7 Mayıs 2025 Çarşamba / 10 Zilkade 1446

Anadolu’nun ilk Türk tarikatı

Osmanlı’nın kuruluş devrine damgasını vuran Bayramiyye tarikatını temsil eden cami, tesadüf müdür bilinmez, Ankara Augustus Tapınağı’nın yerindedir. Pek çok rivayetiyle günümüze ulaşan Hacı Bayram-ı Veli Camii’ni mutlaka ziyaret edin, bu olağanüstü esere duayla dahil olun.

Belkıs Kamut Aktürk18 Ekim 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Anadolu’nun ilk Türk tarikatı

Dünyadaki en önemli Roma dönemi yapılarından Anadolu’daki ilk Türk tarikatı ve kurucusuna uzanan çok önemli bir eserdeyiz bu hafta. Sadece başkentin değil bu toprakların bin yıllar süresinde en önemli ibadet mekanlarından biri olan Hacı Bayram-ı Veli Camii’ndeyiz.

Osmanlı’nın kuruluş devrinde damgasını vuran, etkileri günümüze ulaşan bir tarikata ev sahipliği yapan yapının mekanının seçimi tesadüf mü bilinmez. Yer Ankara Augustus Tapınağı’nın yeridir. Çok özel olan tapınağın duvarları, eşsiz bir yazıtla döşelidir. İç duvarlarda Yunanca dış duvarda ise Latince kazınan yazıtlarda Roma İmparatoru Augustus’un başarıları anlatılır.

300 derviş barınırdı

Korint düzende, 2 metre yüksekliğinde podyum üzerine oturan tapınağın dar kenarında 8, uzun kenarında ise 15 sütun yer alırmış. Sadece rahiplerin girebildiği ve kutsal heykelin bulunduğu kutsal bölüm ‘cella’ya ise büyük bir taç kapıdan ulaşılır. 1427 yılında tapınağın kuzeybatı köşesine bağlantılı olarak Hacı Bayram-ı Veli Camii inşa edilir. Caminin yapımından sonra, tapınağın bir süre medrese olarak hizmet verdiği bilinir. Evliya Çelebi’ye göre 1640’larda külliyede 300 civarında derviş barınır.

14. yüzyıl sonlarında Anadolu’da doğan Osmanlı’da etkili olan Bayramiyye tarikatı Ankara’da kurulur. Halvetiyye ve Nakşibendiyye’nin Ahi gelenekleri içinde yeniden teşkilatlanmasıyla oluşan tarikatın kurucusu Hacı Bayram-ı Veli’dir. 90 yılı aşan yaşamında Orhan Gazi, I.Murad, Yıldırım Bayezid, Çelebi Mehmed ve II. Murad devirlerine tanıklık eder. Doç. Dr. Haşim Şahin’e göre; “Çiftçi ve köylülerden müteşekkil olan tarikat, Osmanlı Anadolusu’nun asli unsurunu oluşturan ‘orta tabaka’ tarikatıdır. Kuruluşundan itibaren ilahi cezbe ve aşkı ön plana çıkaran, Muhyiddin İbnü-l Arabi’nin temsil ettiği vahdet-i vücud geleneğine dayalıdır.”

Türk müderris kim?

Tarikat adını, Ankara Solfasol köyünde doğan Hacı Bayram-ı Veli’den alır. Asıl adı Numan’dır ancak mürşidi Somuncu Baba olarak tanınan Hamidüddin Aksarayi tarafından bir bayram günü intisap ettiği veya buluşmaları bayrama rastladığı için Bayram adı verilir. İntisap etmeden evvel de ulema ve halk için muteberdir. Batı literatüründe yer alan, Bizans İmparatoru II. Manuel Palaiologos’un Ankara’da bir Türk müderrisin evinde bir ay kaldığı ve 26 oturumluk dini tartışmalar yapıldığına dair ifadeler, bu ismin Hacı Bayram-ı Veli olduğu kanaatini doğurur.

Somuncu Baba’nın 1412’de vefatının ardından geleneği müridi ve halifesi olan Hacı Bayram-ı Veli sürdürür. Dolayısıyla Bayramiyye’nin; Somuncu Baba’nın temsil ettiği Erdebiliyye’nin Anadolu’daki uzantısı olduğu söylenir. Bayramiyye tarikatının kuruluşu da 1412 olarak kabul edilir. İtibarı giderek artar. Şeyhinin tavsiyesi ile burçak ekerek hayatını sürdürür. İlahi cezbe anlayışını ön plana çıkarır. Mürit sayısı fazladır ve eğitimlerine zaman ayırır. Müridleri arasında Göynüklü Emir Sikkini, Akbıyık Sultan ve Akşemsettin bulunur. Akşemsettin yani Fatih’in hocası.... Padişahın güvenini kazanır. Bağışlarda bulunulur, vakıflar tahsis edilir. Ama en bilinen rivayet II. Murad ile İstanbul’un fethine dair Akşemsettin’i işaret ederek konuştuğu olur.

‘Müritlerimi kesmem emroldu’

İlimle meşgul olmaları için vergiden muaf tutulan müridlerinin çokluğu nedeniyle vergi toplanamaz hale gelince Hacı Bayram-ı Veli’ye danışılır. Tek yol gerçek müridleri ayırmaktır. Onları çadır önünde toplar ve ‘müritlerimi kurban etmem emroldu’ diyerek elinde bıçakla bekler. İçeri giren müridlerin ardından çadırdan oluk oluk kan aktığını görünce mürid olduğunu iddia edenler korkar kaçar. Geriye sadece birkaç kişi kalır. Oysa içerde akıtılan kan koyunlara aittir. Fakirlere yardım için kurduğu yardım sandığıyla davul eşliğinde çarşı, pazar dolaşacak kadar halkın sorunlarıyla ilgilidir. Sade bir dil ve hece vezniyle yazılmış şiirleri bulunur. Fuad Körprülü’ye göre en eski Yunus Emre temsilcidir. 1430 yılında vefat eder ve adını taşıyan caminin yanındaki türbeye gömülür.

Sokağında sükûn, yazıtında tarih var

Hacı Bayram-ı Veli Camii’nin etrafındaki sokaklar Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından restore edilmiş. Eski yaşamın canlandırılmaya çalışıldığı bölge, hakikaten huzur verici. Buraya gelmişken görmeden gitmemeniz gereken önemli bir de yazıt var. Augustus’un ölümünden sonra iki dilde ve altın rengi zemin üzerine kazınan yazıt Roma’da kayıp olan yazıtın korunmuş tek kopyası. Augustus’un başarılarının propagandası olarak kabul edilen yazıtta, ordunun kuruluşundan fetihlere dek pek çok detay verilir.