Yılmaz Ekici 40 yaşında. 9 Eylül Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Yıllardır farklı bankalarda yöneticilik yapan Ekici, 15 yıl önce Türkiye Zeka Vakfı’nın düzenlediği bir yarışmayla zeka oyunlarıyla tanışmış. O gün bugündür uluslararası alanda düzenlenen pek çok yarışmaya katılan ve dereceye giren Ekici, bulmacalar üzerine üç kitap yayımlamış, farklı dergilere sorular hazırlamış. Ayrıca www.turkzeka.com adlı siteyi kuran ve kendisi gibi zeka oyunlarını seven kişilere yarışmalar düzenleyen Ekici’nin yedi yaşındaki kızı Ece de onun izinden gidiyor. Ece, bir dergide yazıyor, yaşıtları için zeka bulmacaları tasarlıyor, kitap hazırlıyor.
Sosyal iletişim becerisi gelişti
Size önce biraz Yılmaz Ekici’nin hikayesini anlatalım... Onun zeka bulmacalarıyla tanışması, çalışma arkadaşıyla gazetede gördüğü bir bulmacayla başlamış. Soruların ilginçliği ve alışılmışın dışında olması hoşuna gitmiş ve bu ilgi giderek tutkuya dönüşmüş. Ardından ise ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceler peş peşe gelmiş. Yıllar içinde farklı zeka dergileri için sorular hazırlayan ve bu alanda üç kitap da çıkaran Ekici, soru çözmek kadar hazırlamayı da çok sevdiğini söylüyor: “Bu sevgimden dolayı Türk Zeka Portalı adlı siteyi kurdum. Zeka oyunlarını sevenlerin hem hoş vakit geçirmelerini hem de bu süreç içinde düşünme, akıl yürütme, kurgulama ve yorumlama yeteneklerini geliştirmelerini sağlamayı amaçladım. Sitede zeka içerikli birçok oyunun yanı sıra uluslararası yarışmalar da düzenledim. Site Türkçe, İngilizce, Almanca ve Japonca dillerinde hazırlandı. Şu anda farklı ülkelerden yaklaşık 40 bin üyemiz var.”
Peki Ekici’nin yedi yaşındaki kızı Ece’nin zeka yarışmalarına ilgisi nasıl başladı? Kızının bulmacalara yatkınlığını henüz dört aylıkken anladığını belirten Ekici şunları anlatıyor: “Küçük bir top koyduk yanına. Dokunmaya çalışırken eli çarptı ve top kendisinin de üstünde bulunduğu battaniyenin ucuna gitti. Topa ulaşmak için battaniyeyi yavaş yavaş kendine çekti. Ece ile ilgili hatırladığım ilk problem çözme faaliyeti bu. Biraz büyüyünce Ece’yi ürettiğim küçük zeka oyunlarıyla tanıştırdım. Farklı bulmacalara hemen adaptasyon sağlayıp çözüm ürettiğini görmem onun bu konuda başarılı olacağını anlamamı sağladı. Sadece kendi ürettiklerimle sınırlı kalmayıp, yurtdışından çeşitli zeka oyunları getirttim. Daha sonra da Türk Beyin Takımı-Akıl Atölyesi ile tanıştık. Beş yaşından beri devam ediyor. Tüm bu süreçte problemlere yaklaşım tarzı değişti. Günlük yaşamında karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmenin yollarını arıyor, sorup öğrenmeden geçmiyor. Kendine güveni, dikkatini toplama, odaklanma ve sonuca yönelme becerileri arttı. Sosyal iletişim becerisi gelişti.”
Ece şimdilerde küçük yaşına rağmen zeka bulmacaları çözüyor, dergide yazıyor, kitap hazırlıyor. ‘Tüm bunlar bir çocuk için ağır değil mi?’ diye sorduğumuzda Yılmaz Ekici şu cevabı veriyor: “Aslında zeka bulmacaları Ece için bir dinlenme aracı gibi. Ödevlerinin arasına mola olarak bulmaca çözmeyi koyuyor. Bu tamamen sevmekle ilgili bir şey. Onun da benim gibi zeka bulmacalarını sevmesi beni çok mutlu ediyor. Onunla ilgili en büyük hayalim ileride bir zeka yarışmasında rakip olarak karşı karşıya gelip ona yenilmek.”
Babam bana farklı düşünmeyi öğretti
Baba-kız her akşam karşılıklı olarak 15 dakika zeka oyunu oynuyor. Hatta bu onlar için bir ritüel olmuş. İlkokul ikinci sınıfta okuyan Ece Ekici günlük hayatta aklına ilginç bir fikir geldiğinde bunu hemen bir soruya dönüştürdüğünü söylüyor: “Babam bana farklı düşünmeyi öğretti. Farklı düşününce her şeyden birçok anlam üretilebiliyor, bu da ilginç ve güzel sorular hazırlamayı sağlıyor. Zaten kendime annem, babam ve öğretmenlerimi örnek alıyorum. Birden fazla mesleğim olsun istiyorum. Doktorluk, öğretmenlik ve dizi oyunculuğu. En büyük hayalim tüm dünyada tanınacak kadar başarılı işler yapmak ve birçok ülkeyi görüp, gezebilmek.”
Ece hayatının sadece bilmece ve bulmacalardan ibaret olmadığını, gün içinde farklı aktivitelere de yer ayırdığını anlatıyor: “Gün içinde molalarda ya müzik dinliyorum ya da zeka bulmacalarıyla uğraşıyorum. Akşam annem ve babamla birlikte günümüzün nasıl geçtiğini, bizi en mutlu eden, en üzen, en şaşırtan olayları anlatıyoruz. Her gün mutlaka kitap okuyorum. Bu aralar mandala boyamak da çok hoşuma gidiyor. Babamla birlikte gitar çalıp şarkı söyleyerek müzik yapıyoruz.”
Mutluysa başaramayacağı iş yok
Yılmaz Ekici’nin çocuklarını geliştirmek isteyen ebeveynler için de önerileri var. Öncelikle çocuklarını mutlu etmeyi amaçlamaları gerektiğini belirten Ekici, şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bir çocuk mutluysa başaramayacağı şey yok. Öncelikle onun değerli biri olduğunu hissettirin. Birlikte konuşun, tartışın, düşünün, şakalaşın, gülün, oynayın... Alınacak önemli kararlarda ona da söz hakkı verin. Size yardım etmesini sağlayın. Seçim hakkı verin, satın alacağınız elbiselerin rengini, modelini kendi seçebilsin. Abartıya kaçmadan gerekli yerlerde onu övün. Gözlerinin içine bakarak, tüm dikkatinizle anlattıklarını dinleyin.”