20 Mayıs 2025 Salı / 23 Zilkade 1446

142’likler geliyor

Günümüzde 90’lı yaşlardaki insanlara “Maşallah” diyoruz ama bugün doğan çocukların 142 yıl yaşaması mümkün. Hatta insan ömrünün 250 yılı görebileceği öngörülüyor. Yoksa asırlarca yaşayan insan neslinin kapıları mı aralanıyor? Uzmanlar teknolojiden umutlu ama kirlenen çevre koşullarından karamsar.

Selim Efe Erdem1 Mart 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
142’likler geliyor

QUEEN grubunun gitaristi Brian May, Who Wants to live for ever/ Kim sonsuza dek yaşamak ister? adlı şarkıyı yazdığında, dünyada ortalama insan ömrü 50 yıldı. Bugün ortalama insan ömrü modern ülkelerde 80’lere gelmişken, günümüzde doğan çocukların 142 yıl yaşayabileceğini konuşuyoruz. ABD’deki insan ömrünü uzatan bilimsel gelişmelere dikkat çeken Time dergisi son sayısında, bu ülkede ortalama insan ömrünün 79 yıl olduğunu ancak 2045 yılından itibaren çok şaşırtıcı rakamlarla karşılaşılabileceğini anlatan akademisyen görüşlerine sayfalarında yer veriyor. Ortalama insan ömrü ülkeden ülkeye değişirken, veriler Türkiye’de de insan ömrünün hızla uzadığını gösteriyor. Dünya sağlık örgütüne göre Türkiye’de bugün doğan çocuklar, 90’lı yıllarda doğanlara göre 10 yıl daha uzun yaşayacak. Ülkemizde bugün 75 yaşa yaklaşan ortalama insan ömrü, teknoloji ve tıptaki gelişmelere göre çok yakın bir gelecekte 100 yaşı aşabilecek. Peki ya sonra? Genç nüfusuyla övünen Türkiye ve dünyada, toplumların ortalama yaşı 100 yaşını aşabilirse, ortaya çıkabilecek ekonomik ve sosyal tabloyu düşünebiliyor musunuz? Bilim insanlarına “Ne kadar ve nasıl yaşayabiliriz?” diye sorduk.

İNSANLAR ASIRLAR BOYU YAŞAYABİLİR

Şu anda test aşamasındaki nano teknoloji ilaçlar ile 10 yıl içinde ülser, menenjit, epilepsi hastalıklardan ölümler tarihe karışacak ve insanlar 140 yıla kadar yaşayabilecek. Sırada, yapay hücre kanser tedavisi ve 250 yıllık yaşam var.

TÜBİTAKödülü sahibi ABD'deki Atlanta Georgia Teknik Üniversitesi Elektrik ve Bilgisayar Mühendisliği Bölümü Telekomünikasyon Grubu Başkanı Prof. Dr. İlhan Fuat Akyıldız, nano tıp ile insanoğlunun bugün genlerinde mevcut olan 140 yıllık ömür kapasitesini dolduracak kadar yaşayabileceğini ve yakın gelecekte 250 yıllık ömrün mümkün olacağını söylüyor. Prof. Akyıldız, bakteriyel hastalıklardan ölümü tarihe karıştıracak nano ilaçların şu anda test edildiğini, yapay hücre üzerinde çalışmalarında sürdüğüne dikkat çekiyor.

İnsanoğlu’nun şu andaki en uzun yaşama kapasitesi, ortalama ömrü nedir? Bugün doğan çocuklar, kaç yaşına kadar yaşabilir?

2015 yılında bugün dünyada ortalama insan ömrü, erkekler için 64.3, kadınlar içinse 68. Türkiye’de bu 70-72 yaş arasında. En yüksek olan ülkeler Japonya ve Avustralya’da 80’in üzerinde, en düşük Afrika’da 32. Bunlar ortalama insan ömrü. Ama Türkiye’nin de aralarında yer aldığı ortalama insan ömrünün 70’in üzerinde olduğu modern ülkelerde bugün doğan çocuklar 120-130-140 yıl yaşayabilir.

