ŞEHRİN siluetini oluşturan yapılardandır III. Mustafa tarafından yaptırılan Ayazma Camii. Kentin tüm manzarasına hakim konumuyla denizden gelen geçeni selamlar. Yüzünün denize dönük oluşu, kendinden sonraki yapılara kaide oluşturacak kadar önemlidir.
Üsküdar Ayazma, Hıristiyanlar için kutsal ve şifalı sayılan su kaynağıdır. Valide sultanların yazlığı olarak bilinen Ayazma Sarayı ve Bahçesi üzerine yaptırır III. Mustafa eserini. Annesi Mihrişah Emine Valide Sultan ve kardeşi Şehzade Süleyman adına, mimarbaşı Tahir Ağa’ya inşa ettirir. İmara önem veren bir padişah olmasına rağmen yaptırdığı eserlerde adını yaşatamaz. Bundan üzüntü duyarak yaptığı “İki cami yaptırdım kendi adıma ama birini kadıya (Laleli) diğerini suya (Ayazma) kaptırdım” serzenişi tarihe geçer. Kadıköy İskelesi’ndeki küçük cami ile adını yaşatabilir.
Lale devrinden sonraki anıtsal eserlerden biri olur Ayazma Camii. Denize hakim oluşuyla ön cephesinin dikkat çeker hale gelmesinin yanı sıra Batı tarzı barok anlayışın temsilcilerindendir. Kuruluş planı ve süslemeleriyle en zarif Osmanlı camilerindendir. 1760 yılına tarihlenen külliye cami, çeşme, mektep, muvakkithane, hamam ve çarşıdan oluşmaktaydı. 50 bin kuruşa mal olur. Avlusundaki III. Mustafa Çeşmesi’nde Şair Zihni’nin kitabesi bulunur. Barok üslubun ifadesi olan yükseltilmiş son cemaat yerine çıkan yuvarlak merdivenler, caminin sembolleri arasında. Ayırt edici diğer özelliği, denizden geçenlerin bile onu rahatlıkla tanımasını sağlayacak kadar çok sayıdaki pencereleridir. Aydınlatmanın yanında, görkem arayışındaki aşırı süslemenin sonucu olan haşmetini vurgularlar.
Sinan etkisinden arınmıştır yapı. Kubbe ağırlığının zarafetle aktarımı değil süsleme ve dış cephe ön planda. Küçük kubbe ve kubbecikler, giriş duvarınca devam eden mermer galeri, karakteristik detaylarıdır. Kesme taştan yapılan mabette ayrıntılar önemli. Mermer cümle kapısındaki Şeyhülislam Veliyüddin Efendi imzalı beş satırlık nesir kitabenin altında, Saliha Sultan ile evli olan sadrazam ve ve divan şairi Koca Mehmed Ragıp Paşa’nın şiiri yer alır. Cami içinde, hattatlar Seyyid Abdullah ve Seyyid Mustafa’nın yazıları yer alır.
Son yeniçeri mezarları
ARKASINDAKİ hazirede pek çok saray mensubu gömülüdür. Ancak burada, başka yerde pek görülmeyen serpuş türü başlıklı mezarlar dikkat çeker. Günümüze ulaşan son yeniçeri mezarları bunlar. Yeniçeri ocakları kaldırıldıktan sonra yeniçeriliğe ait her şeyin yok edilmesi nedeniyle bu mezar taşlarına Karacaahmet ve Edirnekapı mezarlıklarının dışında rastlanmaz. Camiye üç kapılı geniş avludan ulaşılır. Etrafı som mermer korkulukla çevrili üç bölümlü son cemaat yerine, yarım yuvarlak biçimli basamaklı merdivenle çıkılır. Yapıya bitişik altın bezemeli hünkâr köşkü, iki katı galeriyle hünkar mahfiline bağlanır. Mahfildeki İtalyan çinileri çok güzel. İç mekandaki vaaz kürsüsü ve mermer minber süslemesinde renkli taşlar dikkat çeker.