25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Engel zihinde başlar

Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Nüfusunun yüzde 12’sinin engelli olduğu bir ülkede yaşıyoruz, ama onların yaşadıkları zorlukları bilmiyoruz. Yarına engelli başlamayacağımızın garantisi yok dedik ve soluğu empati merkezi gibi çalışan Diyalog Müzesi’nde aldık. Duymadan ve görmeden geçen birkaç saatin sonunda projeyi fikir babası Hakan Elbir’den dinledik.

MELEK AYDIN 3 Aralık 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Engel zihinde başlar

Hiçbir şeyi göremiyor, duyamıyor olsaydınız? Ya da  bir gün görme yetinizi kaybederseniz, duyamazsanız? Hayatınızı nasıl devam ettirirsiniz hiç düşündünüz mü?

Yola çıktığım anda neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. İstanbul Gayrettepe Metrosu’na geldiğimde ‘Öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer’ diyen Turkcell’in ana sponsorluğunu yaptığı ve Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile yapılmış olan Turkcell Diyalog Müzesi beni fazlasıyla heyecanlandırdı. Gayrettepe Metro istasyonunun tam ortasına kurulmuş alan, artık gelip geçenler için bir farkındalık durağı gibi olmuş. Alana ilk adımı attığınız andan itibaren burnunuza kahve kokuları gelecek. Merak etmeyin kahvenizi alıp, yudumlayabilirsiniz. Ancak, tek bir şartla! Baristada duran engelli arkadaşa sipariş verirken beden dilinizle sipariş vermeniz gerekiyor. Menüde beden dilinizi nasıl kullanmanız gerektiği ve kahvenizi nasıl içmek istediğiniz yazıyor.

ALFABE DUVARI

Bekleme salonunda Karanlıkta Diyalog ve Sessizlikte Diyalog, Karanlıkta Futbol olmak üzere üç ayrı deneyim odası var. Bir başka köşede ise hem Braille hem de işaret diliyle oluşturulmuş bir alfabe duvarı yer alıyor. Sessizlikte diyalog kapısına geldiğinizde, işitme engelli bir rehberle içeriye giriyorsunuz. Bir kulaklık takmanız isteniyor sesi duymuyorsunuz. Tam bir saat onların size ne anlatmaya çalıştığını öğreniyor ve aslında bunun bir engel olmadığını deneyimliyorsunuz. Gelelim İstanbul gibi metropolü karanlıkta keşfetmeye…

KARANLIKTA DİYALOG

Karanlık odaya girişte her görme engelli vatandaş gibi elinize engelli bastonu veriliyor. Bu baston içeride sizin gözünüz kulağınız oluyor. Bir de size eşlik eden rehberler var. Engin Grantepe de onlardan biri. Engin Bey, “Gören insanlar görerek duyuyor, görerek kokluyorlar. Benim dört duyum artık gözüm” diyor. Giriş en fazla 10 kişilik grup halinde başlıyor. Ve o karanlık yolculuk elimdeki bastonu omuz hizamda açarak başlıyor. Sol elim duvarı takip etmek şartıyla... Görmüyor sadece duyuyor ve hissediyorsunuz.

İSTİKLAL’İN SESİ

İlk önce bir parkta yürüyor, bankta oturuyor, ağaçlara ve çitlere dokunarak yön bulmaya çalışıyorsunuz. Kuş seslerini daha çok dinliyor sesin hangi yönden geldiğini algılamaya çalışıyorsunuz. Bir cadde de yürüyor, tramvaya biniyorsunuz. Defalarca gitmeme rağmen İstiklal’in sesini hiç dinlemediğimi fark ettim.  

Tramvaydan inip eve ilerliyorsunuz. Engin Bey koltuklara oturup film seyrettiriyor. Hababam Sınıfı filmini sergi sponsoru olan Turkcell’in Hayal Ortağım uygulaması sayesinde betimlemelerle dinliyoruz. Ardından vapur yolculuğumuz başlıyor. Son durağımız diyalog kafe oluyor. Bu kafede yaşlı, çocuk, gençle sohbet edip duygularımızı paylaşıyoruz. Sonrası mı?

Garip bir his. Empati yapmanın, farkındalığın en kısa sürede bu kadar çabuk kavrandığı yegâne yer. Engin Bey’in de dediği gibi, bir saatlik engellilik hayatınızda sadece fragmandan ibaret olsun...

MÜZE DÖRT YILDA HAYATA GEÇTİ

Turkcell Diyalog Müzesi fkir babalarından biri olan Hakan Elbir’le yaşanan süreci ve sergiyi konuştuk…

- Böylesine sosyal sorumluluk içeren fikir nereden geldi aklınıza?

