2 Temmuz 2025 Çarşamba / 7 Muharrem 1447

Bunlar çin işi değil hand made tasarım

Her geçen gün günlük hayat koşuşturmamızda kendimizi ifade etmekte zorlanıyoruz. İstiyoruz ki aldığımız ürünler giysiler bizi yansıtsın ve bize özel olsun. Bu ihtiyaçtan ötürü tasarım atölyelerinde son dönemde ciddi bir artış var. Biz de bazı hand made (el işi) tasarımlar yapan tasarımcıların kapısını çaldık. Hem kendi markalarının hikayesini hem de modern insanın artan tasarım ihtiyacını konuştuk.

Bahar Erdoğan8 Mayıs 2016 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Bunlar çin işi değil hand made tasarım

Emre Saraçoğlu

Moda ne geride ne de ileride olandır tam şu andır

Katzze’nin ortaklarından Emre Saraçoğlu, “Dekorasyonun temelinde ışık ve renk var. Bunları doğru yansıtarak çirkin bir objeyi bile güzel gösterebilirsiniz” diyor.

-Sizi tanıyabilir miyiz

Aslında reklam yazarıyım tasarımcı değilim. Ama özel olarak hep bir ilgim vardı. Okumayı sevdiğim için kendime bir lamba almak istedim ve istediğim gibi bir lamba bulamadım. Sonra bu durumu hem arkadaşım hem ortağım olan Bener Yılmazer ile paylaşınca ‘Neden kendi istediğin gibi bir lamba yapmıyorsun’ dedi bana ve kumaş getirdi. Sonra bende o kumaşlarla kendi abajurumu yaptım.

-Bir ihtiyaçtan doğdu yani

Aynen öyle. Bir de etraf Çin mallarıyla dolu. Kendinizi farklı ve özel hissettirecek şeyler bulmak çok zor. Mesela kumaş abajurların olmadığını fark ettik. Bunun gibi ihtiyaçlara cevap vermek için sınırlı sayıda yaptığımız el işi ürünlerimizi satmaya başladık.

-Katzze isminin anlamı ne

Katze yani tek ‘z’ harfiyle yazılınca Almanca kedi anlamına geliyor. Ben ve ortağım da kedileri çok seviyoruz. Bir de tek kelimelik bir şey olsun istedik. İkinci ‘z’nin de bizi zenginleştirdiğini düşünük. Biraz soğuk bir harftir ‘z’ ama zenginlik verir dedik.

-Tasarımlarınızda biraz feminenlik var sanki...

Evet biz dişi bir markayız. Zaten dekorasyonda daha çok kadınların ilgi alanı değil midir? Adımız da kedi ya, kedinin de havası dişi. Yani biz dişi olmaktan memnunuz.

-Çok çeşitli ürünleriniz var. Ürünleri nasıl seçiyorsunuz

Ortağım tasarımcı olduğu için modayı ve trendleri takip edip bizi yönlendiriyor. İhtiyaçlar da ürün çeşidimizi şekillendiriyor.  Mesela şu sıralar tabak yapıyoruz çünkü istediğimiz gibi tabakların olmadığını fark ettik ve geçen yıl bir flamingo serisi yaptık. Yani trendi biraz önden uygulayarak öncüsü gibi olduk. Ama bu bir hata aslında.

-Neden hata

Çünkü her şey tam zamanında olmalı. Moda ne geride ne de ileride olandır, tam şu andır. Bugün olmalıydı.

-Bir akımın öncüsü olmak iyi bir şey değil midir

Ben akımlara inanmıyorum. Artık öyle bir çağda yaşamıyoruz.  Çünkü artık ucundan kıyısından bir şeyin trendini görebiliyorsunuz. Bir de Türkiye trend oluşturabilmek için yanlış bir ülke

-Yanlış bir ülke derken

Çünkü biz trend verici bir ülke değiliz. Modayı ya da trendleri oluşturan yerlerin şehri ve ülkesi var. Zaten kendimiz olmalıyız. Kendimize ait çok şeyimiz var ve bunu çok fazla kaçırıyoruz. Trend olacağız diye ya da ayak uyduracağız diye kendimizi kaybettiğimizi düşünüyorum.

