Tarihi Hıristiyanlık öncesi devirlere uzanan bir balıkçı köyündeyiz. Günümüzde şehrin gözbebeği olan Bebek semtinde bazı sarayların ve şatafatlı yalıların olduğu bilinse de ünlenmeye III. Ahmed döneminde başlar. III. Ahmed’in sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Bebek Köyü’nü yazlık yerleşim yeri olarak planlar. Padişah için yapılan Hümayün-u Abad Kasrı yanına bir de cami yaptırılır. Saray, Abdülmecid devrinde yıkılır. Sarayın adı Bebek Camii’nde yaşamakta.
Bebek semtinin kaderi, karadan ve denizden gelen ulaşım imkanlarıyla yön değiştirir. Vapur ve tramvay seferleriyle 19 yy’dan itibaren yerleşim artar. Resmi adı Hümayûn-u Âbad Camii olan Bebek Camii, Bebek koyunda Bebek İskelesi’nin yanındadır. Sarayın yanındaki camiinin yerine yapılır Bebek Camii. Eski caminin denize daha yakın hatta deniz üzerinde olduğu düşünülmekte. Geçirdiği onarımlarla 20 yy’ın başına ulaşsa da uzun süre bakımsız kalan yapı harap olur. Yerine 1913 yılında Mimar Kemaleddin Bey bugünkü Bebek Camii’ni yapar. Kesme taştan yapılan caminin harim bölümüne yani ana ibadet mekanına kemerli bir kapıdan giriliyor. Kare planlı yapının harimi, sekiz yarım paye ile desteklenen bir kubbe ile örtülüdür. Bu kubbeye dört yarım kubbe eşlik eder. Dıştan kemer köşelerine ise küçük birer ağırlık kulesi yerleştirilmiş.
MİHRABI ÇOK ÖZEL
Caminin altı tane büyük penceresi bulunuyor. Bu büyük pencerelerin üstünde de 16 pencere var. Yapı, toplam 34 pencere ile aydınlanır. Caminin içinde üst katta yer alan kadınlar mahfiline ahşap bir merdivenle ulaşılır. Minber ve vaaz kürsüsü de ahşap malzeme ile yapılır. Caminin mihrabı özel. Tasavvufta “Allah’ın sonsuzluğunu ifade eden” mukarnaslı mihrabı, kum saatli. Mermer mihrapta Bakara Suresi’nin 144. ayetinden olan “Artık yüzünü mescidi haram tarafına çevir” yazısı okunmakta.
Alçak duvarlarla çevrili avlu kapısından girince bizi üzeri üç kubbe ile örtülü ve dört sütuna dayanan son cemaat yeri karşılar. Son cemaat yerinin sağında ise bir adet taş minare bulunur. Kurşun külahlı minare, kare, yüksek kaideli ve çokgen gövdelidir. Minare şerefesinin altında da üç sıra mukarnas uygulanmış.
Özgün durumunu büyük oranda koruyan yapının eski camiden kalan tek eseri M.S 1725-26 (Hicri 1138) tarihli çeşmedir.
Mimar Kemaleddin kimdir?
Birinci Ulusal Mimarlık Akımı, Osmanlı mimarlığındaki batılılaşma yöneliminin egemenliğine karşı bir tepki üslubu olarak kabul edilir. Bu akımın önde gelen isimlerinden Ahmed Kemaleddin Bey, 1870’de Kadıköy’de doğar. Eserleriyle çığır açan, yeni bir akımın öncüsü olan Mimar Kemaleddin’in babası Bahriye Miralaylarından Ali Bey, annesi Sadberk Hanım’dır. İstanbul’da başladığı eğitimi babasının göreviyle gittikleri Girit’te de sürdürür. İstanbul’a dönüşlerinde mühendisliğe duyduğu ilgi nedeniyle genç yaşta girdiği günümüz İstanbul Teknik Üniversitesi olan Hendese-i Mülkiye Mektebi’ni büyük başarıyla tamamlar.
20 TL’NİN ÜZERİNDEKİ YÜZ
l Kullanmakta olduğumuz 20 TL’lik banknotların arka yüzünde gördüğünüz resmin sahibidir. Gazi Üniversitesi’nin binasının çizgisel çalışması ile paraya dahil olan, 1908’de Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adı altında ilk meslek odasını kuran isim olur.
l 1909 yılında Evkaf Nezareti’nin yönetimine atanması dönüm noktası olur. Şehrin önemli eski yapılarını onarır. Eski Türk üslubunu, Osmanlı mimarisinin detaylarını ve üsluplarını inceler. Onarımlarda, yeni ihtiyaçlar ve teknolojiler doğrultusunda uygulamaları yeni bir üslubun doğmasına neden olur.
l “Şark Demiryolları Şirketi” adına dört tren istasyonu tasarlayan Mimar Kemaleddin Mescid-i Aksa’nın restorasyonu için Kudüs’te çalışır.
l Unutulmaz eserleri arasında okul binaları (Eyüp Anadolu Lisesi, Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi, Şemsipaşa İlköğretim Okulu, Çamlıca Kız Lisesi) ve güzel, zarif camiler (Bostancı Camii, Bebek Camii, Yeşilköy Camii, Kamer Hatun Camii) bulunur.
l Sultan Reşad Türbesi, Gazi Osman Paşa Türbesi, Mahmut Şevket Paşa Türbesi inşaatları arasında yeralır.
l Yapımında vefat ettiği Ankara Evkaf Apartmanı, Tayyare Apartmanları, İstanbul Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü Vakıf Hanları eşsiz uygulamalarından olur.
l İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi kütüphanesi ve Devlet Demiryolları Müdürlüğü binası ise farklı ihtiyaçlar doğrultusunda verdiği eserlerine örnektir.
l 1927’de vefat eden Mimar Kemaleddin toprağa verilir. Ancak yol düzenlemesi nedeniyle kabri Beyazid Camii haziresine taşınır.