalefeti de yok. Kendi kendine muhalefet yapmak zorunda kalıyor."

MUHALEFET PARTİLERİ NE YAZIK Kİ HALEN KORKU ÜRETİYORLAR

Muhalefet partilerinin halen eski Türkiye'de kalan zihniyetle hareket ettiğini, halen eski söylemleri kullandığını, eski korkuları pompalamaya çalıştığını savunan Yükselir, "ne yazık ki bir türlü oradan çıkamıyorlar. Gerek söylemleri, gerek politika üretiş biçimleri, terkedilmiş, gerçekliği kalmamış söylemlerden oluşuyor halen. Halen korkular üretmeye çalışıyorlar. Öyle yaparsanız şöyle olur, böyle yaparsanız ülke bölünür gibi saçmalıklarla devam ediyorlar. Oysa bu söylemler çok geride kaldı. Ülkenin neyini böleceksiniz, kimi kimden böleceksiniz? Bu fobilerle nereye varabilirsiniz ki?

Eskiden içimizdeki unsurları düşman olarak addederdik. Hep içimizdekilerle, kendimizle uğraşırdık. Bugünkü Türkiye'nin siyasetinde artık "güçlü Türkiye" vizyonu var. Bütün değerlere sahip çıkma vizyonu bu aslında. Zaten diğer bazı ülkelerin kaygılandığı Türkiye modeli de bu. Eğer Kürt sorununu çözmüşseniz, Alevi-Sünni sorununu, azınlıklar sorununu çözümüşseniz, siz artık güçlü bir ülkesiniz. Avrupa'da, Ortadoğu'da beli yere gelmeyecek bir ülke olursunuz" ifadelerini kullandı. 

O GAZETECİNİN ERDOĞAN'A O SORUYU SORMASININ GERÇEK SEBEBİ...

Çözüm süreci konusunda HDP'nin sürecin ruhuna aykırı hareket ettiğinin altını çizen Mustafa Nihat Yükselir, dışarıda Türkiye aleyhine sürekli olarak bir algı çalışması yapıldığını, içeriden de bazı unsurların bu algıya hizmet ettiğini, bunların arasında paralel yapı gibi, HDP'nin de olduğunu söyledi.

Yükselir, yapılan algı çalışmasına çarpıcı bir örnek verdi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yabancı bir gazetecinin kasıtlı olarak sorduğu bir soruyu hatırlattı. Erdoğan Paris'te basın mensuplarına konşurken, bir gazeteci "neden peşmergenin ve ÖSO'nun Kobani'ye girişini engelliyorsunuz" şeklinde bir soru sormuştu.

Mustafa Nihat Yükselir bu soru ve soruyu soran gazeteciyle ilgili olarak şunları söyledi:

Bakın, sınırınızı açıyorsunuz, tezkere çıkartıyorsunuz, uçakla o askerleri (peşmergeyi) kendi sınırınızın içine alıyorsunuz, onlara güvenlik kordonu oluşturuyorsunuz, o güvenlik kordonuyla onları Suriye'ye götürüyorsunuz...

Gazeteci size şunu soruyor: Niye engelliyorsunuz?

Bunu söyleyebilmek için ya aptal olmak,  ya da kötü niyetli olmak gerekiyor. Başka bir şeyle izah edemezsiniz bunu. Siz tezkere çıkartıyorsunuz, özel güvenlikle adamları pamuklara sarararak Suriye'ye götürüyorsunuz, hala diyorlar ki "niye engelliyorsunuz"... Engelleyen yok. Tam tersine Türkiye bu noktada alabildiğince tüm kartlarını açık oynuyor.

Suriye'de yaşanan trajediyi yıllardır konuşan tek ülke Türkiye. Esed'in halkına çektirdiği zulmü yıllardır konuşan tek ülke Türkiye.

O sorunun sorulmasının sebebi aslında şu: Tayyip Erdoğan orada kızacak, bağıracak, saldıracak ve "saldırgan, kızgın bir Cumhurbaşkanı" profili çizecek. Bunu istiyorlar. Ama başka çaresi yok ki. Öyle bir soruya nasıl cevap verebilirsiniz ki? Yurtiçinde bütün eleştirileri göğüsleyerek sınır peşmergeye açıyorsunuz, bir sürü eleştiriye de maruz kalıyorsunuz, gazeteci size halen şunu soruyor: Siz peşmergeyi niye engelliyorsunuz...