25 Nisan 2024 Perşembe / 17 Sevval 1445

Karışık ve hızlı yeme lokmanı 32 kez çiğne

Klinik Biyokimya Uzmanı Emine Akın Çakır, son yılların trendi alkali beslenmenin tüm ayrıntılarını Alkali Vücudun Sırları adlı kitabında anlattı. Zerdeçal tüketmek, yemekte dört kaşık zeytinyağı kullanmak, bir lokmayı 32 kez çiğnemek Çakır’ın kitabında yer verdiği basit ama etkili yöntemler.

İnci Döndaş27 Temmuz 2014 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Karışık ve hızlı yeme lokmanı 32 kez çiğne

Son yılların yükselen trendlerinden biri de alkali beslenme. Daha çok sebze ağırlıklı bu beslenme tarzında vücuttaki alkali ve asit maddelerinin dengede tutulması hedefleniyor. Zira denge hep asitleşme yönünde bozulduğundan bunun da zaman içinde pek çok hastalığa davetiye çıkardığı belirtiliyor. Bazı uzmanlara göre çözüm alkali beslenme... Bu konuda pek çok kitap yazıldı. Onlardan sonuncusu ise Klinik Biyokimya Uzmanı Emine Akın Çakır’ın kaleme aldığı, hayykitap’tan çıkan Alkali Vücudun Sırları. Çakır kitabında alkali beslenmenin sırlarını vermekle kalmıyor yemek tarifleri de sunuyor. Kitapta enginar ezmeli salatadan badem sütüne, pazılı çorbadan üzümlü zencefilli keke pek çok tarif de yer alıyor. Alkali beslenmenin zinde ve sağlıklı bir bünye sağladığını belirten Çakır, bu yöntemle kilo vermenin de mümkün olduğunu söylüyor.

-Alkali beslenme ilk kez ne zaman başladı?

80’lerde ABD’de kullanılmış. Ancak bu tabirin ihtiva ettiği beslenme ve yaşam biçimini dünyanın bazı coğrafyalarında yaşayan insanların yüzyıllardır sürdürdüğü biliniyor. Örneğin Pakistan’da Hunza bölgesinde, Kafkaslar’da, Japonya’da Okinawa bölgesinde yaşayanlar, bu tarz beslenmeyi benimseyen toplumlara örnek verilebilir.

SU, KARBONATLA ALKALİ OLMAZ

-Alkali beslenme kısaca nedir? Beş püf noktasını sıralar mısınız?

Birinci ve en önemli nokta yeterli miktarda ve uygun kalitede su içmek. İkincisi besinleri mevsiminde tüketmek. Üçüncüsü ikinci prensip doğrultusunda vücudun vitamin ve mineral depolarına destek olan sebze ve bitkisel protein ağırlıklı beslenme tarzı benimsemek. Dördüncüsü vücutta asidik atıklar bırakan hayvansal gıdaların az oranda (yüzde 20 kadar) beslenmede yer alması. Beşinci püf nokta ise karışık beslenmeden ve endüstrileşmiş her türlü gıdadan uzak durmak! Suyla ilgili önemli bir noktayı belirtmek istiyorum. Suyu alkali yapma yöntemi olarak önerilen suya karbonat ilave etmenin birçok sakıncası var. Karbonat kimyasal olarak sodyum bikarbonattır ve içerdiği sodyum sebebiyle tansiyon yüksekliğine yol açar. Ayrıca sadece tek bir alkali bileşik ile suyu gereken düzeyde alkali yapmak mümkün değil.

-Asidin fazla olması vücutta ne gibi olumsuzluklara yol açar?

Öncelikle hücresel düzeyde etkilerini gösterir. Hücrelerin yaşamsal faaliyetleri olarak tanımladığımız metabolizma olaylarında aksamalar meydana gelir. Hücrede yapım ve yıkım döngülerinde görev alan maddeler vazifelerini yapamayacak duruma gelir. Bu da hastalığın hücresel düzeydeki ilk aşamasını oluşturur. Asitleşmenin oluşturduğu olumsuz etkiler zamanla vücuda dolaylı olarak dalga dalga yayılır. Dokular ve organlar bu asitleşmeden payını alır. Bunu izleyen süreçte kişi bazı rahatsızlıklar, şikayetler ve ilerleyen dönemde de hastalıklarla karşı karşıya kalır. Bütün bunlar olurken kişi, kendisinde adını koyamadığı bir rahatsızlık, keyifsizlik hisseder. Bu durum daha çok ‘Kendimi iyi hissetmiyorum’ ile başlayan ifadelerle kendini gösterir.

