Bağışıklık kaybı, beyin yaşlanması, böbrek taşı ve kumu, dikkat eksikliği, diş çürükleri, diyabet, eklem romatizması, saç dökülmesi, gut, hamilelerde bulantı ve kusma, idrar yolu hastalıkları, insülin yüksekliği, kabızlık, kalp ve damar hastalıkları, kan şekeri yüksekliği, kemik erimesi, kireçlenme, ülser, demir eksikliği, aşırı yağlanma, erken yaşlanma... Dünyada milyarlarca insan, onlarca hastalık, binlerce ilaç var. Özellikle ‘şifalı’ adı altında bitkiler, bilimsel ve farmakolojik yöntemlerdeki gelişmeler nedeniyle son yıllarda çok popüler. Ama onlar da tıpkı yiyecekler gibi yanlış zaman ve miktarda, kalitesiz olanı tüketildiğinde faydası değil zararı ortaya çıkıyor. Hatta kanser olma tehlikesi bile yaratıyor. Peki bu kadar çok aktarın açıldığı, her bitkiye ‘şifalı’ dendiği, ansiklopedi gibi kitapların yazıldığı, aynı hastalık için her uzmanın başka bir bitkiyi önerdiği günümüzde neye inanacağız? Bitkilerden nasıl fayda sağlayacağız?
Bitkilerle yolculuğuna 40 yıl önce başlayan Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Ana Bilim Dalı Başkan Prof. Dr. Erdem Yeşilada, konunun uzmanlarından biri. Yeni kitabı İyileştiren Bitkiler’de hastalıklarda faydası kanıtlanmış 75 özel reçete hazırladı. Aynı zamanda STAR pazar yazarı olan Yeşilada, bitkilerle ilgili tüm bilimsel çalışmaları takip ediyor, kendisi araştırma yapıyor, hiçbir bitki için asla ‘kesin çözüm’ getirir ifadesini kullanmıyor. Çünkü bitkilerin tam yapısının henüz çözülmediğini söylüyor: “Dünya nüfusu 7 milyar, bu 7 milyar kişinin hepsi meslektaşım olsa ve 40 yıl çalışsalar bitkilerin §içeriği hakkındaki bilgileri tamamlamaları mümkün değil!”
300 BİN BİTKİ KEŞFEDİLDİ
Yeşilada, insanların genetik yapılarının birbirinden farklı olduğunu, dolayısıyla hiçkimsenin birbirine benzemediğini, bir bitkinin her insanda farklı etkiye sahip olabileceğini anlatıyor: “Bitkiler açısından bugün doğru denilen bilgiler altı yıl sonra yanlış çıkabilir. Bunun nedeni doğanın karşısında insanoğlunun çaresizliği. Her geçen gün yeni bir özellik bulunuyor. Her bitkide yüzlerce madde var, her insan da ayrı bir fabrika... Dünyada 300 bin bitki keşfedildi, belki bulmadığımız 200 bin bitki daha var. Üstelik bulunan bitkilerin yapıları tamamıyla bilinmiyor.
Yeşilada, kimseye ‘Şu bitkiyi kullan, şu hastalığa iyi gelir” diye tavsiyede bulunmuyor. Bunun nedeninin bitki de olsa insana zarar verebileceği gerçeği: “Bir bitkiye ve insana tek açıdan bakılamaz. Başınız ağrıdığında ağrı kesici alırsınız. Ama bu başağrısının nedeni nedir? Diş mi, göz mü, yoksa kanser mi? O zaman tedavi de değişir. Ağrı, vücudun bir olumsuzluğa verdiği cevaptır. Bir de her insanın metabolizması ve genetik yapısıyla değerlendirirseniz trilyonlarca olasılık söz konusu. O nedenle ‘Kansere şu bitki iyi gelir’ demek çok yanlış. Mesela bir kişi öksürüyorsa adaçayı içmesi tavsiye edilebilir ama acaba o öksürüğün sebebi nedir? Ciddi bir hastalık olabilir arkasında. O yüzden kimseye bitki önermiyorum.”