-Peki siz tasarımlarınızda bizim kültürümüze dair şeyler kullanıyor musunuz

İlk tabaklarımızda Mehmet dediğimiz yüz baskılı bıyıklı tasarımlar yaptık. Fatma Ana’nın Elini ve Ottoman at figürlerini de kullandığımız serilerimiz oldu. Üstelik bunlar çok da sattı. Geçmişimizle çok barışığız.

-Tasarım ürünleri çok moda oldu. İnsanlar bunu da bir trend olduğu için mi yapıyor

Hayır insanlar gerçekten kendilerine ait ve duygusu olan şeyler istiyor. Bir de çocuklarına bırakabilecekleri özel şeyler istiyorlar. Geçen bir müşterimiz bizden aldığı bir tabağı çocuğuna bırakmak istediğini söyleyerek bir şey olmasın diye duvarına asmış ki bizim tabaklarımız günlük kullanım için.

Aslıhan Şarman Toğulga

Çiniyi modern çağın çizimleriyle yorumluyorum

Yüksek enerji anlamına gelen Woha markasının tasarımcısı Aslıhan Şarman Toğulga, kullanılabilir sanatın hayatımızın her alanına girdiğini söylüyor.

-Nasıl başladı tasarımcılık serüveniniz?

Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü mezunuyum. Bir de ailem tekstil işiyle uğraşınca bu işler için doğmuş gibi oldum. Ve üç yıl öncede kendi markamı kurmaya karar vererek tişörtler tasarlamaya başladım. Şimdi de kağıt üzerine yaptığım illüstrasyonları tabakların üzerine çiziyorum.

-Tişörtten tabak tasarımına geçişiniz nasıl oldu

Kıyafetleri dışarıda ürettirdiğim için bir kopukluk yaşıyordum tasarımlarımla. Bu sefer yapacağım tasarımın her şeyiyle bütünleşmek istedim. Ve tabağa çizmek çok daha heyecanlı gelmeye başladı. Aynı desenli tabaklarda bile illa ki farklı fırça darbeleri oluyor. Bir de her tabağın altına farklı bir desen çiziyorum. Yani daha da kişiye özel kılıyorum.

-Nelerden ilham alıyorsunuz

Doğadan besleniyorum. Gökyüzü ve astroloji de beni etkiliyor. 

Tasarımlar kişiye özel

-Kendi kültürümüzden hiç etkilenmiyor musunuz

Kullandığım yöntem tamamen Anadolu uygarlıklarının kullandığı teknik. Geleneksel çini sanatını modern çağın çizimleriyle yeniden yorumluyorum.

-Tasarımlarınız hep siyah-beyaz ağırlıklı neden

Belki ileride ufak tefek renk dokunuşları yapabilirim. Ama siyah-beyaz kontrastını çok beğenerek çalışıyorum. İfade etmek istediklerinizi net bir şekilde anlatabiliyorsunuz

-Peki nasıl çalışırsınız

Kapanarak çalışırım kendimi soyutlarım her şeyden yemek yiyemem ve çok konsantre olurum işime. Özellikle elimde bitirmem gereken bir işim varsa uyku bile uyumadan çalışırım.

-Tabak tasarımı çok moda oldu neden

Öncelikle benim savunduğum şeylerin başında kullanılabilir sanat geliyor. Ben hiçbir işime şu moda olmuş hadi bende yapayım diye başlamam. Tam tersine bir şeyler yaptıktan sonra araştırmaya başlarım kim ne yapmış diye. Dolayısıyla moda ve trendleri takip etmiyorum.

-Her geçen gün hızla çoğalan tasarım dükkanlarını nasıl değerlendiriyorsunuz

Bir ihtiyaç var da bu yüzden her gün bir yenisi açılıyor. Hatta daha da çok açılsın. Yurt dışında hep tasarım mağazaları vardı. Bizde daha yeni yeni açılmaya başladı. Ama buna rağmen çok iyiyiz ve çok üretkeniz.

-Sizi diğer tasarımcılardan ayıran şeyler nedir

Piyasada çok fazla desenli tabak var ama birçoğu serigrafi baskı yöntemiyle seri şekilde yapılmış durumda. Benim tasarımlarımda tek tek benim elimin izi var.

Seda Saydam

İşlerimle duyguların sesi oluyorum

Tekstil tasarımı eğitimi alıp kumaş tasarımı yapan Türkiye’deki tek tasarımcı Seda Saydam ile kurduğu markasını konuştuk.

