11 Aralık 2024 Çarşamba / 10 CemaziyelAhir 1446

Aşkı ile hayalleri arasında kalan bir Osmanlı subayı

İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin askeri kanadının en önemli isimlerinden Enver Paşa’nın biricik eşi Naciye Sultan’a olan aşkı, o yıllarda dillere destandı. Ama bu aşk, hasret içinde yaşandı, hasret içinde bitti.

Murat Kutlu8 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Aşkı ile hayalleri arasında kalan bir Osmanlı subayı

Enver Paşa, yaşadığı macera dolu hayatıyla yakın tarihimizin kuşkusuz en merak edilen simalarından. Hırslı bir Osmanlı subayı olan Enver Paşa’nın aksiyon dolu yaşamı genç yaşta Selanik’te ‘hürriyet kahramanı’ ilan edilmesiyle başlamış, Orta Asya çöllerinde acı bir şekilde son bulmuştur. Kısa denilebilecek yaşamında Enver Paşa’nın sadece tahayyülleri değil Sultan Abdülmecid’in oğlu Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı Naciye Sultan ile olan evliliği de pek çok araştırmaya konu olmuştur.

Enver Paşa güzel bir simaya sahip, endamı yerinde, gayet mahcup, zeki bir Osmanlı subayıydı. Kendisi hakkında içki içmediği, çapkınlık yapmadığı, beş vakit namazını hiç terk etmediği söylenir. İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin askeri kanadının en önemli isimlerinden olan Enver Paşa, Rumeli’deki faaliyetleriyle II. Meşrutiyet’in ilan edilmesinde mühim rol oynamıştı.

İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni fikirleriyle etkileyen Ziya Gökalp o dönemlerde Osmanlı Hanedanı’nın dejenere olmaması adına Osmanlı prenseslerinin Türk subaylarıyla evlendirilmesini savunuyordu. Bu düşünce cemiyet tarafından da kabul görmüş, ilk iş olarak Enver Paşa ve Hafız İsmail Hakkı Bey’in birer sultanla evlendirilmesi kararlaştırılmıştı. Enver Paşa, kendisine karşı bir hayranlık da besleyen Şehzade Süleyman Efendi’nin kızı Naciye Sultan ile nikahlanacaktı. Ancak Naciye Sultan yaklaşık üç senedir Sultan Abdülhamid’in oğlu Abdürrahim Efendi ile nişanlıydı. Naciye Sultan’ın Enver Paşa ile evlenmesini daha münasip bulan Sultan Reşad, Abdürrahim Efendi’yi saraya çağırarak konuşmuş, nişanlısından ayrılması yönünde kendisine telkinde bulunmuştu. Bunun üzerine şehzade, Naciye Sultan ile olan nişanını bozarak Kavalalı Abbas Halim Paşa’nın kızı Nebile Emine Hanımefendi ile evlenmişti. Artık önlerinde hiçbir engel kalmayan Sultan ve Paşa, 1914 yılının mart ayında evlendi ve Kuruçeşme’de bir saraya yerleşti.

Birbirlerine karşı olan derin muhabbet, karşılıklı büyük sevgi bir süre sonra yerini bitmek tükenmek bilmeyen bir hasrete bıraktı. Birinci Dünya Harbi sonunda Enver Paşa, Orta Asya’ya gitti, burada idealleri uğruna yeni bir maceraya atılmıştı. İstanbul’da kalan Naciye Sultan ise işgal kuvvetlerinin sahildeki köşkleri boşaltma emrinden sonra Sultanahmet’te bir evde eşinden gelecek hayırlı haberleri beklemeye başladı. Ancak bu uzun bekleyişe daha fazla dayanamayan Naciye Sultan bir İtalyan gemisiyle İstanbul’dan kaçarak Berlin’e gelmiş, burada eşiyle buluşmuş ve tekrar mutlu mesut günlerine dönmek için onu ikna etmeye çalışmışsa da başarılı olamamıştı.

EŞİ ÖLDÜĞÜNDE SÜRGÜNDEYDİ

Enver Paşa hayallerini gerçekleştirmekten bir türlü vazgeçmiyor, tekrar Rusya’ya geri dönerek macerasına kaldığı yerden devam etmek istiyordu. Paşa giderken eşi ve çocuklarını kardeşi Kamil Bey’e emanet etti ve  “...şayet ben ölürsem Naciye’yi ve çocuklarımı yabancıların eline teslim etme. Sultan ile evlen çocuklarımı da evlat edin” diyerek son sözünü söylemişti. Enver Paşa, 4 Ağustos 1922’de Orta Asya’da Turan İmparatorluğu kurma mücadelesi uğruna bir Rus mitralyözünün namlusundan çıkan kurşunlarla hakkın rahmetine kavuştu. Naciye Sultan çok sevdiği eşinin ölüm haberini Paris’te sürgündeyken aldı. Ancak bu habere önce inanmamış ta ki aylar sonra Yaver İsmet Bey’in Enver Paşa’nın öldüğünde göğsünde duran fotoğraflarını gösterdiğinde ikna olabilmişti. Naciye Sultan, eşinin vasiyeti gereği bir süre sonra Kamil Bey ile evlendi. 1952 yılında sürgünden yurda dönen bu mahzun Sultan 1957’de kanser nedeniyle yaşama veda etti.