13 Aralık 2024 Cuma / 12 CemaziyelAhir 1446

Küçük Yeşilçam Datça

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın katkılarıyla Datça Belediyesi tarafından düzenlenen 8. Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali’nde Cüneyt Arkın, Filiz Akın ve Türkan Şoray ile buluştuk, Türk sinemasının bu üç deviyle hem anılarını hem de yeni projelerini konuştuk.

Buket Kahraman8 Eylül 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Küçük Yeşilçam Datça

Bu yıl 3-5 Eylül günlerinde, Muğla’nın Datça ilçesinde düzenlenen 8’inci Altın Badem Sinema ve Kültür Festivali pek çok ünlü ismi ağırladı. Türk sinemasının usta aktörü Cüneyt Arkın, Onur Ödülü’nü Filiz Akın’ın elinden alırken Belgin Doruk adına düzenlenen gecede Onur Ödülü’nü Doruk’un oğluna Türkan Şoray verdi. Eşi Betül Hanım, oğulları Murat Cüreklibatır ve Kaan Cüreklibatır ile festivale gelen Cüneyt Arkın ile Yeşilçam’ın iki efsanevi kadını Türkan Şoray ve Filiz Akın sorularımızı yanıtladı.

HAYATINDA BİR KERE MİLLETVEKİLİ ADAYI OLAN CÜNEYT ARKIN: ‘YENİDEN SİYASETE GİRMEYİ DÜŞÜNMEK Mİ? ALLAH KORUSUN’

-Sanat yaşamınızın 50’nci yılı. Neler hissediyorsunuz? Onur Ödülü’nü Filiz Akın’ın elinden aldınız.

Cüneyt Arkın: Türk Sineması belgeseli yaptığımda da hissettiğim bir duyguydu, acaba bunca zaman boşuna mı geçti diye... Ama sokağa çıkınca insanımın sevgisi, gözlerindeki o gülümseme, saygı, seni aileden biri gibi kucaklaması... Boşa geçmemiş 50 yıl. Filiz Akın ise hanımefendi, naif, sessizdir ama kamera karşısında aslandır! Müthiş bir oyuncu! O günlerde ekip aile gibiydi. Zevkle çalışılırdı. Ne yaparsak yapalım, seyircimiz filmlere sahip çıkardı. Bu da bizi çok gururlandırırdı. O yüzden ödülü alırken ‘Ah o günler, filmlerim’ diye seslendim.

-Oğullarınız ve eşinizle birlikte gelmişsiniz, festivale... Sinema ve aile yaşantısını bir arada yürütmek zor olmadı mı?

C.A: Büyük bir mimar olup köprüler, evler yapabilirsin; ressam olup dünya çapında resimler yapabilirsin ve yaptığın hataları da geri dönüp düzeltebilirsin. Ama çocukların eğitiminde, onların kişilik gelişiminde yapacağın hata, ömürleri boyunca onlarla gider. O yüzden baba olmak sorumluluk ister.

-Oğlunuz Kaan Cüreklibatır’a soralım...Babanız uzun zaman setlerdeydi. Size zaman ayırmadığını düşünüyor musunuz?

Kaan Cüreklibatır: İyi bir aile babasıdır, Cüneyt Arkın. Çocukluk-ergenlik dönemine geçiş sürecinde her şeyi babamla birlikte öğrendik. Güreştik, at bindik, futbol oynadık, balık tuttuk, ders çalıştık. Babam, benim süper kahramanımdır! Kara Murat, Battal Gazi, Malkoçoğlu... Başka bir kahramana ihtiyaç duymadım. Bir çocuk daha ne ister! Yalnız ‘Cüneyt Arkın’ın oğlu’ olma durumunun fedakarlık gerektirdiği de kesin. En büyük zorluğu şu olsa gerek; sosyal bir ortama girdiğinizde insanların çoğu ‘havalı çocuk’ imajını yapıştırıyor size. İlgisi yok.

