25 Haziran 2025 Çarşamba / 29 ZilHicce 1446

90’ların sosyal medya fenomeni: ‘Ekrem Abi’

Sosyal medyanın fenomenleri, ünlüleri, bol takipçili operasyon hesaplarına baktıkça bizim ‘Ekrem Abi’yi hatırlıyorum.

Ertuğrul Fındık9 Ağustos 2014 Cumartesi 07:00 - Güncelleme:
90’ların sosyal medya fenomeni: ‘Ekrem Abi’

90’lı yılların sonlarında İstanbul’un bir kısım entelektüellerinin buluşma noktası olan İlesam Çay Bahçesi’nin gediklisiydi. Allah rahmet eylesin! Eski bir medrese olan İlesam’ın avlusunda bir masada oturur, ilginç tespitler yapardı. Onu uzaktan görenler, gerçek bir fikir adamı olduğunu sanabilirlerdi. Kahkahalarla güler, değişik bağlantılarla insanların aklını başından alırdı. Elbette meczuptu Ekrem Abi. Ancak zararsızdı. Ve ne olursa olsun hoş sohbet biriydi. Aralarda yüksek sesle küfrü etmese saatlerce onu dinleyebilirdiniz.

“Ekrem Abi’nin tam olarak çözemediğiniz bir siyasi görüşü vardı. Kimi zaman orduyla, Kenan Evren’le, TÜSİAD’la, çay ocağının çaycısı Muhiddin’le, Bülent Ersoy’la kimi zaman adını kimsenin duymadığı ilginç bir şahsiyetle ilgili teoriler üretirken bulabilirdiniz onu. Çay ocağındaki gençleri tek tek yanına çağırıp “Yoğurt yemeyin, içine ilaç koyuyorlar” diyebilir, üniversitede hukuk okuyan öğrencilere “Söyle bakayım; eline ve gözüne aynı anda kıymık girse önce hangisini çıkarırsın?” gibi sonu ve başı belli olmayan sorular sorabilirdi. Bir gün bir yazar arkadaşa “Sen Lazsın. Yani Rumsun. Lazım yani lâzım. Lâzım yani gerek. Gerek yani Grek yani Rum” demişti de herkesi kahkahalara gark etmişti.

TROLLEMEYİ İYİ BİLİYORDU

Emin olun ‘Ekrem Abi’nin her sözü şu an Twitter’da binlerce retweet alabilir. Onun güncel konulardaki ters köşe yapan mantıksız mantığı Facebook’ta binlerce beğeni alabilir. O dönem gündemde olan Abdullah Çatlı ile Zeki Müren’i akrostiş bir şiirle birbirine bağlamıştı da hepimiz şaşırıp kalmıştık. Tıpkı şimdi kahkahalarla güldüğümüz eğlendiğimiz beğenip, RT’lediğimiz fenomen twitleri gibi. Üstelik Ekrem Abi ‘trollemeyi’ de çok iyi başarırdı. Kaç kez yanına ilk defa oturan öğrencilere uzun uzun nutuk attığına ve kimliğini çaktırmadığına şahit oldum.

Akşam olur, herkes evlerine dağılır; Ekrem Abi’nin hikayeleriyle gülüp eğlenen çay ocağının sakinleri ertesi gün işlerinde güçlerinde olurdu. Çoğu yazardır, şairdir, gazetecidir ama hiçbiri ‘Ekrem Abi’nin “Gölcük üssünden havalanan uçakların Kenan Evren’in Marmaris’teki evinden gizli bilgileri çalıp MÜSİAD başkanına sattığı” tezini ciddiye almazdı. “Yoğurt yemeyin, ilaçlıdır” dedi diye kimse yoğurt yemeyi bırakmaz, “Çaylara Vehbi Koç zehir attı, hepimizi zehirleyecek” dedi diye çay içmekten vazgeçmezdi. Tıpkı çok beğeni alan sosyal medya safsatalarının, bol RT’li twitlerin, tıpkı Ekrem Abi gibi “Rüyamda şunu gördüm, Erbakan UFO kiralamış, orduyu bombalayacakmış” tadında rüyalara dayanan numaralı twitlerin; gerçek hayatta hiçbir karşılığının olmaması gibi.”

Bir takım sosyal medya hesaplarında rüya tabirlerinden siyasal analiz çıkarılmasına da fenomenlerin bizi kahkahaya boğan twitlerine de böyle yaklaşmak lazım. Sevimli, komik ama karşılığı yok. Üstelik ‘Ekrem Abi’ayda yılda bir kafamızı karıştıran ilginç tespitler yapardı. Bu sosyal medya fenomenlerinin, rüya tabircisi siyasi analistlerin arada sırada bile olsa dişe dokunur bir teorisine de rastlayamadık. Bizi hep ‘dışarıdaki düşmana’ karşı kendi üslubunda uyaran ‘Ekrem Abi’mizi rahmetle anıyoruz. Onu hatırlayıp, şu anda önümüzden akan safsatalara bakınca ve delilerin veli diye bize ders vermeye çalıştığını görünce, “Ekrem Abi deli miydi, veli miydi?”, onu bile karıştırıyoruz.