19 Nisan 2024 Cuma / 11 Sevval 1445

Ortam sanal olsa da suç gerçek

Sosyal medya hem çok eğlenceli hem de tehlikenin ta kendisi! “Sanal ortam” deyip ciddiye almadığımız pek çok husus başımıza dert açabilir. Özel hayatımızın aynası olan hesapları koruma altına almak şart. Zira hepsi birer suç mahaline dönüşebilir!

BÜŞRA UĞRAŞ3 Eylül 2017 Pazar 07:00 - Güncelleme:
Ortam sanal olsa da suç gerçek

Hafta başında İstanbul’da bir otelde gerçekleşen Vatan Şaşmaz cinayeti tüm ülkeyi derinden sarstı. Henüz nedeni kesinleşmese de ilk bulgular Şaşmaz’ın saplantılı bir aşkın kurbanı olduğu yönünde. Olayın ardından konu sosyal medyada geniş yer buldu bulmasına ama farklı gelişmeler de izledik; bazı kişiler cinayeti haklı gördü, bazıları da daha ileri giderek cinayetin ardından intihar eden Filiz Aker’i anti-kahraman ilan edip adına sahte sosyal medya hesapları açtı. Tüm bu yaşananlar hepimize saplantılı aşklar ve sosyal medyada yaşanan tacizleri hatırlattı. Bu tarz tehditlerle karşılaştığımızda ne yapmalıyız? Kendimizi nasıl koruyacağız? Benzer olaylarda hukuk bizi nasıl korur, sosyal medyada tavrımız ne olmalı ve psikolojik bozuklukları nasıl tespit edebiliriz? Aklımıza takılan yüzlerce soruyu işin uzmanlarıyla görüştük.  

İşte cevaplar…

FORDEFENCE ADLİ BİLİŞİM LABORATUVAR CEO’SU MUSTAFA SANSAR

HAYATI SOSYAL MEDYADA YAŞAR OLDUK

Sosyal medya herkesin, her gün kendi magazin haberini yazdığı bir mecra haline geldi. İnsanlar özel hayatlarını bu mecralardan paylaşırken aslında özel hayatlarıyla ilgili ciddi tehlikelere de kapılarını ardına kadar açmış oluyor. Çünkü ne yazık ki insanın başına derdi yine insan açıyor. Bu konuyu Fordefence Adli Bilişim Laboratuvar CEO’su Mustafa Sansar ile görüştüğümüzde bize şunları söyledi: ‘Sosyal medya insanı’ diye bir tabir oluştu. Makyaj, seyahat, haber, spor, müzik, kişisel gelişim veya magazin gibi birçok konuda sayısız blogger var. Günün büyük çoğunluğunu burada geçiriyorlar, binlere varan paylaşımda bulunuyor ciddi gelir elde ediyorlar.  

MAĞDUR MEDYASI

“İnterneti kullanan diğer insanlar bu sosyal medya insanlarını gördükçe kendileri de tabiri yerindeyse ‘meşhur olmak’ ve biraz da para kazanmak için bu işe soyundu. Tabii gün geçtikçe daha farklı olmak veya daha çok takipçi edinmek adına kimi zaman maksadını aşan, kimi zaman hakarete varan, kimi zaman aile ve toplum ahlakını olumsuz yönde etkileyen, çoğu zaman da kanuna aykırı olduğunu bile bile yaptığı olumsuz içerik paylaşımları ile bizlerin karşısına çıkar oldular. Her zaman söylendiği gibi ‘Kontrolsüz güç güç’ değildir. Dolayısı ile kişisel paylaşımlar yani kişisel blogların takipçileri, toplumu etkileyen paylaşımlarının yanı sıra kendilerini de zora sokan birçok durumla karşılaştıklarını görür olduk.  Tüm bunların sonucunda ise taciz, hakaret, fiziksel şiddet veya dolandırıcılık kurbanı olan birçok sosyal medya mağduru oluştu. Biz şirket olarak bu konuda birçok kurum ve kişiye danışmanlık verdiğimiz için bu tür davalarla sıklıkla karşılaşıyoruz.”   