1915 yılında, yani yüzyıl önce doğan çocuklar için ortalama yaşam süresi erkek çocuklar için 45 ve kız çocukları içinse 49 yıldı. 2000 senesinde doğan çocuklar için ortalama yaşam süresi ise erkeklerde 75 yıl, kızlarda 80 yıl. Yaşam süresinin uzamasının sebeplerin başında çocuk ölümlerinin azalması geliyor. Ayrıca insanlar artık daha sağlıklı yaşıyor. Örneğin daha az sigara içiyor. Çevre ve hava temizliği ve bilhassa sağlık alanında gelişen yeni ilaç ve tedavi yöntemleri, insan yaşamını uzatmaya yardım edecek unsurlar. Bilhassa nano tıp ve biomühendislik alanında müthiş gelişmeler yaşanmakta. Nano-ilaçlar insanların yaşam sürelerini uzatmaya çok yardım edecek.

Nedir bu nano ilaçlar? Nasıl tedavi edecek?

Nano ilaç fikri ilk defa Alman doktor ve araştırmacı Paul Ehrlich tarafından 20. yüzyılın başlarında ortaya atıldı.  Dr. Ehrlich, bu yeni fikri  Almanca ‘Magische Kugeln’ veya İngilizce ‘Magic  bullet’ denilen ‘Sihirli kurşun’ olarak tanımladı. Bu sihirli kurşunlar nano küçüklüğünde ilaç olarak insan vücudundaki hastlalıklı hücrelere atak yaparak iyileştirecek ama diğer sağlıkı hücrelere zarar vermeyecekti. Dr. Ehrlich bu buluşuyla 1908’de NOBEL Tıp Ödülü aldı. Bilhassa son 15 senedir Nano teknoloji alanında elde edilen başarılar, Dr. Ehrlich’in yüz yıl önce ortaya attığı fikirleri gerçekleştirmeye çok yardım etti.

Nano ilaçlar ile hastalıklar tamamen iyileştirebilecek. DNA yapısına göre kişiye göre, kişinin vücudundaki probleme bu sihirli kurşunlarla özel tedavi yapabilecek. Maalesef, bugün sistem öyle değil. Mesela genel antibiyotik alıyorsunuz. Ama antibiyotik vücudunuzun bir yerine yardım ederken diğer yerlerini bozabiliyor. Nano ilaçlar, vücudumuzdaki sadece sorunlu yeri tedavi ediyor ve diğer bölgelere zarar vermiyor.

Ne zaman bu ilaçları kullanmaya başlayacağız?

Nano ilaçları 5-10 sene içinde kullanmaya başlayacağız. Hatta başlandı bile. Bu ilaçlar yapıldı ama yan etkilerinin görülmesi için yıllar süren testlerden sonra piyasaya sürülecekler.  Tıp alanında, ilaçların piyasaya sürülmesi çok uzun zaman alıyor. Bilhassa gelişmiş ülkelerde ilaçlar tamamen test edildikten sonra piyasaya sürülebiliyor.

Nano ilaçlarla birlikte bugün doğan çocuklar 140 yıl yaşayabilecekse, gelecekte doğan çocukların ömrü ne kadar uzayabilir?

Bunlar piyasaya sürüldüğü zaman, insanların hayatını müthiş uzatacak. 25 sene sonra doğanların ömrü 250 yıla kadar ulaşabilir. Yeni doğanları değil, bugün yaşayanları düşünürsek… Ben bugün 60 yaşındayım ve Türkiye’de ortalama yaş 72. Ama 10 sene daha yaşabilirsem, nano ilaçlarla ömrüm 100 yıla kadar uzayabilir. 21’inci yüzyılın en büyük icadı, insan hayatını müthiş uzatacak olan nano ilaçlar yani sihirli kurşunlar olacak.

Şu andaki tıp bilgisi ve teknolojimize göre, insan ömrünün genetik kapasitesi 140 yıl ile sınırlıysa insan ömrü 250 yıllık yaşama nasıl ulaşacak?

