2 Ağustos 2025 Cumartesi / 8 Safer 1447

Dünyası yok olan insanların serüveni

40 yılı geride bırakan bir ressam… Selim Güventürk, 40’ıncı sanat yılında sanatseverlerle bir araya geliyor. Parmaklarını kullanarak yaptığı resimlerle bilinen Güventürk’ün sergisinde yılların birikimi ile birlikte Kore Savaşı’nın anlatıldığı Ayla filmi için özel bir de tablo var. Güventürk “Eserlerimin birçoğunda dünyası yok olan insanların serüvenini anlatıyorum. Bu eserlerin ortak paydasında da geçmişten bugüne yaşanan birçok gerçekliğin etkisi var” diyor.

GİZEM TÜMBAY KOÇAK 17 Aralık 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Dünyası yok olan insanların serüveni

- 40’ıncı sanat yılınızı kutluyorsunuz. Neler var bu sergide biraz anlatır mısınız?

40 yıl içinde oluşan düşünceler, bugüne kadar faydalandığım kaynaklar bu düşünceleri yönlendirmede etkili oldu. Resimlerim, daha çok hikayesi olan resimler. Bu hikayeler hem günümüzde olup bitenlerle hem de uzak geçmişte yaşanmış olaylarla ilgili derlemeler ve bunların farklı bir şekilde yorumlanması diyebiliriz. Bu içerik, mitolojideki farklı bir hikâye de, bir halk ozanının deyişi de olabiliyor. Halk edebiyatının temel taşlarından Aşık Kul Nesimi, Aşık Sümmani gibi ozanlarımız, Ömer Hayyam ve Nazım Hikmet gibi ustaların hayata bakış açıları, benim için de esin kaynağı oluyor. Yıllar içinde gelişen bu özgün tarzla beraber, bu yorumları tuvale yansıtmaya çalışıyorum.

- Sanat hayatınıza dönüp baktığınızda neler hissediyorsunuz? Resme adanan bu yıllar neler ifade ediyor?

Bu geçen 40 yılda yaptığım çalışmalar beni her zaman motive etti, heyecanlandırdı ve yeni eserler oluşturmama vesile oldu. Bu üretim sürecini gerçek anlamda mutluluk ve coşkuyla yaşadığımı söylemeliyim. Geçen bunca zaman içinde, bu resimlerle beraber sabırlı olmayı ve çok titiz çalışmayı öğrendim.

- Fırça ve spatula kullanmadan parmaklarınızla yaptığınız tablolarla biliniyorsunuz. Nedir sizin ve tablolarınızın sırrı?

Aslında ağaç heykelleri yaparken, 1977 yılında tesadüfen keşfettiğim uygulama sonucu bu tekniğe ulaştım. Bu süreçle beraber de resme yöneldim. Bu teknik, zaman içinde enteresan bir şekilde kendini yeniledi halen de yenilemeye devam ediyor. Her geçen gün üzerine koyarak devam etmeye çalışıyorum. Teknik, aynı zamanda kendi içinde yeni kurallar oluşturmaya da devam ediyor. Dolayısıyla kesinlikle özgün bir teknik diyebiliriz. Bu da diğer resimlerde karşılaştırıldığında farklı bir görünüm ortaya çıkmasına neden oluyor. Elbette fırça ya da başka biçimlerde üretilen eserlere de büyük saygı duyuyorum. Ancak benim seçtiğim yol bu ve zamanın elverdiği müddetçe de bunu geliştirmeye devam edeceğim.

- Bir tabloyu sanat eserine dönüştürmeden önce ritüelleriniz var mı? Nelerden etkilenirsiniz?

Geçmişte yazdığım küçük hikâyeler vardı. Mitolojik kaynaklardan ilham alan bu hikayeler için araştırma yaparken, bütün mitolojilerde ortak bir olay olduğunu fark ettim. Bizde Nuh Tufanı olarak bilinen konu, mitolojide değişik isimler altında birçok kez yer almış. Ortak noktası ise dünyanın yok olması. İnsanların dünyayı, yaratılan güzellikleri farklı sebeplerden dolayı yok etmek istemesi sonucu bir cezalandırma olarak, gelen bir felaket hikayesi. Buradan hareketle kendi eserlerimde de farklı bir öyküsel boyut ortaya çıktı. Dünyası yok olan insanların serüveni ana başlığı altında birçok eser ortaya koymaya çalıştım. Bu eserlerin ortak paydasında da geçmişten bugüne yaşanan birçok gerçekliğin etkisini görmek mümkün.

