20 Nisan 2024 Cumartesi / 12 Sevval 1445

Ey kentli hor görme taşrayı

Necip Fazıl Ödüllü öykücü Mustafa Çiftci, taşra ile özdeşleşen ‘sıkıntı’ düşüncesine itiraz ediyor: Kimse can sıkıntısını entelektüel laflarla boyamaya çalışmasın. Sevmenin de sıkıntının da rasyonel bir izahı yok.

29 Mart 2017 Çarşamba 07:00 - Güncelleme:
Ey kentli hor görme taşrayı

Geçen günlerde yeni öykü kitabı ‘Ah Mercimeğim’ ile okurları selamlayan yazar Mustafa Çiftci Zeytinburnu Belediyesi’nce düzenlenen söyleşide okurlarıyla buluştu. Daha önce ‘Adem’in Kekliği ve Chopen’ ve ‘Bozkırda Atlmışaltı’ adlı kitaplara imza atan ve geçen yıl ‘İlk Eserler’ dalında Star Gazetesi’nce ihdas edilen ‘Necip Fazıl Ödülü’ne layık görülen Çiftci, ‘taşra’ ve ‘sıkıntı’ kelimesini yan yana getirmekte ısrar edenlere sitemli itirazda bulundu.

AYNI DAĞIN YELİYİZ

Büyükşehirlerdekilerin üstenci bakışının ve nezaketsiz yaklaşımının ‘incitici’ olduğunu dile getiren Çiftci, ‘Hepimiz bu memleketin insanıyız. Sen burada olduğun için yüksekten konuşma ben de senden daha temiz olduğumu iddia etmeyeyim. Biz taşrada temiz kaldık, saklı bir bahçe gibiyiz, demiyorum.’ şeklinde konuştu. Sevmenin de sıkıntının da rasyonel bir izahı olmadığını vurgulayan Çiftci, ‘Bu kişiye bağlı bir şeydir. taşra bunalım yaşanacak yerdir diye bize yutturmasınlar, kimse de can sıkıntısını entelektüel büyük laflarla boyamaya çalışmasın’ sözleriyle taşraya yüklenen ‘sıkıntı’ imajının yersizliğine dikkat çekti. Göç, sevda, yoksulluk gibi temalar etrafında yazan Çiftçi, bu temalar etrafında döneleyip durmak istemediğini de sözlerine ekledi. 

Babasına ‘Sen ne biçim adamsın’ diyen kız

Yazmayla ilgisinin bir süre ancak  kompozisyon yarışmaları ile devam ettiğini söyleyen Çiftçi, 2005 yılında bir markette şahit olduğu bir olay üzerine kaleme aldıklarının yazı hayatının başlangıcı olduğunu kaydetti. Çiftçi kendisini yazmaya yönelten o anısını şöyle özetledi: “Bir adam ve onun 12-13 yaşlarındaki kızı alışveriş yapıyor. Adam cola alalım diyor, kız da ona ‘Kasaya yakın bir yerde alalım, taşımayalım, sen ne biçim adamsın’ diye cevap veriyor. Bu sahneye çok üzüldüm. Kim olduklarını bilmiyorum ama bir kız çocuğunun babasına sadece kola için babasına ‘Ne biçim adamsın’ demesi beni çok etkiledi. Bu adamın nasıl bir hayatı var diye düşünmeye başladım. Bunu düşünürken bir şey yazdım. Onu bir arkadaş Aşkar dergisinden İdris beye göndermiş. Hikaye orada yayınlandı. Sonra İdris bey haber göndermiş, ‘Mustafa Çiftçi ne yazıyorsa bize göndersin biz yayınlayalım’ diye. Ondan sonra hikayeler yazdım yayınladılar. Öyle başladım.”