Birbirinden ilginç soyadları hep bir merak konusu olmuştur. Bu soyadlarının hangi şartlarda ve neden koyulduğunu aile büyüklerine sormuş ama çoğu zaman yeterli yanıt alamamışızdır. Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi öğretim üyesi, dil bilimci ve yazar Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, Türkiye’nin dört bir yanından soyadı hikayeleri toplayarak bu sorulara yanıt aradı.
1934 yılında çıkarılan Soyadı Kanunu ile lakap ve ünvanla anılma dönemi sona erdi ve her aileye bir soyadı kullanma zorunluluğu getirildi. Bu uygulama modern dünya ile uyum sağlamak ve aşiret ya da asillik belirterek ayrıcalık yaratacan isimleri ortadan kaldırmak için düşünülmüştü. Nitekim unvanlarında ‘oğlu’, ‘zade’ ‘yan’ kelimeleri olanlar bunları soyadlarına taşıyamadı. Kimisi ailelerinin fiziksel veya sosyal özelliklerini seçti. Bazı köyler topluca İstiklal Marşı’nın her bir kelimesini soyadı seçti: Korkmaz, Sönmez, Şafak diye. Kimisi tercihi nüfus memurlara bıraktı. Kitabında tüm bu süreçleri anlatan Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali, en çok dikkat çeken, en çok kullanılan, en sorunlu soyadlarını teker teker ele alıyor. Araştırmasına arkadaşları ve öğrencilerinden soyadı hikayelerini yazmasını isteyerek başladığını ve çalışmanın beş yıl sürdüğünü belirten Prof. Naskali “Beklediğimden çok daha ilginç şeylerle karşılaştım. Aile reisleri, nüfus memurları, muhtarlar aileye yakışacak soyadı için epey kafa yormuş. Oluşturulan listeler, edebiyat metinleri, dış görüş, meslek, savaş ve askerlik anısı, aile içi anlaşmazlıktan dolayı alınan soyadları gibi pek çok kategori oluşturmak zorunda kaldım” diyor.
Naskali nüfus kayıtlarına göre en çok tercih edilen soyadlarının Yılmaz, Kaya, Demir, Şahin, Çelik, Yıldız, Yıldırım, Öztürk, Aydın, Özdemir, Arslan, Doğan, Kılıç, Çetin, Kara, Koç, Kurt, Özkan, Şimşek olduğunu ve çok kullanılan soyadlarının olumlu telkin yarattığı için seçildiğini söylüyor.
BEN KİMİM?
Kitapta, yazar Aziz Nesin’in soyadı alma öyküsü de kendi ağzından anlatılıyor: “Herkes kendi soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. Dünyanın en cimrileri ‘eliaçık’, dünyanın en korkakları ‘yürekli’, dünyanın en tembelleri ‘çalışkan’ gibi soyadları aldı. Bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine ‘çevikel’ soyadını almıştı. Irkçılığın yayıldığı günler olduğundan, özellikle Türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı. Her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadların yağmasında da sona kaldım. Bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime ‘nesin’ soyadını aldım. Herkes ‘nesin’ diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.”
‘Karadenizli nasıl ‘TurP’, Yeşil nasıl ‘Yeşilo’ oldu?
LAKAPLARIN yeterli olduğunu düşünen Nihal Atsız da zorunluluğa tepki göstermek için önce ‘Adsız’ soyadını almış. Daha sonra kabul edilmez diye de ‘Atsız’ olarak değiştirmiş. Prof. Dr. Naskali, nüfus memurlarının hataları ve ilginç soyadlarına ilişkin şu örnekleri veriyor: “Bir nüfus memuru ‘Erzincan’ soyadı yerine ‘Ergincan’ yazmış. Yine ‘Yeşilo’ soyadı da bir memurun Yeşil soyadın sonuna noktayı kocaman koymasıyla ortaya çıkmış. Karadenizli bir aile sağlıklı, uzun ömürlü ve dayanıklı oldukları için ‘Turp’ soyadını almış. Soyadı ‘Hovardaoğlu’ olan genç kız, gömleği hep dışarıda gezdiği için ‘Hovarda’ olarak anılan babasının dedesinden bu soyadını almış. Fırıncı bir aile çok güzel çıtır ekmekler ürettikleri için Çıtır soyadı almış. Rize’de dağlarda ‘kuuu kuu’ diye öten bir kuşa eşlik eden tüccarın soyadıysa ‘Kukut’ olmuş. Bir öğrencimin hikayesiyse efsaneye dayanıyor. Bingöl eteklerinde bir köylü bir gün kuş avlıyor ve kanını temizlemek için göle daldırıyor. Sudan çıkardığındaysa kuş birden çanlanıyor. Bu olayı duyan köy halkı bu suyu bulmak üzere yola çıktığında ortada bir göl değil bin göl buluyor. Bu aile Bingöl dağlarına yakın olduğu için Bingöl soyadını seçmiş.
Halide Edip Adıvar karşı çıktı
Soyadı Kanunu çıktığı zaman buna tepki gösterenlerden biri de Halide Edip Adıvar olmuş : “Halide Edip’in gerekçesi ‘Ben zaten meşhur biriyim, benim gibi birinin soyadı almasına gerek yok’ olmuş. Durum Atatürk’ün kulağına gidince ikaz edilen Adıvar çifti, tepki olarak bu soyadını tercih ediyor. Çok rastladığımız Gümüş soyadı Artvinli bir aileden çıkmış. Tüccar olarak Batum’a giden bir büyük dede, cüzzam hastalığına yakalanıp burnu düşünce kendisine demir maske yaptırmış. Çevresindekiler ona gümüş lakabını verince bu soyadını almış.