Bir film izledim hayatım değişti

Her mesleğin bir ustası, her ustanın da ayrı bir hikayesi var. Terzi ve aynı zamanda Türk Sanat Müziği sanatçısı Selçuk Sezer’in İstanbul Beşiktaş’taki mütevazi atölyesinde konuğu olduk. Bir elinde makas bir elinde mikrofon. Belki umduğu şöhrete ulaşamadı ama o küçük atölyesinde dikiş makinasının başında şarkısını söylerken de çok mutlu...

- Biraz anlatır mısınız hikayenizi?

10 çocuklu bir ailenin en küçük ferdi olarak dünyaya gelmişim. Aslen Giresunluyum. Bir yaşındayken İstanbul’a yerleşmişiz. Babamın alkol sorunu yüzünden annem İstanbul’a yerleşmiş...

- Tek başına mı?        

Evet. Bizi tek başına büyüttü.

12 yaşında evin reisi!

- 10 çocuk, yalnız bir anne ve İstanbul... Nasıl bir çocukluk geçirdiniz?

Yokluk içinde bir çocukluk geçirdik. Annem çalışıyordu ve bizlere bakıyordu. Ben ilkokul son sınıftayken annemin rahatsızlığı sonucu çalışmak zorunda kaldım. Yarım gün işe, yarım gün okula gidiyordum. Okulu bitirince bütün gün çalışmaya devam ettim. Senelerce konfeksiyon atölyelerinde çalıştım. Ev geçindirip anneme baktım.

- Anneniz nasıl bir kadındı?

Benim anneme karşı büyük bir hayranlığım vardı, çok güçlü bir kadındı. Bir düşünsenize, 10 çocuk, gencecik bir kadın... Başında erkeği yok ve İstanbul gibi bir şehir. Nelere göğüs germiş koca şehirde tek göz odada. Hepimizi iyi birer vatan evladı yapmış... Nasıl hayran olmam?

- Peki mesleğinizle ilgili eğitim aldınız mı?

Stilistlik kurslarına gittim ve kendimi yetiştirdim elbette. Pek çok firmada ve Çolpan İlhan gibi ünlülerle çalıştıktan sonra kendi atölyemi açtım.

- İlk nerede açtınız atölyenizi?

Beşiktaş’ta. Halen de buradayım. Çok mütevazi ve huzur verici bir atölye burası. Bana hep sorarlar, “Selçuk işini büyütmeyi düşünmüyor musun?” diye. Ben de “Hayır düşünmedim, düşünmüyorum” diyorum. Çünkü huzuru bu atölyede buldum ve bulduğum yerde kalmakistiyorum.

Sezer Sezin’in manevi oğlu

- O makas elinizden hiç düşmedi  ama diğer elinizle de mikrofon tutma hayaliniz hep vardı. Hayatınızda müzik aşkı ne zaman ve nasıl başladı?         

Sanata karşı bir hayranlığım vardı. Ama etrafımda sanatla alakalı bana yol gösterecek hiçkimse yoktu. Benimki sadece bir hayalden ibaretti. Ama müzik yapmayı istiyordum.

- Kim tuttu elinizden?

30 Ağustos Zafer Bayramı’ydı sanırım bir film izledim. Başrollerinde de Ayhan Işık ve Sezer Sezin Hanımefendi oynuyorlardı. Film bana enteresan gelmişti ama Sezer hanım daha da ilgimi çekmişti. Sezer Hanıma ulaşmak istedim. Telefonunu buldum, kendisini aradım... İmzalı resim istediğimi ve müzisyen olmak istediğimi söyledim. Türkiye’de birçok sanatçı dururken onu aramak benim için dönüm noktası oldu. Bir film hayatımı değiştirdi.

- Peki nasıl karşılık verdi Sezer Hanım?        

Düşünün Türk sinemasının ilk kadın starı elinizden tutmuş. Bana manevi oğlum diyor. Bu benim için büyük bir lütuf...

- Müzik konusunda nasıl yardımcı oldu?

Bana aslında en çok terzilik mesleğimle ilgili destek oldu, müziği hobi olarak yapmamı önerdi. Ben de onun önerisini dinledim. Benim çok ünlü modacılarla çalışmama vesile oldu. Onun sözünü dinleyip terziliği meslek olarak seçtim diyebilirim. Mesleğimi de severek yapıyorum... Müziği de hobi olarak yapınca çok zevk aldım.

- Peki Halk Müziği’nin o güzel sesi Muzaffer Akgün’le yollarınız nasıl kesişti?

Türk Halk Müziği’nin dev ismiydi o. Hayalini kurduğum albümü çıkarmış ve 1960 yapımı Şoför Nebahat filminin görüntüleriyle bir de klip hazırlamıştım. Aynı albüm için halk müziğinin efsanesi Muzaffer Akgün Hanımefendiyi düet yapmaya ikna ettim. Düet fikri Sezer Hanımındı aslında. Rahmetli Muzaffer Hanımla 50 yıllık bir arkadaşlığı vardı ve bu konuda da destekledi beni...

- Sizin için Şoför Nebahat Abla şarkısının yeri ayrı sanırım?

Kesinlikle öyle. Şoför Nebahat, Türk filmleri içerisinde en çok sevilen film müziği olma özelliğine sahip.

Türkan Sultan’a kıyafet hazırladım

- Selçuk Sezer modacı kimliği ile kimlerle çalıştı?

Pek çok sanatçı ve ünlü sayabilirim. Birçok sinema filmi için kostüm hazırladım. Ata Demirer’in Osmanlı Cumhuriyeti filminde kostümlerin bir kısmını ben diktim. Gülben Ergen’in oynadığı Hürrem Sultan’da yine birkaç kostümü ben hazırladım. Türkan Şoray’ın oynadığı Tatlı Hayat dizisinde yılbaşı için giydiği sultan kostümünü de ben diktim. 

Tüm dualarım kabul oldu

- İkinci albüm nasıl meydana geldi?

Yahya Efendi Hazretleri, Aziz Mahmud Hüdayi Hazretleri ve Eyüp Sultan Hazretleri’nin türbelerini ziyaret edip birşey dilemiştim. Ertesi gün o arzu ettiğim şey oldu. Bu, albümün yapılmasıyla alakalıydı. Madem böyle güzel bir olay yaşadın, albümünde bir de ilahi bir eser oku dediler. Bir ilahi seçtim ve yolda giderken bu ilahinin kime ait olduğunu merak ettim, o eser de Aziz Mahmud Hüdayi Hazretlerinin çıktı. Eğer ikinci defa albüm yapma şansı bulursam ilahi albümü yapacağım dedim ve adak adadım. 

O adağımı da yerine getirmek kısmet oldu.

- Albümün adı bu yüzden mi Adak oldu?

Evet... O da çok gönül ehli insanların desteğiyle oluştu.