- Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1991 yılında Ankara doğmuşum. 10 yaşında tiyatroya başladım, bir daha sahneden inmedim. Marmara Üniversitesi Radyo ve Televizyon Bölümü’nü kazandım ve İstanbul’a geldim. İlk olarak Muammer Karaca Tiyatrosu’nda başladım. Bir yandan sahne devam ederken öte yandan kostüm ve sahne dekor işlerine girdim. Eski balerinim, sahnede dans koreografileri de yaptım. Balenin yanına tango eğitimi aldım. Bunun yanında kick boks’a merak sardım ta ki burnum kırılana kadar! Elif dizisi benim ilk projem. Şarkı söylemeyi, dans etmeyi çok seviyorum. Gözüm de yüreğim de aslında hep müzikalde. Bir internet sitesinde yazılar yazıyorum. İkinci üniversitemi sosyoloji üzerine okuyorum.
- Neden kick boks?
Çok kilolu bir çocuktum. Liseye başlarken 95 kiloya kadar çıkmıştım. Bizim ailenin kadınları minyon ve zayıf oldukları için ailemin bir üyesi gibi durmuyordum. Müzikalde oynayacaktım kilo engel olunca üç ayda 45 kilo verdim. Aniden verdiğim bu kilolar yüzünden çok sağlıksız bir dönem geçirdim. Hala et ve tavuk yiyemem. Deniz ürünlerine alerjim başladı. Sporla biraz toparlamak isteyince kick boks yapmaya karar verdim.
- Yazı yazdığınızı söylediniz. Ne yazıyorsunuz?
Hayata dair her şey. En son yeni yıl ve yeni kararları yazdım.
- Yeni yılda yeni kararlarınız var mı?
En başta spora gitmek. Kendimi daha çok sevmeye çalışacağım. Canlandırdığım Arzu karakteriyle kadın olduğumu daha çok keşfettim. Normalde ne makyaj yapardım ne saçımla ilgilenirdim. Şimdi çok farklı bir Melis var. Kendimle barışık bir insanım artık. Kendimi bulduğum yerdeyim. Bunu koruyup daha da iyi bir hale getirmek istiyorum. Aslında ben gelecekle ilgili çok plan yapmak isteyen biri değilim. Tek isteğim hayatımın sonuna kadar oyunculuk yapmak.
Mücadeleci bir insanım
- Bu kadar sert bir karakterden sonra nasıl bir rol gelsin istersiniz?
Aksiyon veya komedi tarzında bir projede yer almak çok isterim. Ferzan Özpetek ve Çağan Irmak çalışmak istediğim yönetmenler. Yurtdışına da çok sıcak bakıyorum. Kim bilir, belki İtalya veya Fransa’da oyunculuk yaparım. Hayallerim çok, anlayacağınız. Ama çok çalışkan ve hayatı ve mesleğimi sevdiğim için sonuna kadar mücadele ederim.
- Gelelim Elif dizisine ve orada canlandırdığınız Arzu karakterine...
Kötü kadın olmak zor! Çünkü sürekli bir aksiyon halindeyiz. Bir ağlıyorum, bir gülüyorum. Senaryoyu her elime aldığımda ‘Acaba başıma neler gelecek?’ diyorum. İzleyicilerden çok tepki alıyorum. Arzu artık kötünün de ötesinde! Türk sinema tarihini okudum, birçok film seyrettim ama alt yapısı bu kadar normal olan bir kötü karakter yok. Bildiğim bütün psikolojik kitapları okuyor, alt yapıyı ona göre hazırlanıyorum. Arzu’yu bir yandan da seviyorum. Yurtdışındaki takipçilerimiz çok. Özellikle kötü yanı değil de makyajına, kıyafetlerine, saçına çok ilgi gösteriyorlar. Aynı kıyafetleri bulup giyiniyor fotoğraf çektirip benimle paylaşıyorlar.
- Kendinizi izliyor musunuz?
Seyrederim ve çok eleştiririm. 275 bölüm çektik sadece birkaç sahne için ‘Tamam çok iyi olmuş’ dedim. Genelde ben daha iyisini yaparım dediğim çok olmuştur senaryonun üzerine notlar alırım, böyle yapmam gerekiyor diye...
- Sosyal medyada çok takipçiniz var...
Evet, çok fazla. Komik olan benden dolayı annemi de takip ediyorlar (gülüyor). Yurtdışından özellikle Sırbistan, Endonezya ve Makedonya, Azerbaycan’dan takipçim çok. Endonezya’da hem Elif’i seyrediyorlar hem de aynı diziyi çekiyorlar. Hatta Arzu’yu oynayan kişi de aynı bana benziyor.
- Endonezya’ya gittiniz mi?
Bizden bir ekip gitti ama ben gitmedim, daha doğrusu beni götürmediler. Çünkü beni koruyamamaktan korktular zira Arzu’ya karşı çok büyük bir nefret var. Yurt içinde de çok tepki alıyorum. Kendilerini o kadar kaptırmışlar ki yolda yürürken bile laf atmadan duramıyorlar.
Sürekli bağırmak beni yormuştu
- Arzu’dan sonra normal hayata nasıl dönüyorsunuz?
Set paydos edilir ve Arzu orada kalır. O nedenle beni çok etkilemiyor. Çok gülen bir insanım. İçimde sürekli havai fişekler patlar. Hiperaktifim. Az uyurum, en fazla dört saat uyku yetiyor. Müzik dinliyorum sürekli, kitap okuyorum.
- Bu kadar sert birini oynamak yormadı mı sizi?
Özellikle ilk sezon çok yordu. Sürekli bağırma, birşeyleri atıp kırma, sinir harbi, sürekli topuklularla gezme durumu. Şimdi çok alıştım tempoya... Bugüne kadar elime hiç silah almamıştım şimdi silahı parmağımda ters bile çeviriyorum (gülüyor).
Kenan İmirzalıoğlu’na hayranım
- Hayata bu kadar pozitif bakıyorsunuz. En çok nelere kızarsınız?
Hayatımda en tahammül edemediğim şey verilen sözlerin tutulmaması. Gerçekten çok sinirlendiriyor beni. Tabii ki kadına ve her türlü canlıya yapılan şiddet de...
- Ekranda ya da beyazperde de kiminle partner olmak isterdiniz?
Kenan İmirzalıoğlu hayranıyım. İnanılmaz bir aktör. Onunla birlikte komedide oynamak çok isterdim. Engin Hepileri, Engin Altan Düzyatan ve Okan Yalabık da beğendiğim isimler. Demet Akbağ’ı çok seviyorum ama Türk sinemasında tek idolüm Müjde Ar.