GİZLİ TAKİPÇİ TEHDİDİ

Sosyal medyanın kullanımının yaygınlaşmasıyla hayatımıza bir de ‘Stalk’ (kişinin haberi olmadan onu sürekli takip etmek) kavramı girdi. Stalk kişilere ciddi zararlar verebiliyor; bu yolla kötü niyetli kişiler kullanıcıları taciz edebiliyor. Genellikle de bu işi açtıkları sahte hesaplarla yapıyorlar… Peki bu sahte hesaplarla karşılaştığımızda ne yapacağız dersiniz? Yanıtı Sansar veriyor: Stalk aslında sosyal medyanın temelini oluşturuyor. Hepimiz makul ölçülerde stalklıyoruz birbirimizi. Çünkü merak doğamızda var. Bu iyi niyetli olan. Bir de art niyetli stalklama var; kötü niyetli stalker ilk olarak kendini gizleme eğiliminde olur ve sahte hesap kullanır. Sahte hesap takip edeceği kişinin dikkatini çekmeyen, minimal ve sıradan görünen ve o kişiyi şüphelendirmeyecek şekilde dizayn edilir ve aynı okul, sosyal çevre, şehir, arkadaşlar gibi ortak noktalar barındırır. Dolayısıyla ilk bakışta sahte olduğunu anlamak güç olur. Bana göre alınacak ilk tedbir ihtiyatlı davranma ve seçici olmak. Her isteği onaylamayın. İkincisi kullanıcılar arkadaş listesinde bulunan kişilere ve takipçilerine sınırlar koymalı, bilgi ve paylaşımlara erişilmesini engellemeli. Bunun da ötesinde takipçilerinin paylaşımlarına ve başka hesaplarla etkileşimine çok dikkat edilmeli. Genel anlamda bakıldığında sosyal medya sitelerinin bu tarz art niyetli insanları kesin engelleyen bir güvenlik sistemi yok ama şikayet mekanizmaları iyi çalışıyor. 

HUKUKİ SÜRECİ VAKİT KAYBETMEDEN BAŞLATIN

Burada toplumsal bir hareket olmalı. Herkes tespit ettiği sahte profilleri şikayet etmeli. Çok sayıda şikayet gelirse art niyetlilerin sahte profil kullanma eğilimleri azalabilir. Taciz, tehdit, dolandırıcılık veya istenmeyen bir durum yaşanması halinde ise kesinlikle hukuki şikayet sürecini başlatmak gerekiyor. Çoğu zaman karşıdaki kişinin tehditleri veya hukuki sürecin takibinin nispeten zor olması sebebiyle insanlar polise veya savcılığa başvurmuyor. Böylece bu tarz şahıslar da cesaretlendirilmiş oluyor. Unutulmamalıdır ki ortam sanal olsa da işlenen suç gerçektir.

SORUN BÜYÜK AMA ÇÖZÜMÜ VAR

Saplantılı, patolojik aşıklar tarafından işlenen suçlara aşinayız.  Bunun en güncel versiyonu sosyal medya üzerinden yaşanıyor. Sanal ortamda başlayan psikolojik şiddet ve tacizleri fiziksel zarara kadar uzanıyor. Bu gibi vakaları inceleyen Sansar şunları anlatıyor: İsim vermeden bir dosyadan bahsetmek isterim; art niyetli kişi 12 yaşlarında bir kız çocuğunu hedef seçmişti. Şahıs kendini 16 yaşında bir kız olarak tanıtan sahte bir profil oluşturup mağdur olan çocukla iletişime geçmişw. Şahıs mağdurun Justin Bieber hayranı olduğunu öğrenmiş kendisini bu sanatçı ile tanıştırabileceğine inandırmış bazı özel fotoğraflar istemiş.  Daha sonra mağduru yine kendinin oluşturduğu ve kendini 15 yaşında bir erkek olarak tanıttığı başka profil ile görüşmeye zorlamış, istediğini yapmaz ise fotoğraflarını ailesine göndermek ile de tehdit etmişti. Dosya savcılıktan bana bilirkişi olmam sebebi ile tebliğ edildiğinde bu şahıs henüz tespit edilmemişti. Teknik bazı çalışmalar ile bu sahte profili oluşturan kişinin 35 yaşında, İstanbul’da yaşayan, eğitimli, iyi bir işi ve geliri olan biri olduğunu tespit ettik, ceza almasını sağladık. Diğer bir örnek ise sanatçı ve eski sevgilisi hakkında internette bir oyun olduğunu bundan dolayı mağdur olduklarını söylediler. Bir saat içerisinde oyunu yapan kişileri tespit ettik, bunları uluslararası adli bilişim standartları çerçevesinde raporladık. Bu tarz mağduriyetler yaşandığında mutlaka bilir kişiye danışılmalı ve hukuki süreç başlatılmalı.                  

Sosyal medyadaki kullanıcı sayısındaki artışa paralel olarak suç mekanizması da genişledi. Sahte profillerle kendini gizleyen art niyetli kişiler, taciz ve tehditlerle sıradan kişilerin hayatını kabusa çevirebiliyor.

AVUKAT DEMET SEZGİN

DEVLETİN SİZİ KORUMASINA İZİN VERİN

Sözlü, yazılı, fiziksel şiddete maruz kalan kişileri korumak ve bu durumun önüne geçmek için kanunlar ne der, mağdur kişi hakkını nasıl aramalı, nasıl bir yol izlemeli? Bu konuda aklımıza takılanları Avukat Demet Sezgin’den dinledik.  Av. Sezgin, saplantılı aşk mağdurlarına şu önerilerde bulunuyor.

