2 Ağustos 2025 Cumartesi / 8 Safer 1447

Dali’nin fırçası Salsanın ritmi Zekanın kodu Arda Turan

Bayrampaşalı bir işçi çocuğu olan Arda Turan’ın Altıntepsi’den Galatasaray’a 12 futbol topu karşılığında transfer olduğu sırada, kimse bir gün Barcelona’da oynayacağını düşünemezdi. Daha yetenekli arkadaşları silinip giderken onun başarısının arkasında belki de bir zamanlar kendisine lakap olarak takılan futbol dolu ‘Kocakafa’sı vardı.

Ali Sami Alkış12 Temmuz 2015 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Dali’nin fırçası Salsanın ritmi Zekanın kodu Arda Turan

Futbol bir dans ise; Arda’nın ayaklarında salsa kıvamındadır. Futbol bir sanat ise; Arda’nın fırça darbelerinde, Salvador Dali’nin alışmışa başkaldırışıdır. Futbol bir teknoloji ürünü ise; Arda’nın akıllı iletişim araçlarında, henüz vakti gelmemiş olan G6 jenerasyonudur. Zaman ötesi bir zekanın, gerçek üstü yaratıcı gücü...

Arda’nın biyografisini kitap haline getiren İspanyol gazeteci Juan Rodrigez Garrido, işte bu yüzden “Bu adam Mars’ta bile oynar” demiştir. Nice koçyiğitler saldık Avrupa’ya! Yetişmelerinde hiçbir katkımız olmayan gurbetçi futbolcuları ayrı tutarsak; Hakan Şükür’ler, Emre’ler... Nihat’lar... Hami’ler... Tugay’lar var. Bitmedi: Arif var, Okan var, Rüştü var... Fatih Tekke, Tuncay Şanlı, Umut Bulut, Serhat Akın var. Toplamı 50’yi aştı ama hiçbiri Arda’nın uluslararası piyasadaki klasına, şöhretine, etkisine ve “Üst düzey maçlar oynama” potansiyeline yaklaşamadı. Üstelik bu 50 kişiden 40’nın sonu ne yazık ki hüsranla, acıyla, hayal kırıklığı ile bitti. Hakan Şükür ve Emre bile, bana göre Avrupa’da olacağı kadar olamadı.

Eskilerden Can Bartu, yakın geçmişten Nihat ve Tugay, son dönemlerden Gökdeniz Karadeniz, bir parça sivrilebildi. En azından süreklileri oldu. G.Saray’da oynarken takım arkadaşlarının “Kocakafa” dediği Arda ise (2011 yılında gittiği İspanya’da unutulmak bir yana) bugün Barcelona’ya transfer oldu. Arada büyük fark var.

‘YÜRÜ YA KULUM’ DİYE BAĞIRIYOR

Arda’nın kıvrak, zeki, hınzır dalışları ve şaşırtıcı zik -zakları var. Ortaları ve pasları, yaratıcı futbolunun şanına yakışır tekniğe sahip... Pozisyonlar sırasındaki büyük önsezisi, “Yapılacak işleri yapılmadan” planlamaya odaklı... Bilerek hareket etmiyor. Doğal sistem, DNA’sına önceden kodlanmış! Ama oyun disiplini konusunda sıkıntısı var. Süreklilikte aksıyor... Bazen oyun içinde kayboluyor ya da kaytarıyor. Çaktırmamaya çalışarak, kendine dinlenme fırsatları yaratma uyanıklığı peşinde... Büyük maçların öncesinde, ucuz mazeretler ya da sakatlık icat edip iddialı mücadelelerden kaçmak isteyen bir yanı da var. Bu tarafları, onu olacağından ve olması gerektiğinden daha aşağıda tutuyor. Aday olduğu halde; bu yüzden FİFA’nın Altın Karması’na seçilemedi.

Yanlışlarını ve eksikliklerini rafine etse, “Dünya çapında birinci sınıf yıldız” olacak... Potansiyeli, yeteneği ve buna uygun aurası; “Yürü ya kulum” diye bağırıyor.