Nano ilaç mühendisliğiyle. İnsan ömrünü 140 yılla sınırlı tutan hücreler öldüğünde dışarıdan kanınıza enjekte edilen nano aygıtlar, yapay hücreler sizi genç tutacak. Hakiki insan hücreleri gibi yapay hücreler yapılınca, 140 yıllık genetik ömür sınırı ortadan kalkacak. Bu yapay hücreler üzerinde şu anda çalışılıyor bütün dünyada. Ve teknolojinin gelişimine bakarsak, 25 seneye kadar bunu başarabileceğimizi düşünüyorum. Şu anda bunu bakteriler üzerinde başardık ve dünyada her yerde bu laboratuvarlarda başarı ile devam etmekte.

Şu anda bakteriler üzerinde başarıldı…

Bakteriler üzerinde başarıldı. Artık bakteriyel hastalıklara karşı  yapay bakteriler  enjekte edilerek teşhis ve tedavi edilebilir duruma gelmeye başladı.

O zaman şu anda bakteriyel hastalıklar tarihe karışabilir mi? Hangi hastalıklar bunlar?

Evet, tüm bakteriyel hastalıklar için geçerli bu. İnsanda ve tabiatta olan bakteriler artık yapay olarak laboratuarda yapılabiliyor ve programlanabiliyorlar ama piyasaya sürülmesi için zamana ihtiyaç var.  Bunun sebebi de ülkelerin kanunları, regulasyonlar.

Boğmaca, frengi, kolera, verem, menenjit gibi bakteriyel hastalıklar mı?

Evet, bu saydığınız menenjit ve epilepsi gibi ve diğer bakteriyel hastalıkların hepsi tarihe karışacak. Herhangi bir bakteriyel hastalık yaşadığınızda, ona uygun nano ilaç alarak tedavi olacaksınız. Kanser, diabetes, alzheimer,  tümörler gibi genetik hastalıklar için yapay insan hücrelerinin geliştirilmesi lazım. Umut ediyorum ki 10-15 yıl içinde yapay insan hücreleri tam teşekküllü ortaya çıkarılacak.

Bu ölümsüzlüğün kapısını açmaz mı?

Tanrı insanlara devamlı yeni problemler çıkarıyor her alanda ve insanlar devamlı çalışarak bunları çözmeye çalışıyor. Diyelim ki elli sene sonra ‘Ölümsüzlük hayat olacak’ dendiği zaman bile insan vücudunda çözülemez yeni problemler çıkabilecek. Eskiden tüberküloz, verem vardı. Onlara çare bulundu ama sonra kanser, AIDS çıktı. Yani bu döndü (Cycle) devam edecek bence.

Ama veremle savaşılan yıllarda insan ömrü ortalama 40-50 yıl iken bugün 70’li rakamlara ulaşıldı. Yeni hastalıklarla mücadele edilse bile yeni ilaçlar bulunuyor ve ömür yine uzuyor.

Tabii. Ortalama insan ömrü 19’uncu yüzyılda çok aşağılarda, 40’lardaydı, Bunları çözdük, insan ömrünü 80’lere çıkardık. Ama birden bire 1980’lerin başında hiç beklenmeyen bir AIDS hastalığı çıktı ve o zamandan beri bir sürü insan öldü.

Siz insan ömrü giderek uzayacak ama hep ucunda bir ölüm olacak diyorsunuz. 25 yıl sonra doğanlar 250 yıl yaşasa bile ya da 50 yıl sonra doğanlar 300 yıl sonra yaşasa bile ucunda bir problemden ölümü tadacak.

Aynen öyle! Şu anda insan ömrünün 130-140 yıl kapasitesi olduğunu, 25 yıl sonra bunun maksimum 250 yıl olabileceğini konuşuyoruz. Ama tamamen sonsuz değil.

Ama asırlar boyu yaşayan insanlar olabilecek…

Aynen öyle! İnsan ömrü uzadıkça uzayacak. Ama tekrarlamak istediğim, her kuşak için hiç beklenmeyen, insana meydan okuyan yeni problemler çıkacak.

