14 Aralık 2024 Cumartesi / 13 CemaziyelAhir 1446

Elektronik kapitalizm

Ürün ve hizmetin kalitesi ne kadar iyi olursa olsun duyurulmaz ise güdük kalır. Sosyal mecraların reklam alanlarına hala dünya devi şirketler tarafından burun kıvrılsa da çok yakında, bu mecralar marjinal özelliklerini kaybedip sıradanlaşacak ve pahalı hale gelecekler.

SANAL MESELE /ERTUĞRUL FINDIK/[email protected]21 Ekim 2012 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Elektronik kapitalizm

Geçen gün dünyanın sayılı markalarından birinin Türkiye satış müdürüyle bir toplantı yaptım. Toplantı, bir noktadan sonra klasik metotlarla yapılan ticaretin elektronik ticaretle kıyasına döndü. Satış müdürü, elektronik ticaretin 2012 yılına kadar piyasalarda ‘gerçek’ bir değişim oluşturmadığından, dev şirketlerin bile elektronik ticarete karşı nasıl tavır takınacaklarını ilk kez bu yıl gündeme aldıklarından bahsetti.

İlgili beyefendinin “70’li yıllarda tuğla üreten adama bile fabrikatör deniliyordu” sözünden etkilendim. Bugünlerde hiç kimsenin uzağında duramadığı elektronik satış pazarlama metotlarının yepyeni bir kapitalizm yaklaşımı doğurduğunu düşündüm.

1970 yılında tuğla üreten adama bile fabrikatör deniliyordu çünkü üretim en değerli varlık biriktirme aracıydı. Satılacak ürün yoktu. Piyasa, arza açtı. İstanbullu tüccarlar, Gaziantep’te, Kayseri’de, Bursa’da, Konya’da yeni üreticiler keşfeder, kapıları önünde sıra olurlardı. Sonra herkes üretici oldu. Müşteriler ayağa gelmez oldular. Üretilen mallar satılamaz oldu. İşte pazarlama’nın altın çağı o zaman başladı. Üreticiler, ürünlerini pazarlama şirketleriyle dağıtmaya başladılar. Distribütörler, bayiler, fiyatlara uygulanan yüksek iskontolarla gelir paylaşımı dönemi vs. işte bu dönemlerde icat edildi.

EKMEK SATILMAZ DİYEN YANILDI

Pazarlama faaliyeti; tahsilat sıkıntılarını, biriken sermayenin yönetim mecburiyetini ve yatırımlar için yeni sermaye ihtiyacını doğurdu. Finans ve bankacılık sektörünün parladığı dönemler işte bu dönemler. Kredi kartları icat oldu. Çeşitli bankacılık ürünü hayatımıza girdi. Paralar kazanıldı, ürünler satıldı, ceplere kredi kartları yerleştirildi ve insanlar için önceden çok yabancı oldukları ihtiyaçlar türetildi. 2000’li yıllar işte bu yüzden hizmet sektörünün gündemimizin tam ortasına oturduğu yıllar oldu.

Şimdi 2010’lu yıllardayız. Artık açıkça elektronik ticaretin, piyasalara hakim olmaya başladığını söyleyebiliriz. Yukarıda saydığımız dört evreyi de kapsayan bir bakış açısı sunuyor elektronik ticaret. Reklam mecralarını kullanma becerisini en iyi elektronik ticaret siteleri gösteriyor. Bugüne kadar klasik mecraları kullanarak satış yapan firmalar elektronik ticareti keşfettiler. “Her şey satılır ama internetten ‘ekmek’ satılmaz” diyenler yanılmaya başladı. Şu anda yukarıda saydığımız dört evreyi hızla kat eden Türkiye, elektronik ticaret alanında gözle görülür bir yükseliş trendine girdi. En pahalı reklam mecralarında internet sitelerinin reklamlarını görüyoruz. Türkiye’de keşfedilip başarıyla uygulanan projelerin uluslararası piyasalarda yer ettiğine şahit oluyoruz. Önümüzdeki iki-üç yıl içinde elektronik ticaretin geometrik olarak büyüyeceğine hiç şüphemiz yok. Üstelik sadece ürün değil hizmet satışı da elektronik ortama taşınmış durumda.

 GÜZEL DÜŞÜNCE TANITIMLA İŞE DÖNÜŞÜR

Amerikan endüstrisi ve devleti tüm dünyadaki ticareti domine ederken, internet ticaretini de atlamadı elbette. Tüm dünyadan belki de 10 yıl kadar önce, yukarıda saydığımız evreleri tamamladılar. Şu anda Amerika’da elektronik ticaret yaşlanmış durumda. Geniş yüz ölçümü ve nüfusuyla Amerika, sahip olduğu eko sistemle, elektronik ticaretin gelişip serpilmesine çok müsaitti. Şimdi ise 5-10 yıldır sadece internet elitlerinin kullanımında olan mal ve hizmet ticaretini dünya tabanına yaymaya uğraşıyorlar.

Parça parça ve özetle anlattığımız bu vaziyetlere bir de sosyal mecraları eklemek gerekiyor. Mal ve hizmet satışı hangi reklama ihtiyaç duyar. Ürün ve hizmetin kalitesi ne kadar iyi olursa olsun duyurulmaz ise güdük kalır. ‘Güzel bir düşünce’ ancak tanıtımla ‘iş’e dönüşür. Yeni stil ticaret kendi reklam mecralarını da oluşturdu. Yüz milyonlarca kişiyi bir araya topladı, bağımlılık yarattı ve kendiliğinden büyüyen ve gelişen bir reklam pastası oluşturdu. Her ne kadar sosyal mecraların reklam alanlarına hala dünya devi şirketler tarafından burun kıvrılsa da çok yakında, bu mecralar marjinal özelliklerini kaybedip sıradanlaşacak ve pahalı hale gelecekler.

Bilinen kapitalist yaklaşımlara soğuk davranan yeni nesil için geliştirilen bu elektronik kapitalizm döngüsü ticaretin de ekonominin de can damarı olacaktır. Şu anda 15-18 yaşında olan ve Facebook’ta kedi videoları paylaşmaktan başka bir etkinliği olmayan, cebinde kredi kartı olmadığı için düşük alım gücüne sahip yeni jenerasyon 5-10 yıl sonra bu elektronik kapitalizm döngüsüyle ticarete yön verecektir. Klasik mecralardaki etkinliğine hız kesmeden devam eden kapitalizm, 10 yıl sonrasının ticaretini de garantiye almaya çalışıyor. Önümüzdeki dönemde ticaretin neye, nasıl evrileceğini çok merak ediyorum.