25 Temmuz 2025 Cuma / 30 Muharrem 1447

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kesik başı nerede?

Merzifonlu Kara Mustafa Paşa ordusuyla Viyana kapılarına dayandığında Avrupa’yı dize getiren bir başkomutan olmayı hayal ediyordu. Ama Viyana’nın zarar görmemesi için teslim olmalarını beklemesi, onu idama götüren felaketle sonuçlandı.

Bilinmeyen Tarih/Murat Kutlu/[email protected]3 Mart 2013 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa'nın kesik başı nerede?

Viyana, Merzifonlu komutasındaki Osmanlı ordusu tarafından altmış gün muhasara altında kaldı. Bu süre içerisinde on sekiz defa büyük çapta hücum organizasyonu yapılmış ancak bir sonuç alınamamıştı. Kuşatma uzadıkça umulandan daha fazla mukavemet gösteren Viyanalıların da artık daha fazla dayanacak gücü kalmadı. Yapılacak son bir saldırı belki de şehrin düşmesine neden olacak ve Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın adı tarihe altın harflerle yazılacaktı. Osmanlı ordusundaki üst düzey komutanların hepsi Paşa’nın vereceği son saldırının emrini bekliyordu. Fakat Merzifonlu, şehrin kendiliğinden teslim olmasını bekliyor, Viyana’nın yağma edilip daha fazla tahrip olmasını istemiyordu. Sessiz bekleyiş Lehistan ordusunun hiç beklenmedik bir şekilde Viyana önlerinde belirmesiyle bozuldu. Bu ani saldırı karşısında neye uğradığını şaşıran Osmanlı Ordusu müthiş bir bozguna uğradı. Canını zor kurtararak Belgrad’a kaçmayı başaran Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, Edirne’ye geçip ordusunu yenileyerek ilkbaharda bu acı mağlubiyetin intikamını almaya karar verdi lakin bu fırsat kendisine verilmedi. IV. Mehmet, Merzifonlu’nun şahsi düşmanlarının da telkinleri ile paşanın idam edilmesini emretti. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, 25 Aralık 1683 yılında Belgrat’ta idam edildi.

TÜRK TARİHİNİN KIRILMA ANI

II. Viyana kuşatması ile ilgili bilgiler veren en önemli kaynaklardan biri aynı zamanda o devirleri de yaşamış olan Silahtar Fındıklılı Mehmet Ağa’nın Silahtar Tarihi adlı eseridir. Silahtar eserinde, Paşanın idamından sonra geçen hadiseleri şöyle anlatıyor: “Ba’dehu esvabın soyup aşağı saray havlısında bir köhne çadıra indirip gusül ve tekfin ve kaldırıp namazın kıldılar ve yine ol çadıra getirüp tabut içinde cell ad başın yüzüp cenazesin saray karşısında camii şerif havlısında defnettiler.“ Bu ifadelerden Merzifonlunun başının vurularak öldürülmediğini ve boğulduktan sonra kafa derisinin yüzüldüğü açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Viyana önlerinde Osmanlı Ordusu tarafından yakalanarak Belgrad’a getirilen Claudio Angelo di Martelli adlı esir, yıllar sonra yazdığı hatıratında Paşa ile ilgili “Başını yüzüp derisini saman ve baharatla doldurarak Edirne’ye götürdüler” ifadelerini kullanmıştır. İstanbul’da ki Avusturya elçisinin tercümanı olan ve bizzat Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın emri ile kuşatmaya katılan Giorgio Cleronome’de yazdığı raporlarda buna benzer ifadeler kullanmıştı. Anlaşılan o ki Kara Mustafa Paşa, idamının ardından Belgrat’ta kendisinin yaptırdığı ancak sonradan kiliseye çevrilen camiye defnedilmiş ve kafa derisi de yüzülerek Edirne’de Sultan IV. Mehmet’e gönderilmişti. Bu kafa derisi daha sonra Sarucapaşa Camisi avlusuna gömülmüş, naaşı bir daha buraya getirilmemişti. Meşhur tarihçi Hammer, bu hadiseyi önce yukarıda zikrettiğimiz şekilde kabul etmiş ancak Paşa’nın Edirne’de sadece kafa derisinin bulunduğuna inanılan kabrindeki kitabesini okuduktan sonra fikrini değiştirerek, Merzifonlu Kara Mustafa Paşa’nın Belgrad’da idam edilip kesik başının Edirne’ye götürüldüğüne kanaat getirmişti. Bu arada bazı tarihçiler Osmanlı da kafa derisi yüzme adetinin olmadığını bu nedenle paşanın kafatasının Edirne’de olduğunu iddia etseler de daha önce de zikrettiğimiz Silahtar Tarihinde bu mesele gayet açık bir şekilde belirtilmiştir. Avusturyalı Türkolog Kerstin Tomenendal’ın yaptığı çalışmalar sonunda ortaya çıkarılan bir belgede Paşa’nın kafatasının bugün müze olarak kullanılan Viyana Silahhanesi’nde bulunduğu tespit edilmiştir. 1683 yılındaki II. Viyana Kuşatması Türk Tarihi açısından bir kırılma noktasıdır. Merzifonlu Kara Mustafa Paşa, alınan bu başarısızlığın bedelini çok ağır ödemiştir. Öyle ağır bir bedeldir ki bu, merhumun mezarı ile ilgili tartışmalar bugün hala devam etmektedir.