MİGREN HASTASIYIM AMA İLAÇ KULLANMAM
63 yaşındaki Prof. Dr. Erdem Yeşilada, mesleği dolayısıyla 40 yıldır bitkilerle haşır neşir. Genç görünmesinin nedeninin bitkiler olup olmadığını sorduğumuzda, Yeşilada’nın yanıtından sadece bitkiler değil yaşam şeklinin etkili olduğunu öğreniyoruz: “Evim yedinci katta, elimde yük yoksa asansöre binmem. Mümkün olduğunca yürümeye çalışıyorum. Mecbur kalmadıkça ilaç kullanmam. Migren hastasıyım ama ağrı kesici almam. Migrenim aura halindeyken nane yağını derin derin kokluyorum. Az yerim. Çayımda şeker kullanmam. Börek ve baklava yiyince suçluluk hissediyorum.”
AÇIKTA SATILANLARI ALMAYIN MUTLAKA BİR AY KULLANIN
PROF. Dr. Erdem Yeşilada, bitkileri satın alırken, kullanırken mutlaka dikkat edilmesi noktaları şöyle sıralıyor:
- Bitkileri kesinlikte açık satın almayın! Bir bitkinin ne kadar süre kaldığı çok önemli. Bazıları bitkileri Çin’den sipariş ediyor, onlar da uygun olmayan koşullarda uzun süre saklanan bitkileri gönderebiliyor. Böyle bir durumda bitkinin etkisi görünmeyebilir. Bitkileri güvenilir yerlerden satın almak lazım. Ambalajın güzel olması kaliteli olduğu anlamına gelmez. Bazı firmalara denetime gidiyorsunuz, bürolarını görseniz dünyanın en kaliteli ürününü onlar yapıyor sanırsınız. Ama üretim yerleri... İti bağlasan durmaz!
- Bir bitkiyi bir ay denemek gerekiyor. Ancak o zaman size yarar sağlayıp sağlamadığını görebilirsiniz.
- Fitoterapi’de (bitkilerle tedavi) plasebo etkisi çok önemli. Tedaviye inanacaksınız. İnanmakla yüzde 25’lik bir desteği arkanıza alıyorsunuz.
- Bitkileri tüketirken abartmamak lazım. Mesela baharatların birçoğu çocuk düşürücü etkiye sahip. Maydanoza güzel aromasını veren apiol’dür. Ancak bu maddenin çocuk düşürücü etkisi var.
Greyfurt ve kuşburnu zayıflatıyor
DÜNYADA en tehlikeli hastalıklar obezite ve diyabet. Her geçen yıl da artıyor. Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın kitabında şişmanlık konusu ayrı bir başlık altında işlenmiş. Öneriler ise şunlar:
- Yapılan çalışmalarda greyfurtun yağ yakımını hızlandırdığı, insülin hormonunu baskıladığı ve dolayısıyla tokluk hissi yarattığı belirtiliyor.
- Kuşburnu meyvesi sadece yüksek C vitamini içermiyor. Aynı zamanda zayıflatıcı etkiye de sahip.
- Kalp ve damar hastalıkları, diyabet gibi hastalıkların gelişme riskini artıran metabolik sendroma karşı yeşil çay, zerdeçal, tarçın bitkisel çözüm olabilir.
- Kafein taşıyan bitkiler yağ yakıcı etki gösteriyor. Yeşil çay, yarı fermente olmuş Japon çayı oolong ve mate çayı bunlar arasında.
- Yapılan araştırmalar acı kırmızı biberin içinde bulunan ‘kapsaisin’ maddesinin yağ depolanmasını önleyerek kilo almayı önlediği tespit edilmiş.
BU LİSTEYİ MUTFAĞINIZA ASIN
1-Ceviz ve bademi kendiniz kırın
Badem-ceviz-fındık: Kan şekeri ve kolesterolü dengeler. Kırılmamış olanını satın almak lazım. Çünkü kırılınca içindeki yağ asitleri oksitleniyor, görünmeyen mantar oluşuyor üzerinde. Bunları fazla alırsanız karaciğere zararlı, hatta karaciğer kanserine neden olabiliyor. Cevizi kırıp suyun içinde bir gece bekletip suyu içip ceviz tanesini de yiyin. Kolesterolü dengeliyor, iyi kolesterolü de yükseltiyor. Ama kuruyemişi de abartmadan yemek lazım.