?Hastalıkları yensek de dünya kaynaklarının yetersiz veya kirli olması gibi mi?

İnsan sadece kendi hayatında değil, her alanda yeni çözümler bulmak zorunda kalacak. İnsanlara karşı devamlı bir meydan okuma var: yeni problemler çıkıyor, onları çözdürmeye yöneltiyor.

Ünlü kuramcı Stephen Hawkins, geçen hafta gelişen teknolojinin insan hayatını tehdit ettiğini ve insan ırkının varlığını sürdürebilmesi için uzaya koloniler kurması gerektiğini dile getirdi. Uzun ömür için kanımıza enjekte edeceğimiz bu küçük akıllı cihazlar, insanlığın sonunu da getirebilir mi?

Hawkins’e sonsuz saygım var ama ona katılmıyorum. İnsanların yaptığı makineler, insanlığı kontrol edemez. Çünkü hala insan aklını yenebilecek bir makine yok.  Makinalar insanlar tarafından programlanıyor.  Hollywood filmlerinde bu oluyor; insanların yaptığı robot veya makinalar bütün insanları öldürüyor ve insanlığı ortadan kaldırıyor... Ama bence bu sadece filmlerde kalacak bir vizyon.

Karpov ve Kasparov gibi birkaç isim dışındaki dünya satranç şampiyonları, Deep Blue adlı gelişmiş bilgisayara yenilmeye başladı...

Evet ama Deep Blue’ya hamle yaptıran programları da ona insanoğlu yüklüyor. Bu ancak insan beynini daha iyi anlamak ile mümkün. Şu anda, Avrupa’da 10 milyar dolarlık bir kaynakla insan beyninin kapasitesi araştırılıyor. Örneğin 50 yıl sonra, insan beyninin kapasitesi çözülürse işte o zaman insan gibi robotlar yapılabilecek. Beynimize dair şu andaki bilgimizle, insanlar gibi akıllı mobil robotlar yapmak imkansız.

İnsan beyninin sırlarının çözüldüğünü bugün yaşayanlar, bizler görebilecek miyiz?

İnşallah. Bayağı iyi adımlar atılıyor. Bir de kanunlar var…

ÖMÜR UZAYABİLİR AMA DÜNYA 2050’DE ALARM VERECEK

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Antropoloji Bölümü Fizik Antropoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Galip Akın, insan ömrünün çevre ve teknolojik şartlarla ömrünü uzatılabileceğini ama insanlığın 13 milyarlık nüfusa ulaştığında dünyanın alarm vereceğini söylüyor.

İnsanoğlunun şu andaki ortalama ömrü kaç yıl?

2003 yılında, insan gen haritası deşifre edildi. Artık insan geninin yüzde 99.9’unu biliyoruz, geriye kalan yüzde 01’lik kısımsa kişiden kişiye değişen kısmı. Artık her genin hangi kromozom üzerinde olduğu, yani taşıdığı şifreyi biliyoruz. Bugün, çevre şartları uygunsa ortalama insan ömrü 120 yıl olarak öngörülüyor. Ama dikkat çekiyorum, çevre şartlarına göre ve ortalama ömre göre bu rakam. Bu ülke ve kişiye göre 100’de, 130 yaş da olabilir. Her şey çevre şartlarına bağlı.

Şu anda ortalama insan ömrü 120 yıl ise, dünyada ülkelere göre değişen insan ömrü neden 60-80 yıl arasında. İnsanoğlu neden kapasitesi oranında uzun yaşayamıyor?