BABAMLA BİRLİKTE OYNAYACAĞIZ

-Babanızla kısa bir oyunculuk deneyiminiz oldu. Devam edecek misiniz?

 K.C: Oyuncu olmayı hiç düşünmedim. Yetenekli değilim. Ayrıca oyunculuk bir yaşam biçimi. Çok zorda kalmadıkça oynamayı düşünmüyorum.

-Murat Bey, siz babanız gibi oyuncu olmayı seçtiniz...

Murat Cüreklibatır: Babam bana ‘Oyunculuğu denemeden önce çok sağlam başka bir işin olsun, ondan sonra bu işe başla’ demiştir hep... Ben de onu dinledim ve 14 yılı aşkın bir süre yazılımcı olarak çalıştım. Şimdi oyunculuk yapıyorum ve büyük keyif alıyorum. Son iki senem yoğun geçti, Harem dizisinden sonra yeni görüşmeler yapmaya başladım. Çok yakında babamla birlikte bir sinema filminde oynayacağız.

-Sizi daha çok benzetiyorlar babanıza.

M.C: Şöyle bir anımı anlatayım. Denize girerken 6 yaşlarında bir çocuk yanıma geldi. Bir baktım, annesi ve babası peşinden koşuyor. Belli ki birlikte dolaşırlarken çocuk beni görünce fırlamış. Karşımda durdu ve bana ‘Ben sizin bütün kalelerden atlama filmlerinizi seyrettim’ dedi. Sonra annesi gelip çocuğuna ‘Oğlum senin izlediğin filmler, bu abinin babasının filmleriydi’ dedi! Çocuğun öyle bir bakışı vardı ki görmenizi isterdim.

-Sizin da babanızla aranız iyi miydi?

M.C: Kardeşimle her şeyi babamdan öğrendik. Satrancı, tavlayı, yüzmeyi, araba kullanmayı...

AKİLLER İYİ NİYETLİ DOSTLARIM

-ANAP döneminde Eskişehir’den milletvekili adayı oldunuz. Yeniden siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?

C.A: Allah korusun!

-Hülya Koçyiğit gibi Akil Adamlar Heyeti’ne giren sanatçı dostlarınız var. Siz düşünür müydünüz?

C.A: O dostlarım gerçekten iyi niyetleriyle bu işe girdiler. Halkıma akıl vermek bana düşmediği için ben bu heyete katılmayı doğru bulmadım.

TÜRKAN ŞORAY: 'GÜNÜMÜZDE O KADAR AZ FİLM ÇEKİLİYOR Kİ KENDİMİ SUDAN ÇIKMIŞ BALIK GİBİ HİSSEDİYORUM'

-Belgin Doruk’un oğluna, annesinin adına Onur Ödülü verdiniz. Tanışıyor muydunuz?

Belgin Doruk hayattayken yanına gidip de ona olan hayranlığımı dile getiremediğim için çok pişmandım. Bu durum, hep içimde bir yara olarak kalmıştı. Böyle bir fırsat elime geçti ve koşa koşa geldim Datça’ya. Bir görevdi bu ödülü vermek benim için. Belgin Doruk, sanki hiç aramızdan ayrılmamış gibi.

-Yeşilçam’ı özlüyor musunuz?

Öğrencilik yıllarımda tesadüf sonucu sinema filmi çevirmeye başlamam hayatımın en önemli dönüm noktası. Sonraki yıllarda anne olmam da hayatımda çok şey değiştirdi... Bengeçmiş yılları özlüyorum tabii. Yeşilçam dönemi meslek yaşamımın en güzel yıllarıydı. Her gün film setlerinde olmak beni çok mutlu ediyordu çünkü halkın tek eğlencesi sinemaydı o dönem. Üretim fazlaydı. O yıllarda imkanımız da vardı ve yılda iki yüz film çekiliyordu neredeyse... Şimdilerde bu kadar az film çekildiği için kendimi sudan çıkmış balık gibi hissediyorum.

