19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Kimmiş baskıcı olan?

Alanım kültür sanat olduğundan dolayı çeşitli disiplinlerden sanatçılarla görüşür, kimi zaman bir haber kimi zaman röportaj vesilesiyle sohbet ederiz. En sık rastladığım yakınmaları nedir biliyor musunuz? Gönüllerinden geçeni, düşündüklerini, inandıklarını söyleyememek...

GÜLCAN TEZCAN5 Ağustos 2018 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Kimmiş baskıcı olan?

Hep kayıt dışıdır samimi ifadeleri. Gazete sayfasında aleni etmek istemezler. Bilirler ki sanat çevrelerindeki bağnaz, tutucu, faşist ve ulusalcı cenah ülkesinin, milletinin değerlerini benimseyen kişilerden hazzetmez. Millet lehine, ülkesine, toprağına dair olumlu bir cümle mimlenmelerine yol açar. Sonra ne konserlere çağrılır, ne film projelerinin yüzüne bakılır, ne rol teklif edilir ne dizilerde görülebilirler. Bunları göze alıp konuşabilenlerin sayısı da bir elin parmaklarını geçmez. 

Terör örgütünü destekleyenlerin barıştan, insan haklarından söz ettiği, başkasının fikrine tahammülsüz olanların ülkede ‘düşünce özgürlüğü’ yok diye feryat ettiği bir ortamda ‘sanata ve sanatçıya baskı var, sansür uygulanıyor’ diyenler de mahalle baskısının âlâsını yapıyor. İşte Bülent Ortaçgil ve Mazhar Alanson’un başına gelenler... Müziğin iki ustasına bunu reva görenler sanat dünyasına yeni adım atmış gençlere neler yapmaz? 

Belli ideolojileri savunup, belli mecralara konuşmak, önü sonu bilinen bir takım kalıp cümleler kurmak, Murat Bardakçı’nın dediği gibi ‘solcu’ ve ‘muhalif’ olmayı sanatçı sayılmanın birincil şartı kabul etmek ne yazık ki ciddi anlamda dayatılıyor sanat dünyasında varolmak isteyenlere. 

Bunun çözümü ise ‘Aman yanlış anlaşılmayayım’, ‘Şimdi durduk yere üstümü çizerler’ diye düşünüp bağzılarının hoşlanacağı bir dil kurmaya çalışmak yerine Mazhar Alanson, Bülent Ortaçgil gibi ne düşünüyorsa çekincesizce ifade etmekte. Korkmadan, dünyevi çıkarların hesabını yapmadan gösterilecek dik duruş sanat dünyasını da bu zilletten kurtaracaktır.