Çevre şartları nedeniyle. Örneğin Bangladeş’te insan ömrü 45 yıl. Ülkemizde 40’lı yılların başında 43 ama bugün 73 yıl. Bugün için Japonya ortalama ömür uzunluğu 83. Bunlar iklim, rakım, beslenme, jeolojik yapı, kültürel özellikler, teknolojiden yararlanma oranı gibi etkenleri kattığınızda ortalama insan ömrü uzunluğunu etkiliyor. Çünkü ada ülkesi olması nedeniyle daha çok deniz ve bitkisel ürünler yiyorlar, iş olanakları ve gelirleri yüksek olduğu için gelecek kaygıları yok. Strese giren veya hava ve besin kirlenmesi yaşanan bir ortamda insanın 120 yıl yaşaması mümkün değil. Örneğin Karabük ve çevresinde 60 yaşını geçen insan sayısı azınlıktadır. Neden, çünkü oradaki demir-çelik fabrikalarının 1800 dereceye varan fırınlarının yaydığı aşırı sıcak insan vücudunu ve kromozomlar üzerindeki genlerini etkiliyor. Biz buna mutasyon diyoruz. 200’ün üzerinde kanser çeşidi var ama bunun sadece yüzde 5’i kalıtsal, gerisi çevre koşullarının yarattığı hastalıklar. İnsanın uğradığı mutasyonun sadece yüzde ikisi faydalı. Hava, su, toprak kirleniyor. İçtiğimiz su ve aldığımız hava kirliyken, bizim sağlıklı kalmamız mümkün mü?

Stres yönetiminin, meditasyon gibi yöntemlerin insan ömrünü 20 yıl daha uzatabileceği ya da kısaltabilmesi mümkün mü?

Dünyada hiçbir canlıda olmayan özellik insanoğlunda var: ruhsal yapı. Psikoloji çok önemlidir. Değişen ruhsal durumumuz bizi etkiliyor. Metidasyon gibi yöntemlerin stresi azalttığı ve ömrü uzatabildiği doğrudur.

Geçmişte insanların yüzlerce yıl yaşadığına dair rivayetlere ne diyorsunuz? Buna ilişkin bilimsel bulgu var mı?

Bunu doğrulayan bir tek bilimsel veri yok. İlk insanın ortalama ömrü 18-20’dir. Tüm semavi dinlerde Nuh Tufanı sırasında Nuh peygamberin 600 yaşında olduğu 900 yaşına kadar yaşadığı şeklinde görüşler var ama bunu destekleyen bir bilimsel makale yok. Ya da Battal Gazi’nin boyunun 4 metre. Olduğu şeklinde.

Biz bugün genlerimizde mevcut olan ortalama 120 yıl yaşama kapasitemizi dolduramazken, bugün doğacak çocuklar nasıl olurda 142 yıl yaşabilir?

Bundan 30 yıl önce deseler ki “İnsan genetik haritası çıkarılacak”, buna hepimiz “Mümkün değil” derdik. Ama bakın artık gen yapısı deşifre oldu, şimdi kopya koyun yapılıyor.

Günümüzde, örneğin kansere yol açan genle oynanarak çocuklar daha doğmadan ömürleri boyunca kanser olma riski ortadan kaldırılabilir mi? Ya da yaşlanmaya yol açan genlere müdahale ederek yaşlılığın önüne geçilebilir ve ölümsüzlüğün kapısı açılabilir mi?

Dünyada bugün böyle bir teknoloji yok ama teknoloji olursa mümkün. Bizim anlayamadığımız şey, çevre koşullarının insan ömrü üzerindeki etkisi. Evlerimiz, sokaklarımız, GDO’lu besinlerimiz, her şey ömrümüzü etkiliyor. Karadeniz’de bugün hala Çernobil’in yarattığı radyasyonun etkisiyle sakat doğan çocuklar var. Gen nakli, ancak birkaç gen için yapılabilir. Tüm genlere nakledemezsiniz. Bence ölümsüzlüğe ulaşılamayacak.

Günümüzde 120 yaşını aşmış insan var mı?

Bilimsel bir veriye dayanarak bu yaşı aşmış insan olduğuna dair bilgi yok. Biz bırakın bugünü, 100 bin yıl öncesi yaşamış insanın bile genetik özelliklerini çıkarabiliyoruz.

Çevre şartları iyileşir, teknoloji gelişirse insan ortalama ömrü 120 yılı aşabilir, 140’lı yaşları görebilir mi?