Müze kökenliyim. Uzun yıllar deneyimsel öğrenmeyle ve bununla ilgili eğitim sistemini ilişkilendirme konusunda kafa yoruyordum. Karanlıkta diyaloğu duyunca da ortağımla birlikte harekete geçtik. 2013 Mart’ta Hamburg’a gittik karanlıkta diyaloğu yerinde deneyimleyip İstanbul’da açma kararı aldık. 2013 Aralık’ta da Gayrettepe Metro istasyonundaki alanı hayata geçirdik. Burası kamusal bir alandı ve kullanılmıyordu. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden burayı kamusal alana dönüştürmek için izin istedik ve Karanlıkta Diyalog başladı. Temelde ne benim ne de ortağımın daha öncesinde herhangi bir engelli dünyasıyla tanışıklığımız yoktu. Bizim ki tamamen sosyal sorumluluk projesini halkın önüne koymak ve farkındalık oluşturmaktı. Tabii maceramıza başladıktan sonra hayatımıza engelli insanlar girdi iyi ki de girdiler. Karanlıkta Diyalog’un akabinde 2016 yılında Sessizlikte Diyolog’u hayata geçirdik. 

- Sizi ziyaret edenler kimler?

Toplumun ziyaretçi kesimine bakıldığında 7’den 70’e iş dünyasından, okullardan, üniversiteli genç kesimler ziyaret ediyor. Zaman zaman siyasetçiler, aktörlerde geliyor. Yüzde 20’lik bir engelli ziyaretçimiz var ama en çok engelli aileleri tarafından ziyaret ediliyoruz. Örneğin, eşi görme engelli biri geldiğinde buradaki ortamı görerek deneyimlediğinde, eşinin nasıl zorluklar çektiğinin farkına varıyor. Zaten sloganımız da ‘öğrenmenin yolu karşılaşmaktan geçer.’ Temelde şu var. Engellilik, temelde bir metafor. Amaç kişinin potansiyelinin farkında olması. Ziyaretçiler kendisini ne kadar bildiği ne kadar bilmediğini burada deneyimliyor. Tırnak içerisinde “ne kadar boş şeylere kafa yorduğu, hayatın aslında ne kadar mükemmel olduğunu” burada deneyimliyor.

Bir diğer sonuç ise zihnindeki engelli algısı tamamen değişiyor. Engelli birinin temel işler haricinde başka işler yapamayacağını düşünürdüm. Tamamen bunların yanlış olduğunu kendim gördüm, uygun koşullar sağlandığında eşit bir birey olabileceğini, sorununun bizlerde olduğunu fark ettim. Bizim onları anlamamız gerekiyor onların bize bir şey anlatmasına gerek yok. 

- 2013’ten beri kaç kişi müzeyi ziyaret etti?

Bugüne kadar 150 bin insanın hayatına dokunduk. Daha çok başındayız aslında. Bilmeyen çok insan var. O insanlara erişmemiz gerekiyor. 

- Engellilerin istihdamı ne durumda burada çalışan engelli sayısı kaç?

Kağıt üzerinde engelli sayısı engelsiz sayısından daha fazla olan tek işletmeyiz. Onların evlere hapsolmalarındansa böyle bir yerde hem kendilerini kanıtlamalarını hem de maddi olarak kendi ayakları üzerinde durabilmelerini sağladık. 

ÇOK NİTELİKLİ ENGELLİ VAR

- Onlara ulaşmanız, burada çalışmalarını sağlamanız nasıl oldu?

Aslında çok nitelikli insanlar var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Engelliler Müdürlüğü’nün datasından ve STK’lardan yararlandık. 

- Ziyaretçilerden nasıl tepkiler alıyorsunuz?   

Çıkışta burası için biz ne yapabiliriz soruları oluyor. Gönüllü olarak çalışmak isteyenler oluyor.

- Sergiyi ziyaret etmeye gelenleri neler bekliyor?  

Zihninde herhangi bir önyargı olmadan gelsinler tabii bir de rahat ayakkabı giysinler. Karanlık insanlarda endişe yaratabilir. İçerisi son derece güvenli. Çıkmak isterlerse rehberlerimiz aracılığıyla çıkartılacaklardır.

- Hedefiniz nedir? Başka yerlerde bu müze açılacak mı?

Büyükşehir Belediyesi bize izin verdiği sürece biz burada kalıcıyız. Bu alanda devam projeleri düşünüyoruz. Ankara, İzmir, Antalya, Bursa gibi büyükşehirlerde de bu farkındalığın oluşmasını istiyoruz.