23 Haziran 2025 Pazartesi / 27 ZilHicce 1446

170 yıldır kesintisiz eğitim

Çengelköy ile Vaniköy arasındaki Kuleli Askeri Lisesi, Osmanlı döneminin klasik kışla üslubunun en güzel uygulamalarından biri. 1828’de kışla olarak inşa edilen yapı, karantina binası ve hastane olarak da kullanılır. Lise, 1845’ten bu yana eğitim veriyor.

Belkıs Kamut AKTÜRK22 Şubat 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
170 yıldır kesintisiz eğitim

Adını duyunca akla ilk gelen, kulelerinden dolayı bu ismi aldığı olsa da, Kuleli Askeri Lisesi, bulunduğu semtten dolayı ‘Kuleli’ adıyla anılır. Göreni büyüleyen, eşlik ettiği manzaranın yansıması pek çok detayı barındıran Kuleli Askeri Lisesi’ndeyiz. Şehrin simgelerinden, zarafetin sadelikle buluşmasının tanıklarından Kuleli’deyiz...

Günümüzün ‘Şanlı Yuva Kuleli Askeri Lisesi’ Kuleli Kışlası olarak da bilinir. Anadolu yakasının sırlarından biri olarak duran yapı, Çengelköy ile Vaniköy arasında, Osmanlı döneminin klasik kışla üslubunun en güzel uygulamalarından biri olarak İstanbul’u süslüyor. Adını aldığı bölgenin geçmişi, fetih dönemine uzanıyor. İstanbul fethedildiğinde yamaç ve koruluk olan bölge, yeniçeri ordusu için kışla olarak kullanılır.

II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında ise korunun vadi olan kısımlarının saray için bostan olarak kullanıldığını biliniyor. Verimli ve bereketli bu topraklarda saray için yetiştirilen sebzeler ve çiçekler dillere destan olur. Öyle ki ‘Bostancıbaşı Odaları’ adı verilen ve bostancılar için yapılan binalar dahil olur koruya. Yönetimi ve denetimi, bostancıbaşında olan bahçenin kulesi bulunurmuş. Bu kuleden dolayı bahçe ‘kule bahçesi’ veya ‘kuleli bahçe’ adını alır.

III. Ahmed devrinde, Kuleli Bahçe ve civarı padişaha has olarak verilen bölge, II. Mahmud döneminde kışla olarak hizmet vermeye devam eder. 1828 yılında Kule Bahçesi’ne, Kuleli Süvari Kışlası inşa edilir.

GRAVÜRLERE GÖRE CEPHESİ ÜÇ KATLIYDI

Genel olarak tüm kaynaklar bu yapının, tek katlı, ahşap bir kışla olduğunda birleşse de Thomas Allom’un (1804-1872), 1837’de çizdiği ve 1838’de Londra’da basılan meşhur gravürüne göre Kuleli Süvari Kışlası’nın denize bakan cephesi üç katlı. 1854 tarihli gravürlerde ise kışla yine üç katlı ama birinde kuleli diğerinde kulesiz. 1828-1837 yılları arasında süvari kışlası olarak hizmet veren yapı, bir dönem tahaffuzhane yani karantina binası olarak kullanılır. 1837-1842 yılları arasında tahaffuzhane olur. Süvari alayının kışlaya dönüşü 1842 yılında olur.

Yapının kaderine mi siner bilinmez ama ileriki tarihlerde de hastane olarak tercih edilen bir eser olur. Süvari alayı döner ama ahşap olarak inşa edilen yapı, çok dayanıklı değildir. Aynı yıl Sultan Abdülmecit’in 11 Nisan 1842 tarihli fermanıyla boşaltılır. 1790 kese akçe kullanılarak tamir edilen kışlaya bir hastane binası ve bir hamam ilave edilir. Kuleli’nin sınırlarında olan bu hamamın günümüzde halen ayakta olması çok sevindirici.

Karantina binasından sonra, kışlanın hastane macerası da başlamış olur. Bölgenin hastane olma gerekçeleri hastanenin kitabesinde açıkça anlatılır. Yarı taş yarı ahşap malzeme kullanılarak inşa edilen hastane binası 1845’te tamamlanır. Bu hastaneden günümüze ulaşan bölüm, Maltepe binası olur. Hastanenin kitabesi bu binanın duvarında korunmakta.

