12 Aralık 2024 Perşembe / 11 CemaziyelAhir 1446

Kabul etmeliyiz ki teknoloji çok yetenekli!

Teknoloji, insanın kendini dönüştürmesi için sürekli yatırım yaptığı garip bir şey. İnsanın kendi kendini inşa etmek için tuttuğu müteahhit gibi...

Ertuğrul Fındık29 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kabul etmeliyiz ki teknoloji çok yetenekli!

Bundan -çok değil- altı ay önce apolitik diye küçümsediğimiz, üstüne sosyolojik tahliller yağdırdığımız bir kuşak, teknolojinin nimetlerini kullanarak şimdi ‘aşırı dozda politize’ oldu. Tıpkı teknolojinin bizzat kendisi gibi hormonal bozukluk sonucu aşırı derecede büyüdü! Altı ay içinde koskoca bir kuşak gözümüzün önünde, aynı zamanda hem sosyolog hem filozof hem devrimci hem siyasetbilimci hem de din alimi oldu. Bütün toplumsal dönüşümü teknolojinin sırtına yüklemek doğru olmaz elbette. Ancak teknolojik gelişmelerin günümüzdeki en baskın göstergesi internet ve insanların zihinsel kodlarıyla oynayan sosyal mecralar.

Herkesin kendi hükümranlığını kurduğu sosyal mecraların, özellikle ülkemizde, bir kuşağı çok kısa sürede nasıl dönüştürdüğüne şahit olduk. Hiçbir tarafı kast etmiyorum ve hiçbir tarafın varlığını da benimsemiyorum ama bu kuşağın kısacık sürede nurtopu gibi bir ideolojisi oldu. Bu ideolojinin sosyal mecraların, insanlara pompaladığı aşırı özgüvenle, sınırları çizilmemiş özgürlüklerin sosyal mecralarda çığırından çıkmasıyla, emek verilmeden ilişki tesis edilmesiyle yakın alakası var.

KELİMELERİN YÜZÜ KIZARMAZ

Bu ideolojinin tek gerçek motivasyonu ‘karşı çıkmak’. Altı ayda balon gibi şişirilen yeni kuşak ideolojisinin orantısız zekasının özü de bu. Üslupsuz, ahlaksız, talepsiz, meselesiz ve gerçeksiz. Bir sürü farklı özellik ekleyebiliriz. Ancak bu yeni nesil ideolojinin ana omurgası ‘karşı çıkmak’. Sosyal mecraların pompalarıyla şişirilmiş bu ‘batıl ideoloji’nin çok ilginç başka bir özelliği daha var. Herkesin sanal alemde bir araya gelmesi ilginç bir kitlesellik ortaya çıkarıyor. Sanal alemde, kendisine benzeyenleri keşfeden herkes, tuhaf bir dayanışma sergileyip marjinalleşiyor. Nasıl olsa sanal bir dayanışma bu. İçindeki şeytanı ortaya çıkarmak için bulunmaz fırsat! Küfret, iftira at, dalga geç, dedikodu yap, komplo kur, tuzak hazırla. Yaptığını beğenecek, retwitleyecek bir sürü kişi var nasıl olsa. Burnunun ortasına yumruk yeme ihtimali de yok. Utanması da yok kelimelerin, yüzü de kızarmıyor.

Şimdi yıllarca ideolojilerinin teorilerinde boğulmuş, ideolojisini temellendirmek için kitaplar okumuş, bedeller ödemiş, kavgalara girmiş eski kuşaklar ah vah etsin dursun. Hatta bu yeni kuşağın ideolojisini anlama gayretine girsin. Pirincin taşını ayıklamakla uğraşsın. Teknoloji tam da altı ayda o taraftan ifrata kaç, bu taraftan tefrite tut diyerek yepyeni bir kuşağı inşa etmekle meşgul.

Neyi nasıl müzakere edeceğiz bu kuşakla anlamak güç... Maça mı gideceğiz bu saatten sonra? Duvarlara esprili sloganlar mı döşeyeceğiz? Facebook’ta sesli harfleri kaybolmuş kelimeler arasında anlamı çözmeye mi uğraşacağız?

Y Kuşağı mı diyeceğiz, Z kuşağı mı diyeceğiz? Ne diyeceksek diyeceğiz ama müzakere edemeyeceğiz. Orta nokta bulamayacağız. Zaman geçecek, akıllar başlara gelecek, teknoloji yepyeni nesilleri inşa ederken biz yine hiçbir şey anlayamayacağız olan bitenden.

Kabul etmeliyiz. Teknoloji çok yetenekli bir şey...