2-Ailesinde kanser olanlara zerdeçal
Zerdeçal: Özellikle ailesinde kanser olanlar günde bir çorba kaşığı yani 15 gram civarı yiyebilir. Eğer diyabet sorunu yoksa balla karıştırıp yiyebilirsiniz. Zerdeçalın tozunu satın almayın, kökünü alıp siz toz haline getirmelisiniz. Eğer toz halinde satın alırsanız içindeki bileşenler önemli ölçüde kayba uğramış olabilir.
3-Zencefil sadece bir baharat değil
Zencefil: Mide ve bağırsak rahatsızlıkları, uykusuzluk, solunum ve idrar yolu enfeksiyonları, romatizma, baş ağrısı, diş ağrısı, diyabet üzerinde etkileri biliniyor. Taze olarak satın alıp ince ince kıyıp salatada bile yiyebilirsiniz. Dilerseniz çayını da içebilirsiniz.
4-Karanfil ömrü uzatıyor
Karanfil: Meyve sinekleri 15 gün yaşar. Karanfil onların yaşam sürelerini uzatmış. Neden meyve sinekleri diyeceksiniz? Çünkü insana en yakın genetik yapıya sahip olanlar meyve sinekleridir. Karanfili günde bir tane ağzınıza atabilirsiniz, çok iyi ağız ve boğaz antisepsisini de sağlar. Çay ve kahvenize de atabilirsiniz.
5- Çok güçlü bir antioksidan
Resveratrol: Kanser dahil her şeye iyi geliyor. Çok güçlü bir antioksidan, vücudu toksinlerden de korur. Ayrıca stresin zararlarını da yok ediyor. Yılda bir ya da iki kez resveratrol kürü yapılmasını öneriyorum. Günde 500 miligram alınmasını tavsiye ediyorum.
6- Omega 3’ü balıktan alamazsınız
Omega 3: Omega 3’ü balıktan alamazsınız. Çünkü omega 3, soğuk denizlerdeki balıklarda bulunur. Günde bir tane 500 miligramlık hayvansal omega 3 hapı almanız gerekiyor. Omega 3 kanserden korur, bağışıklık sistemini güçlendirir, her şeye iyi geliyor. Bu ilaç değil, besin desteği.
7- Semizotunu sofradan eksik etmeyin
Semizotu: Sofradan eksik etmeyin ama pişirmeden çiğ yiyin. Yıkayıp doğrayın ve sarımsaklı yoğurtla karıştırın. Omega 3 taşıyor, kalp fonksiyonları için değerli. Üzerine limon sıkıp da yiyebilirsiniz.
8- Yeşil çay ölümsüzlük iksiri mi?
Yeşil çay: Aklınıza gelebilecek her hastalığa iyi geliyor. Hatta yeşil çay ölümsüzlük iksiri olabilir! Günde beş defa içmek lazım. Yağ yakımını da sağlıyor. Eğer sade içemiyorsanız aromatize edilen çayları satın alabilirsiniz.
9- 40 yaşın üzerindekilere ginseng
Ginseng: Yeryüzünde çok az bitki adoptojen unvanını hak etmiştir, ginseng de onlardan biri. Yani vücutta her bir şeyi düzenler. Eğer kan şekeri düşük ya da yüksekse normale getirir. Tansiyonu da normale çevirir. Bunu yapabilen bitki yoktur. 40 yaşın üzerindekiler mevsim dönümlerinde birer buçuk aylık kür yapılabilir. Kapsül halinde günde bir tane alınmasını tavsiye ediyorum.
10- Ölümden başka her derde deva
Çörekotu: Hz. Muhammed çörekotu için ‘Ölümden başka her derde devadır’ demiş. O nedenle araştırmaların yüzde 80’ini Müslüman bilim adamları yapmış. Mümkün olduğunda pişirmeden yemek lazım. Salataya bile koyabilirsiniz. Balla karıştırıp iyice çiğneyerek de tüketebilirsiniz.