-Tasarımın sizin için anlamı ne

Babam tekstil işiyle uğraşıyordu. Bu yüzden her zaman tasarımın, modanın, sanatın içinde oldum. Ben küçükken babam yeni bir kumaş yaptığı zaman yanıma gelir gösterir ve beğendin mi diye sorardı. Sonra tasarımı ve üretmeyi sevdiğim için içimdeki ışığı farklı bir şekilde yansıtmak istedim.

-Nasıl yani

Trendlere ya da modaya yön veren şirketler var. Yani profesyoneller yapıyor bu işi. Ama bende kimsenin tekelinde olmasını istemedim. Herkes bu yönelimlere yön verebilmeli ve değişimler yapabilsin istedim.

-Sonra kendi markanızı mı kurmaya karar verdiniz

Evet kendi markamı kurarak bunu göstermek istedim. Bir de hayat bize bahşedilmiş bir hediye. Bunu düşünürken de hediye almaktan hoşlandığımız kadar hediye vermekten de hoşlandığımızı düşündüm. Çünkü hediye vermek istediğimiz kişileri özel hissettirmek isteriz. Tam bu noktada da bir açığı yakaladım ve kendi markamı kurmaya karar verdim.

-Tasarımlarınızda ne kadar sanat var

Hepsinde var. Çünkü sanat içimizdeki bir ruh, enerji ve tasarımlarla ortaya çıkıyor.

-Herkesin kendini tasarımcı olarak adlandırmasına nasıl bakıyorsunuz

İnsanlar aynı olmaktan aynı şeyi hissetmekten ve tek düzelikten yoruldu. Koşuşturmaca içindeki düzen bizi yormaya başlayınca da içimizdeki farklı olma isteği dışarıya çıktı. Bu sebeptendir ki ufacık da olsa farklı bir şeyler yapan herkes kendine tasarımcı demeye başladı. Bir de tabii şu sıralar kişisel gelişim konuları çok rövanşta onun da etkisi var. Kimse artık kendini bir kelime ile tanımlayamıyor. Yeni arayışlar içinde insanlar.

-Markanıza kendi adınızı ve soyadınızı verdiniz. Bunun özel bir sebebi var mı

Biliyorsunuz ki seda ses demek. Ben de insanların duygularının sesi oluyorum yaptığım tasarımlarımla. Soyismime gelince de saydam zaten şeffaflık demek. Ben de içimdeki bu sesi tüm şeffaflığımla insanlara sunmak istediğim için adım ve soyadımla kurdum markamı.

-Seda Saydam tasarımlarını farklı kılan şey nedir

Ben her şeyin sekiz duyusu olduğuna inanırım. Hatta logomda da sonsuzluk, sekiz ve iki ‘s’ harfinin iç içe geçmesi gibi anlam var. Bundan yola çıkarak tasarımlarıma zaman ve hikayeler katarım.

Ben tasarımcıların evlerini çok merak ederim. Evinizden bahsedebilir misiniz?

Emre Saraçoğlu

Anneannemden kalma bir masam var. Retronun gözüne vurduğum bir masadır. Sandalyelerini alamadım ama başka sandalyelerle kombinledim. Çok eski bir koltuğumu da dördüncü kez dönüştürerek peçvörkle kapladım. Koltuğumun formunu çok beğeniyorum ve aynısından bir daha bulamayacağımı düşünerek sürekli dönüştürüyorum. Bir de orijinal tabloları çok seviyorum ve özellikle bir dönemi biriktirmeye çalışıyorum.

Aslıhan Şarman Toğulga

Ressam Komet’in bir tablosu var o benim için çok özel. Evimde de bir çalışma atölyem var. Ama artık orası da yetmiyor. Salonda büyükçe ve çok kullanışlı bir masam var bazen yemek yerken hemen toplayıp orada da çalışmaya başlıyorum o yüzden masamdan da vazgeçemiyorum.

Seda Saydam

Kendi kumaşlarımdan yaptığım bir bavul setim var, hiç ayırmam yanımdan. Bir de anneannemin yatak odası takımı benim vazgeçilmezim. Şu an onu kullanıyorum. Dayanabildiği yere kadar da kullanmak istiyorum. Çok özel bir tasarım o da bir benzeri daha olduğunu düşünmüyorum.