ÖNCE VALİLİĞE BAŞVURUN 

 “Devletin asli sorumluluğu, bireylerin can güvenliği ve vücut bütünlüğünün ihlali halinde şiddet uygulayan suçluları cezalandırmak olduğu gibi; aynı zamanda can güvenliği ve vücut bütünlüğünün korunması için alınması gereken tüm önleyici koruma tedbirlerini de almaktır. Bu nedenle her türlü psikolojik, fizyolojik ya da cinsel saldırı, tehdit seviyesinde dahi olsa şiddet olarak kabul edilmeli ve bu durumu önlemeye yönelik idari ve adli koruma tedbirlerine başvurulmalıdır. Şiddet tehdidine maruz kalan kişiler öncelikle bulunduğu yerin valiliğine giderek koruma talebinde bulunmalı. Yapılacak araştırma sonucunda şahsın tehdit altında olduğuna ilişkin bulgulara ulaşılırsa koruma kararı verilecektir. Valilikçe verilen koruma kararı özel koruma, yakın koruma, konutta koruma, işyerinde koruma ya da çağrı üzerine koruma şeklinde il ya da ilçe koruma müdürlüğünce uygulanır.  Aile içi şiddet ya da tehdit varsa mağdur doğrudan aile mahkemesine de koruma tedbirleri için başvurabileceği gibi aile mahkemesi tarafından şiddet tehdidi uygulayan kişi ile ilgili uzaklaştırma, psikolojik tedavi ya da hakimin uygun göreceği diğer koruma tedbirlerinden birine karar verilir.”

DERHAL E-TESPİT YAPTIRILMALI

Tehdit fiilini öğrenen kurum ya da tehdit altındaki şahıs şiddet tehdidi altında bulunduğunu aynı zamanda Cumhuriyet Savcılığı’na da derhal bildirmeli. Şiddet tehdidi sonrası tehdit edilen kişiye ulaşılabiliyorsa genellikle yakalanıp ifadesi alındıktan sonra adli kontrol tedbirleri alınarak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır. Sosyal medya aracılığı ile hakaret ve tehdite uğrayan kişi de bu durumun tespiti için derhal e-tespit yaptırmalıdır. İlerde açılacak davalarda yapılan bu tespit, delil olarak kullanılır. Görüldüğü üzere tehdit altındaki kişinin korunması için idari ve adli tedbirler mevcut olmakla birlikte kişinin yaşamına ya da vücut bütünlüğüne yönelik verilmek istenen zararın tamamen bertaraf edilmesi mümkün değil. Ne yazık ki bazı yasal boşluklar bulunuyor ve zarar vermek isteyen şahıs bu boşluklardan yararlanabiliyor.

PSİKİYATRİST SİNEM ZEYNEP METİN

MUTSUZSANIZ DURUP BİR DÜŞÜNÜN

Saplantılı aşklar konusu kafamızı kurcalarken bu sorunun hastalık derecesini, tespit ve tedavi sürecini Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Sinem Zeynep Metin’e danıştık. Metin konuyu açıklamaya “Psikiyatride ‘platonik aşk’ diye bir şey yoktur; patolojik aşk ya da erotomanik hezeyan dediğimiz tanı vardır. Bu kavramlar kişinin karşısındakine aslında hislerinin karşılığı olmadığı halde güçlü ve sağlıklı olmayan duygular beslemesi durumuna işaret eder. Çok farklı sebeplerden dolayı ortaya çıkabilir. Birincisi kişilik bozuklukları; kişinin karakteri gelişirken ortaya çıkan patolojik süreçler. İkincisi gerçeği değerlendirmenin, muhakemenin bozulması, kişinin yaşadığı olaylarda gerçekle-yalanı ayırt edemediği psikotik hastalıklar” sözleriyle başlıyor. “Hasta genelde sorunu kendi içinde yaşar herhangi bir rol modelin etkisinde kaldığı için böylesine bir patolojik aşka tutulmaz” şeklinde devam eden Metin “Kişi aşık olduğunu düşündüğü kişiden tamamen bağımsız olarak hareket eder. Medyada yayılan haberler, diziler, kitaplar hastayı pek etkilemez ancak tabii ki bu tip hastalıklı durumların medyada normalleştirilmesi bambaşka bir sorun” diye de ekliyor.

HAYATINIZI KARARTMAYIN

“Aşk size kendinizi iyi hissettirmek yerine kötü geliyorsa orada bir durup düşünmek gerekiyor” uyarısında bulunan psikiyatrist: Kişi bir ilişkiyle ilgili sorun yaşıyorsa ve bu patolojik bir problemse bu hayatının diğer alanlarına da yansır. Sadece ilişki ile sınırlı kalmaz. İş hayatında, arkadaşlık, aile ilişkilerinde de bozukluk yaşayabilir. Bu tarz bir vakayla karşılaştığımızda öncelikle altında yatan sebebi inceliyoruz. Gerçekten doğru ve yanlışı değerlendirme kısmında bir yanlışlık varsa kişinin kendi rızası olmadan da tedavi etme mecburiyeti olabilir. Ancak diğer kişilik bozukluklarıyla giden ilişki sorunlarında bireysel talep ile ancak tedavi edebiliyoruz.