Tabii aşabilir.

Ortalama insan ömrünün 140 yaşı aştığı bir dünyada nasıl bir tablo ortaya çıkar?

Gelecekte çok büyük problemler var. Dünyanın besleyebileceği kapasite var, hesaplara göre 13 milyar nüfus. Bugünkü tek. Ondan sonra besin, yer bulmak güçleşecek. Deyim yerindeyse, eski yaşam koşullarını arar koşu. Bunu da 2050 diye tahmin ediliyor.

Uzun ömürlü olmak için sizin uyguladığınız özel bir reçete var mı?

Doktorlar aksini önermiyorsa temiz, taze ve az yiyin. Benim formülüm bu üç şey. Bazı şeyleri yemeyi veya yememeyi öneren uzmanlar var ama bana söyleyebilir misiniz ki yüzyıllardır yediğimiz bir besin insana zararlı olsun? Ben 120 okkayım. Şu ana kadar bir şeyim de olmadı. Sağlıklı olmak için her şeyi yedim ama tabii ki şişmanlık iyi bir şey değil. Gelecekte çok büyük problemler var. Dünyanın besleyebileceği kapasite var, hesaplara göre 13 milyar nüfus. Ondan sonra besin, yer bulmak güçleşecek. Deyim yerindeyse, eski yaşam koşullarını arar koşular olacak ve bunun da 2050 olması tahmin ediliyor.

ŞU ANDA GENETİK KAPASİTEMİZ 140 YIL

Yeditepe Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Başkanı Prof. Dr. Fikrettin Şahin, insanın genetik kapasitesinin 140 yıl olduğuna dikkat çekiyor: “Geçmişte 140 yıla kadar yaşamış insan örnekleri var. Genetik olarak insan ömrü, 140 yıla kadar yaşabilir. Bu, insan genomunun bugün müsaade ettiği ömür. 140 yıl ömür, insan oğlunun hücrelerindeki kromozomların bölünmesi nedeniyle yaşanıyor. Tabii ki yaşlanmayı durdurabilirseniz, genomdaki bu 140 yaş sınırını aşabilirsiniz.

İŞE YARAMAMAK HİSSİ YAYILABİLİR

İnsanların sosyal ve psikolojik durumu, ömür uzunluğunu ne kadar uzatabilir ya da kısaltabilir? Ya da uzayan yaşam mutluluk mu getirir yoksa yeni yaşlılık hastalıkları mı? Koç Üniversitesi öğretim üyesi sosyal-psikolog Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, stresin azalmasıyla insan ömrünün uzaması arasındaki doğru orantıya dikkat çekiyor: “İnsan ömrünün uzamasına yönelik gen çalışmaları var ve bu projeksiyon medikal ve biyolojik çalışmalara dayanıyor. İnsan ömrü uzuyor ve bu nereye kadar gider? Stersin azalması insan ömrü için önemli bir şey. Metidasyonla stres azaltılabiliyor ama bu tek başına bir etki değil. Bu çok karmaşık bir konu. Beslenmeden çevre sağılığından, bütün sağlık hizmetlerine kadar hepsi etkiliyor insan ömrünü. Fevkalade büyük fark var toplumlar arasında. Bu toplumların sosyo-ekonomisiyle, kentleşme, eğitim ve refah seviyesiyle de alakalı. Yaşamın uzaması, sağlıklı yaşamla bir anlam teşkil eder. Toplumların yaşlanmasıyla birlikte yaşlılık hastalıkları da artıyor. Alzheimerdan kansere kadar çeşitli sağlıklı sorunları ortaya çıkıyor. Yaşlılık depresyonu diye bir şey var. O da emeklilik sonrası yalnızlık, işe yaramamak hissi. Bunlar olabilir. Bizim toplumumuzun bunlardan daha az etkilenmesi beklenir çünkü insanlar daha yakın ve o gerekli sosyal desteği alıyorlar. Batı da kişiler tek bireyler haline geliyor. erdemse@hotmail.com