GAZLI İÇECEKLER HASTA EDİYOR

-Piyasada asitli pek çok yiyecek var. Örneğin gazlı bir bardak içecek vücuda neler yapıyor?

Susuzluğu gidermek için bilinçsizce tercih edilen gazlı içecekler vücudu daha da susuz bırakan ve toksik yükü artıran bir seçenek. Çünkü bu tür içecekler her ne kadar su ihtiva etse de suda çözünmüş olarak bulunan ve vücudu susuz bırakan birçok madde de içerir. Yapılan bir araştırma göstermiş ki, bir bardak gazlı içeceğin asit yükünü telafi etmek için 32 bardak yüksek alkali değerde su içmek gerekiyor. Gazlı içeceklerin asiditesi son derece kuvvetli. Bu içecekler içildiğinde vücuttaki dengeleme sistemleri oldukça yoğun çalışır. Bunun sonucunda önce yorgunluk, başağrıları, halsizlik, kas krampları gibi rahatsızlıklar oluşur. İlerleyen dönemlerde de diyabet, obezite, insülin direnci, yüksek tansiyon gibi hastalıklara zemin hazırlanmış olur.

Besinler ağızda sıvı hale gelmeli

-Ağızdaki sindirimin önemi nedir? Kitabınızda da yer verdiğiniz Horace Fletcher’in “Doğa çiğnemeyenleri cezalandırır” sözünün açılımını kısaca yapar mısınız?

Ağız, sindirim sisteminin giriş ve başlangıç kısmı olarak son derece önemli. Ağızda yapılan çiğneme fonksiyonu, tükürük salgısının da katkısıyla besinlerin daha küçük parçalara ayrılmasını sağlar. Böylece besleyici maddeler daha çok emileceğinden vücuda enerji kazandırır. Kısaca, daha çok çiğnemek , daha fazla enerji kazanmak anlamına gelir. Bu konuyla ilgili araştırma yaparken Horace Fletcher’in ‘Doğa çiğnemeyenleri cezalandırır’ sözünün oldukça önemli bir noktaya vurgu yaptığını fark ettim. 1800’lü yıllarda ABD’de yaşamış, döneminde sağlık ve beslenme konularında lider olan Horace Fletcher (1849-1919), kendi adıyla anılan ‘Fletcherism’ yani gıdaların en iyi şekilde çiğnenmesi akımını başlatmış. Fletcher’a göre bütün besinler ağızda sıvı hale gelene kadar yani 32 kez çiğnenmeli ve sonra yutulmalı. Böylece kişi vücut ve diş sağlığını korumuş olur. Ayrıca aşırı yeme riski ortadan kalkar.

Yemekten önce su içmeyin

-Kitabınızda öğünlerden 20 dakika önce su içmeyi bırakmayı öneriyorsunuz. 

Öğünlerden 20-30 dakika önce su içmeyi bırakmak , midedeki suyun bağırsaklara geçmesini beklemek için. Yemek sonrasında ise 1-1.5 saat beklemek, midedeki sindirim sürecinin düzgün ve sağlıklı yapılmasını sağlamak için. Aksi takdirde midedeki besinler suyla karışır ve sindirim süreci yavaşlar.

Zeytinyağı kullanalım ama en fazla dört kaşık

-Beslenme konusunda Türkiye’de yapılan en büyük yanlış nedir?

Karışık ve hızlı yemek...

-Kitabınızda alkali tarifler de vermişsiniz. Alkali yemekler Türk damak tadına ne kadar uygun?

İstisnalar olmakla birlikte çoğunlukla Türk damak tadına uygun olduğunu düşünüyorum. Ancak bu beslenme tarzına alışmak belli bir süre gerektiriyor.

-Alkali mutfaktaki en önemli malzeme nedir?

Şüphesiz ki sebzeler. Ama zeytinyağı gibi sağlıklı yağlar, bitkisel proteinler de çok önemli.

-Yemeklerde zeytinyağı kullanıyorsunuz ve en fazla dört yemek kaşığı. Neden?

Bu miktar farklı tariflerde değişmekle beraber, yapılan yemeğin tamamı için yeterli.

-Alkali yiyecekler hangi yöntemlerle hazırlanıyor?

Genellikle besin değerini muhafaza eden haşlama, buharda pişirme yöntemleri tercih ediliyor. Çiğ beslenme de kullanılıyor.

-Özellikle zerdeçalı çok kullanıyorsunuz. Neden?

Çünkü zerdeçal geleneksel tıp ve tamamlayıcı tıp uygulamalarında Uzakdoğu ve Hindistan’da yüzyıllardır kullanılıyor. Kanserden enfeksiyon hastalıklarına, artritten Alzheimer’a birçok rahatsızlığı tedavi edici etkisi var.