DOLCE VITA USULÜ BOHEM YAŞAM

İstanbul’da yaşadığı fırtınalı aşklar var... Güzellerin biri gidiyor, öbürü geliyor. Bu konularda dikkati fazla dağınık. Dolce Vita usulü bohem yaşam tarzını seçmesi; İspanya’dayken aklını İstanbul’da tutan ve futbola karşı odaklanmasını olumsuz etkileyen bir unsur. Dikkatli ve dengeli olması şart!

Kaderi ters gitmeye başladığında, işi rayına oturtacak fırsatı ve zamanı kalmayabilir. Son pişmanlığı para etmediği bir dünyada; “Barcelona’nın aradığı adam” olmanın sorumluluğunu iyi taşımalı. Durmak yok, yola devam!

KARAKTER, GÜÇ VE TEKNİK

FC Barcelona’nın resmi sitesi Arda Turan’ın transferini, başlıktaki bu kelimelerle duyururken “Orta sahadaki başarısını ve gücünü göstermek için Barça’ya geliyor” ifadelerini kullandı. Katalan ekibiArda Turan ile yıllık 7 milyon Euro’dan 5 yıllık anlaşma yaptı. 42 Milyon Euro bonservis artı bonus ve Mnajer parası ile toplam 100 milyon Euro ödeyeceği belirtildi.

ONUN GEÇECEĞİ YERLERE ÖNCEDEN ŞOSE DÖŞENDİ

Arda’nın yol haritasında, dört tane yön tabelası var: Fatih Terim aldı...Gheorghe Hagi, Vestel Manisa’da pişirtti. Gerets oynattı. Feldkamp “Vazgeçilmez” yaptı. Şimdiki hocası Simeone, son cilayı çekti.

İstanbul Altıntepsi’de, daha 9 yaşında çok erken başlayan futbol serüveni; Arda’yı hep doğru zamanda, doğru yerde, doğru kişilerle buluşturdu. Yetenek elbette gerekli, ama şansın yaver gitmezse; yıldız diye olacak beklediğin o yetenek bazen buruşuk kağıt mendile döner. Arda’nın geçeceği yerlere, sanki önceden şose döşenmiş gibiydi...

12 yaşında G. Saray altyapısına alındığında, hamuru iyi ve ehil ellerde yoğruldu. 4 sene sonra Hagi tarafından A takımı kadrosuna seçildiğinde 16 yaşındaydı. Romen hoca; büyük yetenek gördüğü çok genç futbolcusunun iyice kıvama gelmesi için, onu Vestel Manisa’ya kiralık olarak gönderdi. Anlaşma 1.5 yıllıktı. Ama G. Saray her 6 ayda bir geri çağırma hakkına sahipti. Bu Türkiye’de ilk kez yapılan bir anlaşmaydı.

BADİ BADİ YÜRÜYÜŞLÜ

Manisa’da çok güzel bir sezon geçirince, onu ilk 6 ayın sonunda geri aldılar. 2006-2007 sezonu başında, G. Saray’a döndü. Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda oynanan Mlado Borislav maçında harika oynayıp iki de gol atınca, “Dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi” gereken biri olduğunu kanıtladı. Gerets sık sık ilk onbire aldı, Feldkamp kalıcı olarak takıma oturttu. Hızlı yükseliş onu, daha 22 yaşında G. Saray’a kaptan yaptı. Her zaman bir ayrıcalık sembolü olan “10 numaralı forma” ona verildi.Konuşurken gözleri gülen, sevimli, badi badi yürüyüşlü Arda; geçeceği yollara önceden şose döşenmiş şanslı kaderinde, o yolları asfaltlayarak yürümeye başladı.

O asfalt bugün otoban oldu. O otobandan Şampiyonlar Ligi finaline... UEFA Süper Kupası’na... İspanya La Liga Şampiyonluğu’na... İspanya Kral Kupası’na. İspanya Süper Kupası’na durmadan “Shuttle Servis” yapıyor. Bizim “Arkayı dörtleyenler” imrenerek bakıyor.

 

ÖNERİLEN VİDEO

Lüks teknelerin gözdesi oldular: Kayıkta gözleme mesaisi

Kapat
Video yükleniyor...