Özellikle belli bir yaştan sonra kadınların kabusu haline gelen bir şeydir diz ağrısı. Hatta ‘Kemik erimesi’ sözüne o kadar alışığız ki teşhisi kendimiz koyar olduk. Ama gerçekten nedir bu hastalık? Neden olur dersiniz? Spor yapmak her yerde anlatıldığı kadar sağlıklı mı? Aklımıza takılan soruları Medipol Üniversitesi Hastanesi’nde görev yapan Artroplasti ve kemik tümörü üzerine çalışan Ortopedi Uzmanı Ahmet Murat Bülbül’den aldık.
Kemik erimesi yalan!
Ortopedi Uzmanı Ahmet Murat Bülbül “Kemik erimez” diyor ve “Halk arasında ‘kemik erimesi’ deniyor ama tabii ki olay kemik erimesi değil. Vücudun bütün organları gibi yaş arttıkça kemik dokusu da zayıflıyor” diye açıklıyor. Bülbül problemlerin asıl nedeninin ne olduğunun araştırılması gerektiğini vurguluyor ve “Kadınlarda erken yaşta kemik problemleri, menapoz, hormon ve böbrek problemleri gibi durumların olması halinde oluşur. Ama bunlar neden değil sonuçtur. 30 yaşındaki bireyde kemik erimesi olmaz” diye konuştu.
Kıkırdağı hor kullanmayın
Son zamanlarda birçok operasyonun konusu olan sıvı eksilmesi problemini de anlatan Bülbül “Sıvı eksilmesi olarak adlandırılan sorun tamamen kıkırdak problemi. Kıkırdaklarda bir yumuşama başlıyor. Onun nedeni de bilinçsiz spor yapmak, fazla ayakta durmak ve kasları gerektiği gibi güçlendirmemek. Kaslar güçsüz olduğunda yük kıkırdağın üzerine biniyor ve kıkırdakta problem oluşuyor. Kıkırdağın damarı, siniri yoktur. Dolayısıyla kendini yenileyemez ve problemler başlar” ifadesini kullandı. Kıkırdak dokuyu korumanın önemini ise “Sıvı kaybı diye bir şey yok hor kullanılmış kıkırdak dokusu var. Beyin hücresi gibi düşünün; beyin ölüyor, insan ölüyor. Kıkırdak ölüyor, diz ölüyor” bilgisiyle açıkladı.
Bilinçsiz spor zararlıdır
Spor salonlarının kemik hastalıklarının tetiklenmesinde büyük faktör olduğunu vurgulayan Ortopedi Uzmanı Ahmet Murat Bülbül durumu bir örnekle açıklayarak “Yürüme bandı diz için çok zararlıdır. Sadece dizinde problem olanlar için değil, herkes için. Makine 20 km/saat ayarında diyelim. Hep aynı tempoda. Ama şunu düşünün siz bir yerden bir yere yürüyerek gidiyorsunuz. Hep aynı tempoda mı yürürsünüz? Aynı tempoda yürürseniz ne olur? Her yeriniz ağrır. Beyin motorize bir yapıda değildir. Oksijen kapasitesine göre hızınızı artırıp azaltır. Makine bunu anlamaz. İhtiyaç halinde hızınızı düşüremezsiniz. Dolayısıyla bir süre sonra sakatlanırsınız. Yürüyüş yapmak isteyen kişi mutlaka spor salonlarından çıkmalı ve doğayla buluşmalı” diyor.
Sporu doğada yapınca beyin bedenin ihtiyacına göre enerjiyi ayarlar. Makinede bu olay gerçekleşmez.
Önce de sonra da esneme yapın
Sözlerine “Spor salonunda insanları inceleyin. Dışarıda sigarasını içiyor sonra içeri girip hemen yürüme bandının üzerine çıkıyor. İnsanoğlunun kaslarının belli bir boyutu var. Bu kaslar gün içerisinde hareketsizliğe bağlı olarak kısalıyor. Siz onları önce gerip esneteceksiniz ki ondan sonra spor yapmaya başlayabilesiniz. Ondan sonra kasım attı, ağrı oldu diye şikayet etmeniz çok normal” şeklinde devam eden Bülbül mutlaka esneme yapılması gerektiğini yineliyor. Bülbül “Spordan önce de sonra da esneme yapın” diye uyarıyor.