-Milyonlarca hayranınız var. Festivallerde de alkış kıyamet kopuyor, siz sahneye çıkınca... Tam olarak neler hissediyorsunuz?

Allah’ın büyük bir lütfu olarak görüyorum ve bunu hiçbir zaman yük olarak düşünmüyorum. İnsanlar beni kalplerinde bir yere koyduysa, hep orada kalmak çok önemli. Bu sevgiyi hak etmişimdir inşallah. Seyircimin sevgisi olmazsa yaşayamam. Onlara ölene kadar vefa borcum var.

-Yeni bir televizyon dizisinde oynayacak mısınız?

Birçok farklı proje teklifi var. İnceliyoruz. Açıkçası çalışmayı çok özlemişim. Çalıştığım, setlerde olduğum zaman yaşadığımı hissediyorum.

-Sinemada ve televizyonda başarılı bulduğunuz isimler var mı?

Yeni nesil oyuncuların hepsi çok başarılı. Bunun nedeni oyunculuk eğitimi almış olmaları. Mesleklerini aşkla seviyor ve saygı duyuyorlar. Fiziksel özellikleriyle de göz dolduruyorlar.

FİLİZ AKIN: ‘CÜNEYT’E ÖDÜL VERİRKEN DUYGULANDIM ÇÜNKÜ İLKLER UNUTULMUYOR’

-Cüneyt Arkın’a ödülünü verirken duygulandınız.

Cüneyt’in ilk oynadığı film Gurbet Kuşları’nda kamera karşısına beraber geçtik. Ben 18’dim;  o, 25 falan... O kadar çok yılımız beraber geçti ki ilkler unutulmuyor. Cüneyt, çok iyi dosttur. Otuza yakın filmde beraber oynadık, birçok şey paylaştık. Gelmiş geçmiş aktörlerin en yakışıklısı. Aynı zamanda işini çok ciddiye alan, yıllarını sanata adayan bir doktor. Çok cesaretlidir, dublör kullanmazdı.

-Yeşilçam filmlerine hala büyük ilgi var. Sizce neden?

Biz dönem filmi çektik. Kaybettiğimiz değerler, ilişkiler, masumiyet, romantizm özleniyor. Bu duyguları arıyor insanlar da ondan... 

-Siz sinemayı neden bıraktınız?

Arkadaşlarım hala film çekiyor. Ben kendi isteğimle sinemayı bıraktım. Çok güzel bir dönem yaşadım. Oynayabileceğim her rolü zaten oynadım. Sinemanın bütün yaşamımı kaplamasını istemedim. Aile kurdum, dünyayı gezdim.

-En yakın arkadaşınız Hülya Koçyiğit, Akil Adamlar Heyeti’nde. Size böyle bir teklif gelseydi...

Ben böyle bir görevde yetkili bir kişi olduğumu düşünmüyorum. Hülya da bence kendinden fedakarlık yaptı ve barış sürecine katkıda bulunmak istedi.

-Güzelliklere Merhaba, Hayata Merhaba ve Lezzete Merhaba adlı üç kitabınız var. Yazarlığa devam edecek misiniz?

İki kitap hazırlığı içindeyim. İlki, sanat yaşamım boyunca yaşadıklarımı, gördüklerimi, öğrendiklerimi derlediğim bir kitap... Şöhreti yoğun yaşadım, hatalarım oldu, şimdi onları esprili bir dille toparlayıp kitap haline getireceğim. Diğeri de ‘Aşka Ne Oldu?’ Bu kitapta ise tarih boyunca yaşanan aşkların günümüzde nasıl değiştiğini kendi bakış açımla kaleme alacağım. Ayrıca aşkı farklı farklı anlatan Çetin Altan, Türkan Şoray ve Elif Şafak gibi değerli insanlarla yaptığı söyleşilerim de yer alacak bu kitapta. En yakın zamanda toparlayıp çıkarmak istiyorum.