- Bir eseri diğerlerinden farklı kılan şey sizce nedir? Sanat eserini nasıl değerlendirirsiniz?

Sanat eseri dediğimiz olgu, içinde duygu, akıl barındırmalı ve çok büyük bir emeğin harcandığını göstermeli. Sanatçı da mutlaka icatlar yapan, üreten ve eserleri ile iletişime geçenleri etkileyebilen bir konumda olmalı. Ben kendimi bu bakış açısıyla, sanat emekçisi olarak değerlendiriyorum. Halen yapmam gereken çok şey olduğuna inanıyorum ve yıllardır bu yolda çalışmaya devam ediyorum. Sanatçı içinde yaşadığı dünyaya, insanlara, topluma ve çevreye duyarlı olmalıdır diye düşünüyorum. Bu duyarlılık beraberinde belli bir hassasiyet ve kreatifliği de getiriyor. Yeniliklere ve farklılıklara açık sanatkarların ve eserlerin farklı bir ilgiyle karşılandığı malum. Ben de özgün teknikle ve bu bakış açısıyla eserler üretmeye devam edeceğim.

- 40 yıl sonucunda sanat hayatınızda yenilikler, değişiklikler olacak mı?

Sanatçı hem özgür hem de özgün olmalı. Bu ikisi bir arada olduğu zaman aslında her geçen gün kendisini yenilemiş oluyor. Ben de yaşadığım sürece bu yenilenme süreci hem teknik olarak hem içerik olarak hem de hayata bakış olarak mutlaka devam edecek. Tüm sanatçılar için de böyle olması gerekir diye düşünüyorum. Bunu başaran sanatçıların kalıcı olduğunu ve kalıcı eserler ortaya koyduğunu da zaman içinde görüyoruz.

Ağaç heykelleri yaparken, 1977 yılında tesadüfen keşfettiğim uygulama sonucu geliştirdim.  Parmakla boyama kendi kurallarını belirledi.  

“Geçen 40 yılda yaptığım çalışmalar beni motive etti, heyecanlandırdı ve yeni eserler oluşturmama vesile oldu. Bu üretim sürecini gerçek anlamda mutluluk ve coşkuyla yaşadığımı söyleyebilirim. Zamanla sabırlı olmayı ve titiz çalışmayı öğrendim.” 

AYLA FİLMİNDEKİ DUYGULAR TABLOYA AKTARILDI

- Ayla filmine özel olarak hazırladığınız tablodan biraz bahseder misiniz?

Ayla filmi gurur duyulması gereken bir eser. Birçok insan bu yapıt çerçevesinde Kore Savaşı’nın gerçekleriyle yüz yüze geldi. Ayrıca filmde işlenen tema da son derece duygulu. Savaşta ailesini yitirmiş bir çocuğa, Türk askeri tarafından el uzatılması, aralarında oluşan güçlü bir sevgi bağı ve bunun çok güzel bir şekilde ifade edilmesi, beni çok etkiledi. Bu nedenle, böyle bir eser ortaya koymak istedim. Benim eserlerimde de bu tarz hikâyeler ve yaşanmışlıklar öne çıktığı için, Ayla da diğerleri gibi çok severek çalıştığım bir eser oldu. Tarihte iz bırakmış olaylardan biri olarak gördüğüm için çok önemsediğim bir eser olduğunu da söylemeliyim. 

- Filmde yaşanan duyguları tabloda da yaşayabilecek miyiz?

Açıkçası en azından kendim için şunu söyleyebilirim ki filmi izledikten sonra yaşanan duyguları ben de bu tabloda fazlasıyla yaşadım. Filmi izleyenlerin de duyguları tekrar tabloda yaşayacağına inanıyorum.

ÖNERİLEN VİDEO

Cinayet zanlısı kümesten çıktı

Kapat
Video yükleniyor...