Sultan Abdülmecit’in bir de manej binası eklemesiyle kışla, kompleks bir yapıya dönüşür ve 1853 yılına dek süvari askerlerine hizmet verir. Süvari askerlerinin eğitimi için kullanılan manej alanı at eğitimlerinin yapıldığı yer olur. Bu bina yani manej binası, duvarındaki kitabesiyele, günümüzde spor salonu olarak kullanılıyor.

FLORENCE NIGHTINGALE DE HEMŞİRELİK YAPTI

Kuleli Kışlası’nda bu gelişmeler yaşanırken, Mekteb-i Harbiye Nazırı yani Harp Akademileri Komutanı Emin Paşa, askeri eğitim alanında dönüm noktası olacak bir karar çıkarır. Başkanı olduğu Meclis-i Muvakkat’ta alınan Nisan 1845 tarihli kararla Mekteb-i Harbiye’ye (harp okulları) öğrenci yetiştirecek okullar kurulmasını ister. Bunlardan biri de İstanbul’da kurulan Mekteb-i Fünun-i İdadiye (Harbiye İdadisi) yani bugünkü Kuleli Askeri Lisesi olur. 21 Eylül 1845, dönüm noktasıdır okul için. Dolmabahçe’nin yanındaki Çinili Köşk’te eğitime başlanır. Bu tarihten günümüze şartlar ne olursa olsun tüm savaşlara ve imkansızlıklara rağmen kesintisiz eğitim veren bir kurumdur.

Çok kısa bir süre sonra da onarımı tamamlanan Maçka Kışlası’ndaki binaya taşınılır. Henüz Kuleli Kışlası ile ilgisi yoktur okulun. Okul, kuruluşundan 27 yıl sonra 1872 yılında Kuleli Kışlası’na taşınacaktır.

1854-1856 yılları arasında Kırım Savaşı sırasında hastane olarak kullanılır Kuleli Kışlası. Modern hemşireliğin kurucusu kabul edilen Florence Nightingale’in günübirlik olarak Kuleli Kışlası’nda da görev yaptığı bilinir.

9 Eylül 1856 tarihinde, İngilizlerin kışlayı boşaltmasıyla, Kuleli Kışlası’ndaki ahırlar, su yolları ve koğuşlar onarılmaya başlanılır. Ancak çıkan yangında hem kışlanın yarısı yanar hem de deniz cephesi büyük zarar görür. Ertesi yıl kurum yeniden onarılır.

NOT: Haftaya tarihi lisenin müzesini yazacağım.

KIŞLADAN OKULA

Büyük onarımdan sonra yaklaşık on yıl daha süvari kışlası olarak hizmet veren Kuleli Kışlası’na, Mekteb-i Fünun-ı İdadi-i Şahane yani Harbiye İdadisi taşınır. Balyan imzalı yapı, artık bir kışla değil okuldur. Bina okul haline gelir ancak 1877-1878 Rus Savaşı’nda yapı gene hastaneye dönüştürülür. Okul ise günümüzde Askeri Müze olan Mekteb-i Harbiye’ye taşınır. Savaş bitince okul tekrar Kuleli Kışlası’na döner. 1910 yılında, Binbaşı Vehip Bey’in okul komutanlığı zamanında kimyahane, kütüphane, arziyyat yani jeoloji müzesi, mütalaa ve şeref salonları ile lojman ilave edilir.

Mondros Antlaşması gereğince yapı, İngilizler tarafından depo ve transit ambarı olarak kullanılır. 1920 yılında ise İngilizlerin onayıyla Ermeni Eytam Okulu yani Ermeni Yetimler Okulu olarak hizmet verir kışla. Bu süreçte de eğitim kesintiye uğramaz ve okul Kağıthane Sünnet Köprüsü yakınlarındaki bir çadıra taşınır. Birkaç ay sonra ise Maçka Silahhane civarındaki karakola geçilir.

 

ÖNERİLEN VİDEO

AK Parti'den Babalar Günü'ne özel video

Kapat
Video yükleniyor...